CHP‘ye dudak bükmek “post modem ana akım...”
CHP’ye ve kurultayına “siyaset hurdası” muamelesi çekiyorlar.
Oysa...
Şöyle de bakabilseler...
Her 4 seçmenden 2’si AK Parti’ye oy verdi övgülerine karşılık her 4 seçmenden 1’i de CHP’ye oy vermedi mi? CHP cumhuriyetin omurgasıdır. Demokrasiyi getiren partidir.
CHP, cumhuriyetle yaşıttır.
Nice büyük arasında varlığını sürdüren tek partidir.
Her 4 seçmenden 2’sinin oylarını almış bulunan Demokrat Parti, Adalet Partisi, yüzde 50’ye yaklaşan Anavatan siyasi tarihin arşivine çoktan kalktı.
CHP, Atatürk’ün kurduğu partidir. Modern Türkiye’nin mimarisi müellifidir.
Türkiye, laik demokrasinin, Müslüman toplumlarda olabileceğinin örneği ise, “Türkiye modelinden” söz ediliyorsa işte bu müellifi CHP olan mimaridir.
Varlığının hayat suyu budur.
Yönetimlerinde zaman zaman başarısı tartışma götürür isimler, kadrolar olsa da varlığını sürdürmesi bu nedenledir.
CHP’yi eski öğretmenlerin, yaşlı ve vizyonsuz, Kemalist takıntılı kuşakların desteklediği gibi bir imaj çiziliyor. Oysa... Seçmen profilleri, eğitim düzeyi yükseldikçe CHP için oy oranı çıtasının da yukarı çekildiğini gösteriyor.
Bu ve daha bir dizi dinamik, CHP’nin Türkiye’de demokrasinin önemli aktörü olduğunun kanıtlarıdır.
KURULTAYLAR PARTİSİ Mİ?
DOĞRUDUR...
CHP’nin 1960’lı yıllardan bu yana “kurultaylar partisi” görüntüsü verdiği yadsınamaz.
Parti içi mücadeleler toplum hafızasında böyle bir klişeyi kazımıştır.
Doğrudur...
Biraz fazla abartıyorlar parti içi demokrasi pratiğini.
Ama...
Bu CHP’nin dinamik yapısının da işareti değil mi?
Düşünün...
10 yıldır iktidarda olan AK Parti’de yüzeye çıkmış, eyleme dönüşmüş bir parti içi demokrasi pratiğinin olmayışı mı alkışlanmakta?
Demokrasi “biat kültürü” müdür, yoksa parti içinden başlayan bir “özgürlük” pratiği mi?
Bu da “biraz fazla abartıyorlar” dedirten katı “parti disiplini” kalıbı değil mi?
Galiba her ikisi de eleştiriye açık.
Geçelim...
Konumuz AK Parti değil, CHP...
Ve...
Siyaset ekranlarının akut klasiği kurultaylar dizisinden 1 yenisi (belki de 2 yenisi) gösterimde.
Gala...
Pazara...
KURULTAY OYUNLARI
CHP’de kendilerine “parti içi muhalefet” etiketini alanlar ile genel merkez arasında ilk raunt pazar...
Parti içi muhalefetin “tüzük değişikliği” için kurultay çağırısına genel merkez “ön aldı.”
Muhalefetten bir gün önce pazar gününe topluyor kurultayı.
Genel merkezin tüzük değişikliği görüşülecek.
Muhalefet katılmamak ve çoğunluk sağlatmamak çabasında görünüyor.
Ne yapabilirler?
Örneğin...
Sabah toplu halde CHP’nin kurucusu Atatürk’e saygı duruşu için Anıtkabir’e gitmek çağırısı yapabilirler.
Muhalefettekilerin sayısı -imza sayısına göre- 400’e yakın.
Böyle saygın bir misyon için sayılarını 625’e çıkarırlarsa, çoğunluk olmadığı gerekçesiyle kurultay toplanamaz.
Başkan toplantıyı öğleden sonraya erteleyebilir mi?
Belki...
Ama...
Zaten 1 gün sonra sabah toplanması öngörülmüş...
Bu olasılığı çok da yüksek görmüyorum.
Makulü normalde ararsak, kurultay pazar sabahı toplanır, usulden olduğu gibi her ili temsilen birer delegeden oluşan heyet Anıtkabir’e gider.
Genel merkezin hazırladığı tüzük değişikliği görüşülür.
Muhalefetin istediği 9 değişiklikten 6’sı genel merkez tarafından kurultaya sunulacak.
Sadece diğer 3’ü tartışılır.
Bunlardan biri “seçimli kurultay için delege sayısının yarıdan 1 fazla imza” şartı koyan maddenin değişmesi ve oranın yüzde 20’ye düşürülmesi...
Kurultay gündeminde bu madde yok.
“Yarıdan 1 fazla oy” şartı ise bugün kendilerinde muhalefet misyonu görenlerin yönetimde oldukları süreçte tüzüğe konulmuştu.
Şimdi...
Kendilerinin Baykal’ı korumaya almak için koydukları şartı değiştirmek ve oranı yeniden yüzde 20’ye çekmek istekleri kolay kolay izah edilemez.
Sadece bu madde için bir gün sonra kurultay toplamak “fantezi” gibi görünüyor.
Bu madde şu veya bu şekilde tüzüğe girerse en geç 15 gün içinde CHP bu kez de “seçimli kurultaya” götürülür.
İlginçtir ki hiç kimse genel merkezin olağan kurultaya sunmak üzere hazırlamakta olduğu “yeni CHP programını” konuşmuyor.
Oysa...
“Yeni CHP başlığının altını doldurmak” gibi iddialı bir misyonu var o programın.
Ama...
“Herkes hesap peşinde...”
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025