9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel “12 Eylül davasına neden taraf olmadı?”
Demirel dün Aslı Aydıntaşbaş’a “ben 12 Eylül’le hesaplaştım” cevabını vermiş.
Bu söylem “bir bilen” diye anılmanın içini dolduran olgunluk kanıtı.
Ayrıca...
“Hesaplaşmanın öyküleri de var.”
Demirel’in Adalet Partisi yüzde 60’ın üzerinde oy alarak 5 ilde “ara seçimleri” 5-0 kazanmıştı.
İlk genel seçimde partisini tek başına iktidara taşıyacak çoğunluğu sağlayacağına “kesin” gözüyle bakılıyordu.
Erbakan’ın dışarıdan desteğiyle kurduğu “azınlık” hükümeti ekonomiyi yoğun bakımdan çıkartan hayat öpücüğü olmuştu.
MİT’i yeniden etkin hale getirmişti.
Terör örgütlerinin hücre evlerine varıncaya kadar yapılanması istihbarat dosyalarındaydı.
Sıkıyönetimin onları toparlaması için komutanların bir istekleri “bizi Muğlalı Paşa yapmayın” diye dile getirilmişti.
Özel yetki yasası istiyorlardı.
Demirel’in ise yasayı geçirecek Meclis çoğunluğu yoktu.
CHP oylarına ihtiyacı vardı.
Ecevit bu desteği “ancak ortak hükümet kurmak şartıyla veririm” diye dayatıyordu.
O sıralarda Ecevit zaten kendi grubuna bile söz geçiremezken CHP nasıl sağlam ortak olabilirdi?
Türkiye’yi yeniden uçuruma itmekti bu.
Ülke ne cumhurbaşkanı seçebilen ne de terörü bastıracak yasayı çıkarabilen bir Meclis’te kilitlenmişti.
Oluk oluk kan akarken 12 Eylül’de TSK dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ve 3 kuvvet komutanıyla jandarma komutanı altında yönetime el koydu.
O gün Evren şöyle demiş:
“Gene Demirel’e karşı yapıldı bu müdahale. Yazık oldu. Çünkü bu hale Türkiye onun yüzünden gelmiş değil.”
Bu söylem Demirel’in 12 Eylül’le hesaplaşmasında ona yapılmış olan “ön ödeme” gibidir.
Sonrası 6 yıl sonra geldi.
GENERAL NE YAPMAK İSTİYOR
YILLAR geçti zaman zaman Cumhurbaşkanı Evren tarafından kabul ediliyor konuşuyorduk.
Telefonla aradığımızda ve sorular yönelttiğimizde konuşmalarımız olurdu.
Birkaç dış gezisine katılan gazeteciler arasında da yer almıştım.
Bir bayram arifesinde o zaman yazlık çalışmalarını yürüttüğü -Atatürk’ün de pek sevdiği- Florya köşkünde kabul etmişti beni.
Siyasetçilere içerlemiş gibiydi.
Özellikle de Anavatan’ın bakanlarından Mesut Yılmaz’a...
Tarihi değiştirecek şeyler söyledi o gün.
“Parti liderlerinin aktif siyaset yasaklarının kalkmasını engelleyen benmişim güya... Hiç alakası yok.
İncelettim Anayasa’ya madde eklenirse referandum yapılabilirmiş.
Anayasa’ya referandum maddesini koysunlar.
Siyasi hakların iadesini halkoyuna sunsunlar.
Yasakları halk koymuştu, halk kaldırsın.
Bunu yapsınlar.
Söz veriyorum hiç konuşmayacağım.
Ne kalksın diyeceğim ne kalsın.
Halkı etkilemem doğru olmaz.”
Kulaklarıma inanamıyordum.
Tarihi değiştirecek bir başlangıçtı bu.
Sordum:
“Yazmamak kaydıyla mı?
Yazabilir miyim?”
Cevabı “referandum yapılmasını savunacaksan yaz” oldu.
Elbette savunacaktım. Hem de nasıl savunmak.
Demokrasinin kapısındaki kocaman kilit açılacaktı.
Olayın gazetecilik büyüsü ötesinde demokrasiye katkı boyutu da heyecan vericiydi.
Ertesi sabah gazetemde manşetten boydan boya Evren’den referandum önerisi vardı.
Siyasette tsunami yükseldi.
Daha referandum öncesi o sabahtan itibaren tsunami demokrasinin sürgülü kapılarına dalga dalga vurmaya başladı.
Haberi okur okumaz erken saatlerde Demirel telefonla aramıştı.
Soruyordu:
“General ne yapmak istiyor?
Referanduma ne gerek var?
Meclis toplansın eller kalksın Anayasa’daki yasak maddesi iptal edilsin.”
Anladım ki Demirel, Kenan Evren’in “tarafsız kalacağım referandum kampanyası boyunca sesim duyulmayacak” sözünden kuşku duyuyordu.
“Evren’in Anavatan’a içerlemiş olduğunu, yasakların kalkmasını istediğini” -aldığım izlenimler olarak- yansıttım.
Evren’in referandum önerisi Demirel’e “12 Eylül hesaplaşmasında” ikinci ödemedir.
7’DEN 9’A
REFERANDUMDA sandıklardan EVET çıkmıştı.
Her geri dönüşünde olduğu gibi gene halkın oyuyla yolunu açmıştı. Hesaplaşmada 3’üncü geri ödeme...
Ve...
Onu önce Başbakanlığa, sonra da Çankaya’ya 9’uncu Cumhurbaşkanı olarak çıkaran genel seçimler...
Hesaplaşmada 4’üncü ve son geri ödemeler.
....................
Başbakan Erdoğan’ın “son 12 Eylül referandumunda HAYIR diyenler şimdi o referandumun getirdiği haklarla 12 Eylül davasına taraf oluyorlar” kara mizahı Demirel’in üzerine bir gölge gibi düşmüyor.
...................
Not: KÜRT YURTTAŞLAR VE AYRILIK yazılarına 12 Eylül nedeniyle bir gün ara verdim.
Zorunluluk olmazsa yarına devam...
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025