Güvenlik güçleri, aradıkları kişiyi bulmak için, onun ilişkide olduğu kadını takibe alırlar. Telefonlarını, mektuplarını, elektronik posta yazışmalarını izlerler.Sonunda ensesine binerler.2000'li yıllar Türkiye'sinde ise, bütün yamuk işlerin, rant vurgunlarının ortaya çıkarılmasında "memuru" yakın markaja almak gerek.Poliste, belediyede, tapuda, orman ya da çevre bürokrasisinde, gümrükte, devletin memurlarını bir şekilde elde eden, köşeyi dönüyor.........................Yeraltı dünyasının artık hayatta olmayan ünlü isimlerinden Dündar Kılıç, sık sık Divan Otel'in barına gelirdi.Hapisten tanıdığı eski solcu yazar-çizerlerle birkaç kadeh içip dobra dobra konuşurdu.İlginç görünebilir ama Dündar Kılıç, sol kanada daha yakındı.Nasıl ki son 15-20 yılda bazı eski ülkücüler "baba" oldularsa, Kılıç da solun "baba" ismiydi.Sol entelektüel kesimin duayeni olanlarla bile eski "dam altı" dostluğunu saygı düzeyinde sürdürürdü.Zaten Kılıç'ı, Divan Bar muhabbetlerinin o ortamında tanımıştım.Şöyle derdi:"Memurdan destek yoksa, kimse yanlış iş çeviremez."Gerçekten polisin ve yargının içinde adamı yoksa, politikacı tarafından destek bulmuyorsa, yeraltı dünyasında babalanmaya kim kalkışabilir?Ve...Belediyeden, orman idaresinden köstebekleri olmayan işadamı, inşaat rantı kapabilir mi?Orman içine 500-600 villayı, yeşil alana gökdelen dikmeyi, silindir şapka içinden tavşan çıkarır gibi sahne hokkabazlığına dönüştürmek, ancak bürokraside köşeleri tutmakla mümkün..........................Sağlık-İş sendikasında memurken birden inşaat imparatoru olabilmek, üniversitelerde okutulacak bir başarı öyküsü değildir.İş dehası hiç değildir.Sadece "Memurun izini sür" yeter.Gazete manşetlerini günlerdir kaplayan çok "acar" beceri ve rant haberleri bu söylemi kanıtlıyor.DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar ile 2 gün önce bir öğle yemeğindeydik.Bu imparatorun(!!) magazin medyasının deyimiyle "veliaht(!!)oğlu"nun arkasında polisin eski pırıltılı isimleri "yakın korumalar" gibi kameraya poz verdikleri bir fotoğrafı basan gazete, masadaydı.Ağar, bu fotoğraftan dolayı "üzgün olduğunu" söyledi. "Oysa biz onlardan bazılarını ne umutlarla sorumlu görevlere getirmiştik" dedi.Elbette toptancı bir hüküm veriyor değilim, içlerinden kimileri zorunlu nedenlerle ve hiçbir yanlışa bulaşmadan işe girmiş olabilirler.Fakat...Gene de yayınlar düşündürücü.Bunca eski polisin, içlerinde bir general bile olan eski askerin, eski orman yöneticisinin, bir sürü eski memurun, bu çok "acar(!!)" işadamının yanında toplanmış olmaları gerçekten dikkat çekicidir.Hele onların izleri sürülünce, varılan adres ve arkasındaki küçük dili yutturacak "başarı(!!)" öyküsü, sinir tellerine keman çaldırıyor.........................Bakan Pepe'nin hadise üzerine cesaretle giden ilk siyasetçi olması elbette olumludur.Başbakan Erdoğan'ın "1 dakika bekleme, üzerlerine git" söylemi, Yavuz Donat'ın köşesinde yayımlandı. O da güzel.İnşallah bu olayın üzerine de şal örtülmez.Gözleyeceğiz.Ama...Bu duyarlık, Ege'nin en güzel koylarının ve ormanlık alanlarının bir yeni yasa çıkararak, betonlaşmaya açılmasına perdeleme olmasın.Acarlar günah keçisi gibi gösterilip dikkatler oraya yoğunlaşmışken, Ege sahillerinin "beton çölü" haline dönüştürülmesi olasılığını da elbette izleyeceğiz.Yeni "acar" betonlamacılar yaratmayalım. g.civaoglu@milliyet.com.tr Bir söylem vardır; "Kadının izini sür" diye... 2000'li yıllar Türkiye'sinde "Memurun izini sür" söylemi de bir o kadar gerçekçidir. Açayım...