Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Allavinin cevabı "Kararı ben vermeyeceğim... Adalet Bakanı ve mahkeme karar verecek" oldu.Elbette karar yeri Başbakanlık değil.Ama...Adalet Bakanlığı da değil.Bu "Adalet Bakanlığını da karar devresine sokan söylem" bir dil sürçmesi olamaz mı?Öyle yorumlanabilinirdi ama, gazeteci biraz daha üsteleyince İyad Allavi şöyle dedi:"Ama şahsi fikrim, Saddam Hüseyine idam cezası verilmesidir."......Irak gibi, ipleri ABD ve İngilterenin elindeki bir ülke Başbakanı "karar verecek merci olarak, başında bulunduğu hükümetin Adalet Bakanını da yargının yanında yetkili" olarak görüyorsa ve "kendisinin idam cezası taraflısı olduğunu" söylüyorsa, Saddamın sallandırılacağı darağacı kurulmuş, ipi hazırlanmış demektir.Gerisi, vitrin süslemesidir.Zamanı geldiğinde, Saddamın yaşamının noktalanacağı belli. Irak Başbakanı Allavi ile Fransız 5. Kanalda yapılan TV söyleşisini izledim. Gazeteci sordu: "Saddam idam edilecek mi?" Bu satırların yazarı, ne olursa olsun idam cezasına karşıdır.Saddam gibi bir insanlık suçlusu, jenositçi katilin bile ölüm cezası almaması gerektiği inancındadır.Yerin altında, çelik kafeslerde, öleceği son dakikaya kadar orada kalacağı "ağırlaştırılmış müebbet hapis" onu bir kez değil, "her gün" tekrar tekrar öldürecektir.Anlaşılan ABD ve İngiltere tarafından böyle bir ceza öngörülmüyor.Başkan Bushun iç siyaset hesapları idamın getirisine de dayanıyor olabilir.İngiltere için ise durum farklı... İngilterede idam cezası olmadığı için, işgalci devlet olarak idam kararının arkasında yer alamaz.Ama, iplerini ellerinde tuttukları yeni Irak yönetimi taşeronluğuyla idam kararı aldırabilirler.Tabii bu arada 10 binlerce kadın, çocuk, genç, yaşlı insanın katili olan, göz kırpmadan zehirli gaz ve diğer kitle imha silahlarını kullandıran, gizli polis güçleriyle binlerce ölümün ve işkencenin emirlerini vermiş bulunan Saddam, yargı sürecinde parçalamaları için "tanıkların" önüne atılacaktır.Tıpkı eski Roma arenalarında aslanların ortasına bırakılanlar gibi...Gerçi Saddam, daha ilk günden babalanmaya başladı... İşgalci ABD ve İngiltereye karşı Iraktaki direniş ve tepki dalgalarına bir siyaset sörfçüsü olarak tırmanmak istedi ama kendi halkına da günahları öylesine ağır ki dibe vurmaktan başka şansı yok.Hitler gibi kendi halkınca da lanetli bir eski diktatör o. Aslanların önüne... Saddamın yargılanması ve alacağı ceza, İslam aleminde bir "ilk"tir. İlk kez yıllarca bir ülkeye kan kusturmuş, tek hakim olmuş bir zalim yargılanıyor.Onun bu hazin durumu, petrol, kan ve kumla karılmış o çamurlu coğrafyadaki diğer kralları, şeyhleri, diktatörleri dehşet içinde bırakacaktır.Yüreklerine korku buz soğukluğunda bir hançer gibi saplanacaktır."Bir gün sıra bana da gelecek mi?" diye ürpereceklerdir.Kendilerinin yanı sıra çocuklarının da geleceklerini kaygıyla düşüneceklerdir.Önlerinde bir yol görünüyor:Saddamla benzer yazgıyı yaşamamak için ayaklarını denk almak... Terör gruplarına gizli / açık destek kanallarını kapatmak... Halkın temsil edildiği rejimlere kapılarını aralamak... Hatta, ABDnin Genişletilmiş Ortadoğu Projesinde öngörülen "kendilerine özgü İslam demokrasilerine" geçişe direnmemek, bu geçişi kolaylaştırmak...Saddam sadece, İslam coğrafyasındaki değil, tüm küresel haydut devlet yönetimleri için de bir ders olabilir. İbret Gazete sayfalarına bakınız.CHPnin mason toplantıları gibi "kapalı" (gizli değil) kurultayı aşağılarda zar zor yer bulabilmiş tek sütun haber.TVlerde "Bu da bulunsun" kabilinden bir kısa"siyasi protokol" haberi...Ana muhalefet partisi kurultayının medya aynalarındaki boy ölçüsü işte bu.Doğrusu... Daha fazlasını yazmak - şimdilik - içimden gelmiyor. g.civaoglu@milliyet.com.tr CHP kurultayı