Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan AKP Kadın Kolları toplantısında seçmenden "nitelikli çoğunluk" istedi. Yani, sadece tek başına iktidar için çoğunluk değil, Anayasa’yı tek başına değiştirebilecek milletvekili sayısı.
Anayasa’yı nasıl değiştirmek?
Neden gizli tutuluyor?
Neden diğer partilerle uzlaşarak değil de değişikliği "tek başına dayatabilecek" nitelikli çoğunlukla?
Eşleri konu almamak tutumum bilinir. Burada önemli olan AKP’deki hedefin işaretleridir.
Kamuoyu araştırmalarına göre AKP yüzde 30’larda... CHP ise yüzde 20’lerde. Diğer partiler barajı aşamazlarsa 3 Kasım seçimleri, AKP’ye tek başına Anayasa değişikliği yapabilecek sayıda milletvekili kazandırabilir; AKP 400, CHP 150...
Türkiye’nin 1923’ten bu yana, 80 yıllık çizgisinde fay kırılması mı?
Hiper deprem mi?
O nedenle başta IMF ve AB olmak üzere sınırların ötesindeki dünya, Türkiye için 4 Kasım sabahını bekliyor.
Yahut...
Gene kamuoyu araştırmalarına göre diğer olasılık "GP’nin barajı aşması ve 3. parti olarak Meclis’e girmesi... O zaman AKP Anayasa değiştirecek çoğunluğu bulamaz.
Belki tek başına iktidar da olamaz.
Veya...
CHP veya GP ile iki partili hükümetin büyük ortağı olması bir olasılık.
CHP veya GP ile...
Kişisel yargıları bir yana bırakıyorum, ama sadece Genç Parti’nin söylemleri bile kaygı veriyor. Çok iyi bir reklamcının çok başarılı bir kampanyası ama "hayal satışı"... Reklamların bile "gerçeklik denetimi" vardır.
Ya bu reklamda?
Reklamların, RTÜK kurallarına göre kullanılma kuralları vardır.
Ya burada?
Ve...
Siyasette haksız rekabet...
Burada yok mu?
Hepsi bir yana, söylemler nedeniyle IMF, AB, finans odakları, uluslararası sermaye, içeride kurumlar da tedirgin.
Böyle bir milletvekili dağılımını rüyanızda görseniz!..
Rüya değil.
Tekrar ediyorum, sorun ne kişisel, ne de medyada karşıtlık.
Sadece, vahim söylemlerin eyleme geçme olasılığı için duyulan derin kuşku. Bu basamaklarla tarihte başka tırmanışların yapılmış olduğuna çağrışım. 3 Kasım’da oylar böyle kullanılırsa manzaranın, Türkiye için, 4 Kasım’dan sonra çok kullanılacağı sezilen söylemle "hayırlara vesile olacağı" sanılıyor mu?
Ekonominin ve dış politikanın çok duyarlı dengelerinin "esneme katsayısını" çok aşan AKP ve GP, fay kırabilir.
Şaraba gönderme yapılarak şöyle söylenir:
"Diğer şişeyi açın. Bu tattığımdan kötü olamaz." 57. hükümet için doğru gibi görünüyor bu yargı. Türkiye’yi yarı yarıya yoksullaştıran bir hükümet... Oy coğrafyası zaten bu tepkilerle oluşmakta. Hükümet ortağı partiler baraj altına tepki oylarıyla itilmekte.
Ama...
Keşke karar vermeden diğer şişelerden de birer yudum almak mümkün olsaydı.
Tutun ki...
GP değil, MHP barajın üstüne çıkacak.
O zaman çok fark mı olacak?
Hazirandan bu yana MHP, son üç yılın olumlu izlenimlerini - neredeyse - silecek kadar değişti.
Peki... DYP de barajı aşarsa?
CHP ile ortak hükümet kuracak çoğunluğu bulacakları pek olası değil.
Zaten...
Sadece CHP tek başına iktidar için sesleniyor, ama o da "nitelikli çoğunluk" söylemini dile getiremiyor.
Bir adım daha...
DEHAP’ın nefesi barajın ensesinde.
Diğer şişelerden biri de DEHAP.
Bütün bunlar doğru da...
Sonuç?
Olası negatifleri göstermekle pozitif üretilir mi?
Seçimlere iki hafta kaldı...
Kararsızların oranı azalmakta.
Artık ufukta görülmeye başlanan şu manzaraları değiştirebilecek ne yapılıyor?.. Ne söyleniyor?
Tepkinin özü ekonomi...
VERSO’ya göre toplumun yüzde 80’inin oyları ekonomik tepkilerle yönleniyor.
Geçim sıkıntısı, işsizlik, enflasyon...
Toplum, onu bu duruma düşüren siyasetçilerden 3 Kasım’da oylarını esirgeyerek, onları işsizliğe, geçim sıkıntısına, enflasyon ateşi üzerinde yürümeye itiyor. Ama... Bu çözüm mü?