TÜSİAD'da kimse "ömür boyu başkanlık" yapmıyor. Bir ya da en çok iki dönem sonrası yerini bir başkasına bırakıyor.Tıpkı Batı demokrasilerindeki siyasi parti başkanlıkları gibi bir gelenek.Başkanlık kimseye "mülk" değil.Keşke bizdeki siyasi partilere de bir örnek oluştursa...Türkiye'de bir siyasi partinin başına gelen kişi -çok az istisna dışında- seçilmiş krallar gibi orada kök salıyor, kımıldamayan koltukları midye bağlıyor.Sanki taht!..Sadece siyasi partiler değil, sendikalar ve diğer sivil toplum örgütleri de öyle.Koltuğa oturan kalkmıyor.Oysa TÜSİAD'da gençler, önce yönetim kuruluna alınıyorlar ve onlara önemli alanlarda sorumluluklar verilerek, yıllarca başkanlığa hazırlanıyorlar. İçlerinden en uygunu, deneyimler kazanarak başkanlığa geliyor.Bu süreçten geçen ve on yıl yan yana odalarda çalıştığımız için yeteneklerini algılama olanağını bulduğum Yalçındağ'ın, seçilirse başarılı olacağına inanıyorum.Paraşütle inmek yok, tıraşı TÜSİAD'cıların ensesinde öğrenmek yok, kazık kakmak da yok. Eski başkanlar, TÜSİAD'a yeni başkan olarak Arzuhan Yalçındağ'ı önerdi. Son karar elbette genel kurulun. Ama bu bir gelenek. TÜSİAD'a, ilk kuruluş yıllarında merhum Vehbi Koç, kolayına geldiği için "Adamlar Derneği" derdi. "İşadamı" söylemi henüz çok yeniydi ve dilimize yerleşmemişti. Ama... Hafife aldığı sanılmasın. TÜSİAD'ın kuruluşunda ve kurumlaşmasında en büyük katkı onundur. TÜSİAD'ın ilk başkanı Feyyaz Berker'di. O yıllarda işadamlarıyla diyalog kurmak, yakın görünmek pek de hoş izlenim vermezdi.Örneğin... "Demokratik Sol"un Genel Başkanı Ecevit, Tarabya Oteli'nde yapılan TÜSİAD Genel Kurul Toplantısı'na gelmeyi -patronlarla bir arada görülmemek için- reddetmişti.Aradan geçen 36 yılda TÜSİAD, Türkiye'nin en etkin sivil toplum örgütü ve araştırma merkezi konumuna geldi.Ancak... Üyeleri arasındaki ve yönetim kurulundaki kadınlara karşı hâlâ adının açılımı "Türk Sanayici ve İşadamları Derneği..."Bakalım Arzuhan Yalçındağ başkan seçilirse, TÜSİAD'ın açılımındaki bu "işadamları"nı "işkadınları"nı da kapsayacak bir formül üretecek mi?Sağlık sektöründe "hemşire" yerine, erkek görevliler için bile "hemşir" ismi üretildi.Batı'da "business man" yerine, "business person" deyimi kullanılıyor.Biz ne yapacağız? Adamlar Derneği YANDIM ALİ - ÇILGIN TÜRK Yandım Ali filminin galasındaydım. Türkiye'de Atatürk'e "dil tecavüzü" prim yaparken, onun rüzgârında Kurtuluş Savaşı'nın onur verici öyküsünü yansıtan bu filmi, tüm salondakilerle birlikte yürekten alkışladım.Filmin biraz abartılı olması belki eleştirilebilir.Fakat... Ulusal kimliğimizi oluşturan şerefli tarih sayfalarını yeniden hatırlatıyor. İhtiyaç var.Turgut Özakman'ın "Çılgın Türkler" kitabının 100'ü aşkın baskısı hangi psikolojiyle örtüşüyorsa, bir Kurtuluş Savaşı kahramanının yalın macerasını yansıtan bu film de, o psikolojinin nabız atışı...Kenan İmirzalıoğlu, rolüne tam oturmuş.Gerçekten başarılı.Atatürk'ü oynayan genç Alican Yücesoy da bugüne kadar Mustafa Kemal'e en yakın görüntüyü, beden ve yüz dilini yansıtmış. Altıoklar'ın Atatürk'ün yaşamöyküsü için bulduğu aktörün fotoğrafına baktım, aynı şeyi söyleyemem. Cansu Dere, ilk filmi olmasına rağmen iyiydi.Bu milletin soyağacını unutturmayan bir film. 1969 - Prag'da Jan Palach adındaki bir öğrenci, Sovyet işgalini protesto için kendini yaktı. 1997 - Türkiye'de 500 tarikat ve bu ağda 5000 şeyh olduğu açıklandı. gunericivaoglu@milliyet.com.tr TARİHTE BUGÜN
