Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Demirel'in Kurtul Altuğ ile konuşmaları, siyaset satrancında bir "moral değerler" hamlesini yansıtıyor:
"406 milletvekili, 5 + 5 için Anayasa değişikliği önergesine imza koydu.
Bu imza sayısı, Anayasa'yı değiştirmek için gerekli 367'nin üstündedir.
Doğal olanı, 406 milletvekilinin attıkları imzaların arkasında durmalarıdır.
Durmazlarsa... Oylarını imzaları doğrultusunda kullanmazlarsa...
Bir güven sorunu ortaya çıkar.
Kişinin kendine, halkın seçtiklerine, siyasette etik değerlere güven sorunu..."



Vicdan yapmak


O 406 milletvekili içinde, lider hatırına ya da zorlaması uğruna "5 + 5 önergesine" imza atan ama gizli oylamada farklı oy kullanmayı kafalarına koymuş bulunanlar, kendilerini sorgulayacaklardır.
"Kendime, sözüme, imzama saygımın gereği nedir?"
Demirel, yeni nesillerin pek sevdikleri deyimle, "vicdan yapmakta."



Ahde vefa


Keşke Kurtul Altuğ, Demirel'e "dün dündür, bugün bugündür"ü de sorsaydı.
Yıllar önce - yanılmıyorsam - Demirel ile bir söyleşimizde bu konu açıldığında, şu mesajı almıştım:
"Söylemde dün ve bugün farklı olur. İmzada değil.
Birincisi şartlarla değişir. İkincisi ahde vefadır.
Değişmez."
Kelimeler biraz farklı olabilir.
Özü buydu. Tartışılabilir.



Vahim değil ciddi


Demirel "imzanın arkasında durmayan oyların parlamenterlere ve Parlamento'ya güven sorunu da oluşturacağı" uyarısında bulunuyor.
"Vahim" diyor.
Gerçekten durum böylesine vahim mi?
Eğer önergelere atılan imza sayısı, TBMM'de kararlar, yasalar ve Anayasa değişikliği için yeterli olsaydı, o zaman ayrıca oylama yapılmasına ne gerek var?
Önerge de, oylama da ayrı ayrı geçerli, saygın ve demokratik irade aşamalarıdır.
Biri diğerinden farklı olabilir.
Ama imzanın arkasında durmamanın, kamu vicdanında kabul edilebilir, geçerli bir nedeni bulunması gerekir.
Henüz böyle bir durum yok.
O halde Çankaya pencerelerinden bile görüntü "vahim" değil...
Ama Demirel'in konuşmalarındaki kuşku izlerine bakılırsa, durum "ciddi..."


Ne içinde ne dışında


Demirel "bu benim sorunum değil" dese de... Ve daha önce kendisine görev süresi için Mesut Yılmaz tarafından getirilen öneriye "ben size bir hükümet vermiş olurum. Siz de bana Cumhurbaşkanlığı" diye karşı çıkmış bulunsa da, aslında artık devre dışı değil.
İnönü'nün 27 Mayıs 1960 İhtilali bağlamında söylediği "ne içindeyiz ne dışında" söylemini hatırlatan bir konumdadır.



Yadsınamaz


Şöyle ki...
- 5 + 5 soyut bir Anayasa değişikliği mi?.. Yoksa Demirel için mi yapılıyor?
- 5 + 5 Anayasa değişikliği sonrası Demirel aday gösterilmeyecek mi?
- Tartışmalar soyut bir kişinin iki kez cumhurbaşkanı seçilmesi bağlamında mı yapılıyor?.. Yoksa "Demirel'e oy veririm, Demirel'e oy vermem" ekseninde mi?
- Avrupa'da aynı şahsın 2 kez üst üste cumhurbaşkanı seçilmediği tek ülkenin Türkiye olduğu, ancak Demirel'in görev süresinin sonuna gelindiğinde hatırlanmadı mı?
- 406 imza Demirel için atılmıştır.
Gizli de olsa, oylar Demirel için veya Demirel'e karşı kullanılmayacak mı?
- İstikrarın hala tek bir şahsa; Demirel'e endekslenmekte olduğu ama bunun da Türkiye adına düşündürücülüğü yadsınabilir mi?
Süreç, artı ve eksileriyle bütün bu gerçeklerin ışığı altındadır.


Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr