CUDİ dağında şehit olan özel harekâtçı polislerin gösterdiği bir gerçek var.
Ne yazık ki PKK terörü teknoloji çıtasını yükseltmekte ve kan debisini arttırmakta...
Elbette Türkiye’nin güvenlik güçleri ile kıyaslanamaz ama her damla kan yüreğimizi yakıyor.
50 PKK’lı bir mağarada sıkıştırılmış.
YEM TAKTİĞİ
Önce içlerinden birkaçı kendilerini gösteriyorlar.
“Yem” rolünde oynuyorlar.
Özel Harekât TİM’leri onların üstüne gidince patlamalar oluyor.
Tuzak kurulmuş...
Özel Harekât TİM’lerinin ikinci grubu şehitlerini ve yaralılarını almak için gelince “suikast silahı” diye bilinen kanaslarla ateş ediliyor.
Bu kez PKK “keskin nişancılarına” şehitler veriliyor.
Omuzdan ateş yapan füzeler ve uzun namlulu silahlar da kullanıyorlar.
“Gelecek bilimciler” daha yıllar önce terör örgütlerinin teknoloji eşiğini yükselteceği öngörüsünde bulunan kitaplar yazmışlardı.
ABD Genelkurmayı’nın uzman subaylarının bu konuda olasılıkları araştırdıklarını ortaya koyan konuşmalarını yayınlamışlardı.
Örneğin...
İnternet sistemlerini ele geçirerek dünya finans sistemini çökertmek...
Havaalanlarıyla uçaklar arasındaki iletişimi kesmek.
Yerküre üzerindeki havadan taşımaları ve askeri uçuşları durdurmak...
EL KAİDE MİLADI
Bunlar olmadı.
Ama...
En iddialı Hollywood senaristlerinin de hayal edemeyeceği bir insanlık dramı yaşandı.
Terörist El Kaide militanları ele geçirdikleri uçaklarla art arda New York’taki Dünya Ticaret Merkezi kulelerine intihar vuruşu yaptılar.
Bir diğer uçak Washington’da Milli Savunma Bakanlığı’nın “Pentagon” diye anılan binasına intihar dalışı yaptı.
İnsanlığın nefesi kesildi.
PKK’nın daha ileri teknolojide silah yardımı aldıkları ve onlara bazı devletlerin savaş sanatı dersleri veren uzmanlar gönderdikleri anlaşılıyor.
Bunları yazmak çok üzücü...
Yitirilen bedenler, geride kalan eşler çocuklar, analar babalar içimizi acıtıyor.
Dünyanın 16’ncı ekonomisine sahip olan ve Avrupa Birliği’nin eşiğine adım atmış Türkiye’nin bu sorunu hala çözememesi utandırıyor.
İnsanlarımızın sapır sapır öldürülmeleri, yaralanmaları, sakat kalmaları 21’inci yüzyılda anlaşılır şey değil.
Sadece güvenlik güçleri değil PKK’dan ölenlerin de toplumda duyarlık yaratması gerekir.
Kürt kökenli aileler ve yurttaşlar da akan kanın durması için tavır koymalı.
Yani...
Çocuklarının dağa çıkmalarını önlemeliler.
Onları dağlarda ölmeye gönderenlerden hesap sormalılar.
Barış ve demokrasi zihniyet coğrafyasında kalmalılar.
YENİ STRATEJİ
Türkiye’nin strateji değişikliği gazetelerde yer aldı; “Kandil ve İmralı’yı darbeden çıkarmak bölge halkıyla diyalog... Siyasi kurumlarla çözüm arayışları... Kırsalda ve dağlarda güvenlik güçlerinin PKK’ya karşı silahlı mücadelesine devam...”
Bu strateji gene de “ayrılıkçı terör örgütleri sorununu aşmış” ülkelerin pratiğiyle bütünleşmeli...
Devlet kanı durdurmak ve çözüme ulaşmak için gerektiğinde herkesle görüşebilir.
O nedenle sanılanın aksine “İmralı” ve “Oslo” süreçlerine medyadan olumsuz tavır konulmuş değildir.
Kamuoyu da olumsuz bakmamıştır.
Güneydoğu’da PKK kaynaklı “korku faktörü” güvenlik güçleri tarafından giderildiği ve “yumuşak güç” devreye etkinlikle konulduğu ölçüde Kürt yurttaşlarımızın demokratik ağırlığı, özgür iradesi birlikte huzur içinde yaşamaya odaklanacaktır.
YA TÜRK SORUNU
DAĞDAN gelen şehit cenazeleri “Kürt sorunu” ekseninde tartışılıyor.
Ancak...
Giderek bir “Türk sorununun” oluşma işaretleri de görülmeli.
Henüz belirgin değil ama ileride tehlikeli olabilecek bir sorunun eşiğinde olmak kaygı vericidir.
Sanıyorum Kandil’dekilerin çabası da bu.
Halkı karşı karşıya getirmek istiyor olabilirler.
Böylece halk arasında ikilik yaratmak, birbirini “ötekileştirmek”, kin ve öfke safları oluşturmak sonucu kendi zeminini büyütmek ve yaymak.
Bu kaba oyuna kimse gelmemeli.
Türkiye’de kökeni ne olursa olsun hepimiz biriz ve bütünüz.
Eşitiz.
Bu konuda eksikleri gidermek hepimizin görevi ve sorumluluğu.
Kuzey Akdeniz kuşağı İspanya’dan başlayarak, İtalya, Sırbistan, Yunanistan’la devam eden iç savaşlar geçirdi.
O büyük acıyı Türkiye yaşamasın.
Bunu önlemek için omuz omuza vermeliyiz.
İnsan hakları, adalet, eşitlik, köklerimize ve kültürümüze saygı ikliminde sorunlarımızı demokrasi içinde çözmeliyiz.
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025