Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Merhum İsmet İnönü, "Büyük devletle ilişki, ayıyla yatağa girmek gibidir" demişti.
Ya iki ayıyla yatağa girmek?
Türkiye'nin durumu budur.
Türkiye'de bu söylem "ABD ile ilişkiler" bağlamındaydı.
Oysa...  Rusya ile de önemli ilişkilerimiz var. Rusya, Türkiye'nin ihracat ülkeleri arasında 5. sırada...  Türkiye'ye gelen turist sıralamasında 2. ülke... Türkiye'yi ısıtan doğalgazın yüzde 55'ini veriyor...  Yurtdışına iş yapan inşaat firmalarımız için birinci sıra Rusya'nın...
Rusya'da şimdiden 100 binin üzerinde yurttaşımız yaşamakta. İşgücü göç debisi en yüksek ülke konumuna geldi.
Akdeniz kıyıları ve özellikle Antalya'da Rus kolonileri oluştu. Yakın gelecekteki ilişkiler, bugünkünü katlayacak büyüme potansiyelini işaretliyor.
Yani? Yatakta, Türkiye, Amerika'yla baş başa değil, diğer yanında artık Rusya da var.
İsmet Paşa o meşhur söylemini, "Ayı, severken bile pençesiyle yaralar" diye tamamlamıştı.
Şimdiki durum da budur.
Moskova, Türkiye'den gelen TIR'ları gümrüklerde oyalayarak, hatta Avrupa'dan gelen TIR'lardaki Türkiye menşeli mallar için de aynı yavaşlatmayı uygulayarak tırnaklarının ucunu gösterdi.
Ama gerisi de var. Orada yaşayan ve çalışan Türkler... Rusya'da yapılan inşaatlar... Türklerin işleri, işyerleri ve bankaları...
Bunlar görmezden gelinemez.
Her şey bir yana, gazın vanasını biraz kıssa, fiyatını, rahatsız edecek boyutta yükseltse ne olacak?
Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, bütün bunlara rağmen, kalkıp "uzun boyunu bile aşan" laflar etmiş.
"Bombanın pimini çekip Rusya'nın kucağına bıraktım" mesajını vermiş.
Bir gün sonra Rusya Dışişleri Bakanı'nın ziyaret edeceği ülkenin bakanı nasıl böyle bir laf edebilir?
Ayrıca... Devlet ilişkilerinde bir bakan, terör ya da savaş jargonu olan "Pimi çekilmiş bombayı kucaklarına verdim" gibi bir lafı nasıl eder?
Ederse, işte böyle kendi hükümetinin Bakanlar Kurulu'nda, çekilmiş pimi tekrar yerine yerleştirip bombayı kendi eline verirler.
Filmin adı "Var Olmanın Dayanılmaz Hafifliği"ydi, "Bakan olmanın dayanılmaz hafifliği" değil.

Haberin Devamı


GÜNÜN OLAYI
İstifa eden Dişli'nin dişleri mi söküldü?.. Yoksa Dişli, sonunda kendini mi dişledi?
"Dokunulmazlığının kaldırılmasını ve yargı önünde aklanmayı da" isteyecek mi?

İki ayıyla yatakta

KIRMIZI HAT HARİTASI Alkollü içki için "kırmızı hat" damgalı illerin sayısı 56.
Bu 56 ilin kamu kurum ve kuruluşlarının sosyal tesislerinde içki satılmıyor.
Buna karşın... Belediye lokallerinde içki satılmayan ancak bazı kamu lokallerinde içki yasağı olmayan illerin sayısı 6.
Başta İzmir ve Eskişehir olmak üzere belediye ve kamuya ait lokallerde içki yasağı kesinlikle olmayan illerin sayısı ise 19... (*) 
Araştırmada ilgi çekici ayrıntılar da var.
Örneğin... Ankara'daki Kuğulu Park kafeteryası, Abdi İpekçi Parkı ve Güven Park'taki kafelerde içki satılmıyor.
İstanbul'da Feshane, Küçük Çamlıca Korusu Sofa, Topkapı ve Cihannüma köşkleri, Paşalimanı Kafeterya, Yıldız Korusu Malta ve Çadır Köşkü, Emirgân Korusu Pembe ve Sarı köşkler, Çubuklu Korusu Hidiv Kasrı, Kartal Kültür Merkezi içki yasağı uygulanan yerler.
Ramazan'da "onarım, yenileme, tadilat"  gibi gerekçelerle belediyeye ve kamuya ait sosyal tesislerde "kırmızı hat"lar daha da genişlemiştir.
"Laik devlet" tanımında ve içki içen-içmeyen hoşgörüsünde yeri olmayan bu uygulamalar, ne yazık ki bir zihniyetin Türkiye haritasına yayıldığının göstergesidir.
Alkollü içki içenlerin de vergileriyle kurulan belediye ve kamu sosyal tesislerine içki yasağı laik devlete ve adalet kavramına aykırıdır.
.....................
(*) www.gazeteport.com. 28 Ağustos 2008 Perşembe.  (Araştırmayı yapan: CHP örgütleri ile anket düzenleyen Gazeteport'un Ankara temsilcisi Emin Özgönül.)