KANAL D'nin Türkiye Güzeli yarışmasının jüri masasındayız.
Sağımda MUM KOKULU KADINLAR filminden tanıdığınız başarılı oyuncu Hande Ataizi...
Solumda, 1993 Türkiye ve Avrupa Güzeli Arzum Onan.
Onu da, banka reklamlarında gözlerinin içi gülerek, sağduyulu(!) nişanlı rolündeki Uğur Yücel'e "Ömeeeeer... Yine n'aptın" sevecen seslenişiyle tanıyorsunuz.
Dördüncü...
Üçüncü...
İkinci güzellerin adları açıklanmıştı.
Birinci de açıklanmak üzereydi ve gözler, seçilmesi beklenen favori 1 numaralı yarışmacı Çağla Şıkel'deydi.
Bir numara, sonuçların açıklanmasını profesyonel balerin olarak heykel gibi kımıldamadan bekliyordu. Uzun boynu üzerinde başı, mağrur ve dikti. Kendinden emindi.
Arzum Onan fısıldadı:
"Bir numaranın gözünden yaşlar boşanmak üzere. Adı açıklanırsa, o an, göz yaşlarını tutamayacak."
Onan'ın bu sözleri henüz bitmişti ki...
Kanal D 1997 Türkiye Güzeli'nin 1 numarada yarışan Çağla Şıkel olduğu açıklandı.
Ve... Gerçekten yarışmayı izleyenlerin de görmüş olabilecekleri gibi 1 numaralı yarışmacı Şıkel'in gözlerinden yaşlar boşandı.
Arzum "hissettim. İzah edilemez. Bu bir duygu, bir iletişim" diyordu.
ÇAĞLA Şıkel, artık sonuç açıklandığı andan itibaren, bir numaralı yarışmacı değil, Türkiye Güzeli'ydi.
Miss Turkey 1997 olarak belki de birkaç ay sonra Dünya Güzeli tacını da giyecekti.
Gözünde yaşlar, ama sırtında da görünmez kanatlar vardı.
Adeta uçarcasına yürüyordu.
Geleceğin, önünde kırmızı bir halı gibi uzandığını görüyor ve yaşamın bütün pırıltılı getirilerini kucaklamaya hazırlanıyordu.
Gözüm derece alan diğer güzeller üzerinde de dolaştı...
Benzer havadaydılar.
ONLARA birer armağan vermek istedim.
Birer kitap... Adı "MEANING OF LIFE." (Yaşamın Anlamı)
Ünlü LIFE Dergisi, dünyadaki 300 tanınmış bilge erkek ve kadına şu soruyu sormuş:
"Yaşamın anlamı nedir?"
Dalai Lama'dan Richard Gere'e kadar, din adamları, filozoflar, aktörler, aktristler, politikacılar ve yazarlar, bu soruyu yanıtlamışlar.
Kimi uzun uzun anlatmış...
Kimi kısa.
Her anlatımı bir fotoğraf ustasının görüntüsüyle tamamlamışlar.
Ama...
Dünyanın en zeki kadınlarından biri olarak bilinen ve IQ'su 230 olan roman ve köşe yazarı, Marilyn Vos Savant'ınki, belki de en ilginciydi.
Sadece 21 kelimeyle yaşamın anlamını ifade etmiş:
"Yaşamın gerçek anlamı, iyi bir erkek bulmaktır. Ve belki de Paris... İkisi birlikte tercih edilir." (The only real meaning of life can be found in a good man. And maybe in Paris. Preferably the two together.)
BU sözlerin yanında iki sayfayı hemen hemen tamamen kaplayan Robert Doisneau'nun Paris'te öpüşen bir çiftin harikulade siyah - beyaz bir fotoğrafı...
Rüzgarda eşarbı uçuşan bir genç kızı, yanındaki delikanlı öpüyor. Siluette Paris'in kendine özgü mimarisi...
Öpüşen çift, sanki Paris kaldırımlarında değil, bulutların üzerinde yürüyorlar.
İşte bu sayfanın köşesine bir kulak yapıp, LIFE kitaplarından güzellerimize birer tane vermek isterdim.
"Hayatın asıl getirisi budur" diyerek.
Sadece Lütfü Kırdar salonunda Türkiye güzelleri seçilenler için değil, hepimizin gerçeği de budur.
Sevmek ve sevdiğimiz bir yerde olmak. Tercihen ikisi birlikte.
Ortaköy ya da Bodrum'da bir sinemada, Bebek'te kıyı kahvesi, bir kitapçı dükkanı, bir balıkçı meyhanesi... ormanlar, kırlar... Kariye sokakları, evinizin bir köşesi...
Sonunda bütün yaldızlar döküldüğünde, kalıcı olan bu ikilidir.
YILLARDIR - zaman zaman - böyle yarışmalarda jüri üyeliği yaparım.
Yarışmaya katılanlarla söyleşilerimiz olur.
Kültürleri, yaşama bakışları, beklentileri hakkında fikirler ediniriz.
Giderek, iki farklılık dikkatimi çekiyor.
Birincisi... Yeni nesiller, daha sade ve yapmacıksız.
İkincisi, eğitim düzeyleri daha yüksek.
Örneğin...
Bu kez yarışmaya katılanlar, bizlerle ilk tanıştırıldıklarında, onları dinledik.
Birinci gelen Çağla, "dans etmeye devam edeceğini ve yaşadıkça dans edeceğini" söylüyordu.
Diğeri, erkek arkadaşına "benim güneşim" diye seslenirmiş, "bana güneş kadar uzaksın, ama tenimi uzaktan da ısıtıyorsun" demiş.
Gülerek, bunu anlatıyordu ve "artık uzakta değiliz" diye ilave ediyordu. Sadece 16 yaşındaydı.
Hepsi, mankenliğin ötesinde, bir meslek sahibi olma yolundaydılar.
Hallerinde ün kazanıp, zengin bir koca yakalamak tutkusu görmedim.
Şimdilik böyle!..
Fakat şöhret, başarı, para, alkış, spot ışıkları, "sosyal drug" lardır(zehir).
Tutkunu haline gelmemek gerek.
IQ'su en yüksek kadının isteğindeki yalınlığa dikkat.