Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gündüzleri karargah, geceleri konukevi olarak kullanılan tek göz odada soğuktan iliklerimize kadar titreyerek, bölük pörçük uyuyabilmiştik.Güneş doğduktan az sonra yeraltındaki sığınaklardan, haki renkli peşmerge giysileriyle aralarında kızların da olduğu PKKlıların ellerinde kalaşnikovlar koşarak gelişlerini izliyorduk.Önümüzde uzanan futbol sahası büyüklüğündeki meydanda, 400 - 500 PKKlı saf tuttu.Arkadaşım Ramazan Öztürk, bu sahneleri görüntülüyordu. Osman Öcalanı, PKKnın Bekaa Vadisindeki kampında tanımıştım. Sabahın altısıydı. Meydanda PKKlılar, sabah içtiması için sıralanırken bir ziyaretçimiz oldu: Abdullah Öcalanın kardeşi Osman Öcalan...Elinde bir tabak dolusu meyveyle geldi. Portakalların, mandalinaların kabuklarını soyuyor, "Buyurun" diyerek ikram ediyordu. Şimdilerde fotoğraflarında göründüğü kadar şişman değildi ama dağlarda çatışmalara gidemeyecek kadar topluydu. Sürekli gülümsüyor, "ne ihtiyacımız varsa giderebileceğini" söylüyordu. Diğerlerinden, onun dağlara çıkıp çatışmaktan pek de hoşlanmadığını - sonradan - dinledik.Kamptaki güvenli ortamdan hoşlandığı belliydi. Bize poşular sundu. Bir tabak meyve Sonra...Göğüslerine kadar ak sakallı ve siyah harmaniler içinde yaşlı adamlar göründü. Yanlarında el ele yürüdükleri çocuklar vardı.Yavaş adımlarla saf tutmuş PKKlılara doğru yürüdüler.Alkışlandılar. Osman Öcalan izah etti:"Bunlar şehit çocukları... Ak sakallı ihtiyarlar ise şehit babaları ve dedeleri, bilgelerimiz... Çocuklar, burada kampta yaşarlar. İleride savaşmak için eğitilirler. Babalar ve dedeler de zaman zaman ziyaretimize gelirler."Senaryosu iyi hazırlanmış bir gösteri miydi?Bilemem ama izlemesi ilginçti.Osman Öcalan, "özellikle kampa gelen ABDli, Avrupalı gazetecilerin bu görüntülerden etkilendiklerini" söyledi. Dedeler ve çocuklar Arazinin sonlarında kırmızı bir araca gözüm ilişti.Osman Öcalandan aracın Abdullah Öcalana ait olduğunu öğrendik.Apo, aracın tamponuna ayağını dayamış, uzaktan töreni izliyordu.Az sonra, bu kez de, sayıları 50yi bulan kızlı erkekli PKKlılar, ellerinde kalaşnikovları, bulundukları yerden koptular ve sıranın en başına kadar koştular.Tek tek el sıkmaya başladılar.Onlar el sıktıkça, saf tutanlar da alkışlıyorlardı.Osman Öcalan, gene izah etti:"Bunlar ülkeye, cepheye gidiyorlar. Vurulurlar. Arkadaşlarını bir daha göremeyebilirler. Veda ediyorlar..."O sahne sonunda Osman Öcalan gene konuştu:"Şimdi de önderliğe gidecekler. Topluca anı fotoğrafı çekilecek."Gerçekten, o 50 PKKlı kırmızı araca koştular.Abdullah Öcalanla fotoğraf çektirdiler. Veda töreni Bütün bu süreçte, Osman Öcalan, saf tutmuş PKKlıların önündeki komutanlar(!) arasında hiç yer almadı.Abdullah Öcalanla yaptığımız söyleşide, öğle yemeğinde, akşamüstü, kampı gezerken de ortalarda yoktu.Yani, kamptaki işlevi daha çok "protokol görevlisi" gibiydi.Savaşçı kimliğini bırakmış izlenimini veriyordu.Şimdi de, ağabey Öcalanla yolları ayrılan Osman Öcalanın, yanaştığı ABDnin elinde etkin bir "joker" kartı, yani, "ikinci Öcalan" olabileceğinden kuşkuluyum.PKKnın gebe olduğu başka bölünmeler önemli. g.civaoglu@milliyet.com.tr Protokol