SURİYE sınırı boyunca mayınlarının temizlenmesi karşılığı bu arazinin bir süre için İsrail’e verileceği yolundaki tartışmalara bir gözlem sunayım...
İsrailliler Davos rüzgârı nedeniyle Türkiye’den uzak duruyorlar.
Halk tepkisinden çekiniyorlar.
Hele Filistinliler ve diğer Araplarla bir çatışma halinde 550 kilometre boyunca arazide İsrailliler açık hedef haline gelmezler mi?..
Örnek vereyim...
Her yıl Antalya Kemer, İsrail’den gelen turistlerin yoğunlaştığı adresti.
Ayrıca... Askere gidecek olan ve de askere gitmiş ve terhis olmuş İsrailli kızlar, delikanlılar da İsrail devleti tarafından birer haftalığına Kemer’e gönderilirdi.
Geçen hafta Kemer’deydim.
“İsrail, Kemer’de yok” diyebilirim.
“Davos’ta 1 dakika” belki Ankara ve Telaviv arasında “yaşanmamış” sayılabilir.
Diplomatik ayarlar yapılmakta.
Suriye sınırında mayınlı arazi için de böyle iddiaları içeren paraleller de çiziliyor.
Ne var ki, vazo kırılmış.
Toplumda ayranın kabarmış olması anlaşılan İsrail’i “tedbirli ve temkinli” olmaya zorlamış.
Kızlarının, delikanlılarının, turistlerinin Davos ruhuyla hedef haline getirilmelerinden, ani ve spontane halk tavırlarından çekinmek söz konusu olabilir.
Davos psikolojisinin soğumaya bırakıldığı söylenebilir.
Gerçekten de öyle...
Geçen yıl mayıs sonuna kadar İsrail’den Antalya’ya 102.158 turist gelmişti. Bu yıl aynı dönemde 35.814.
Yani kabaca, İsrailli turistin 3’te 2’si bu yıl gelmemiş.
Sınırdaki mayın işine bir de bu gözle bakalım.
BİZİM Şeffaf Oda programı, 4’üncü kez Altın Kelebek aldı.
Ödül gecesi “Hürriyet neden amiral gemisi?” sorusu gene kafama takıldı ve sanıyorum cevabını buldum:
“Çünkü o, medyanın Benjamin Button’ı...”
Kafa karışıklığına gerek yok.
Gerçek bu kadar kısa ve net.
Hürriyet’in yaşı 61 ama her yıl gençleşiyor.
“Gençler düşünebilse yaşlılar yapabilse” denir ya, Benjamin Button’ın hayat hikâyesini yansıtan Hürriyet’te ikisi de var.
Gazeteciliğe ilk başladığım yıllardan itibaren Milliyet’te yazmak istemişimdir. Bu keyfi tadını çıkara çıkara sürdürüyorum... Altın Kelebek heykelciklerim ve oradaki dostlarımla da Hürriyet keyfini yaşıyorum. Bende de ikisi birden var.
Birkaç hafta önce Ertuğrul Özkök, Ajda Pekkan ile birlikte Şeffaf Oda’da konuğumdu.
Çekime birkaç gün kala Ertuğrul telefonla aradı. “Tarih verirken unutmuşum. O gün meğer çok önem verdiğim, bir kez bile atlamadığım ‘YENİLİKLER’ toplantım varmış” dedi. Program çekimini bu nedenle 7 gün sonraya kaydırmıştık.
Yenilenmek, zamanı durdurmanın hatta gençleşmenin DNA’sı. Benjamin Button metaforunun da açılışı.
Kırmızı halı
HÜRRİYET’in “Altın Kelebek Ödül Gecesi” TİM’de düzenlenmişti. Bu gece de yenilenmiş.
TİM’in fuaye duvarlarında yüzlerce “Altın Kelebek anı fotoğraf popüler sanat galerisi” oluşturmuştu.
36 yıl boyunca kimler ve de kimler almış Kelebekleri...
Kimileri artık “görünmezler gezegenine” göçmüş, kimilerini de ancak böyle vefa gecelerinde görebiliyoruz.
Ayhan Işık’lar, Ediz Hun’lar, Türkan Şoray’lar, Fatma Girik’ler...
İbrahim Tatlıses 27, Emel Sayın 15 kez Altın Kelebek almışlar. Bütün bunlar, o gece dağıtılan heykelciklerin “altın ayarını” artırıyordu.
Festivaller ve böyle kurumsal ödüller “adrenalin” gibidir. Özendiricidir, itici güçtür, daha iyilere doğru yükselen kanatlardır.
Ödül töreninde isimlerini tek tek sıralayamadım ama heykelciği onlar adına aldığım sevgili çalışma arkadaşlarım Murat Güloğlu, Murat Özekici, Kübra Kalem Baykara, Özden Cengiz, Altuğ Kocabucak, Birol Demirbozan, Umut Koçtürk, Ebru Kıpçak, Gizem Topçu ve Meltem Kurt’a teşekkürler.