Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Atatürk çocukken “karga” kovalarmış. Şimdikiler ise “kılavuz kargaların” peşinde ...
Bunu neden yazdığımı açayım ...
Obama’dan şu satır, yaralı Türkiye’ye “merhem” gibi.
“Bizi bağlayanlar, ayıranlardan daha büyük...” (*)
Bütünlüğümüzü korumanın sihirli formülü olabilir bu söylem.
Oysa... 2008 Türkiye’sinde bizi birbirimize “bağlayanlar” değil, “ayıranlar” konuşuluyor.
“Farklılıklar zenginliğimizdir...”
Ya da... “Türkiye bir mozaiktir” gibi...
Bunlar üstelik devletin doruklarından sesler...
“Çekim” yasası işliyor.
Neyi konuşuyorsak, evrene hangi mesajı gönderiyorsak, bumerang gibi geri geliyor.
Kolektif enerji, “ayıranlar” konulu sosyal-siyasal arkeolojik kazılara odaklanıyor.
Karşısında oldukları “bölücü tezgâhlar” için altyapı hazırlıyorlar düşünmeden...
“Kulaktan dolma kültür” böyle bir şey işte...
“Farklılıklar zenginliğimizdir. Türkiye çok renkli mozaiktir” söylemleri gerçektir ama bu haliyle yarımdır. Belin aşağısıdır.
Yukarısı nerede?
Kılavuz kargalar
Neden böyle bir yüzeysellik?
Obama’nın satırlarından yanıt :
“Siyasetçiler okumaya, düşünmeye zaman ayıramadıkları” mesajını veriyor. “İletişimcilere, reklamcılara, danışmanlara, metin yazarlarına, anketörlere başka bir söylemle kulavuz beyinlere bağımlı olmuş rehineler...”
Şeffaf ekranlara yazılmış satırları doğaçlama yapıyormuş gibi okuyanlar, kalabalığın, dinleyenlerin, hükmetmenin tavan yaptırdığı adrenalini yaşıyorlar.
Bazen öfkenin, bazen “sermest” olmanın belagati “kılavuz beyinlere” bağımlılık çemberini daraltıyor.
Kürt sorununda, Alevi gerçeğinde, azınlık sancılarında ya “tümden inkâr” ya da “yarım bırakılmış, eksik” söylemler...
“Farklılıkları”, aslında daha çok olan “bağlayanların” önüne geçiren “kılavuz beyinlerin arkasına düşme yanlışlığı...”
Bir kez daha vurgulayayım...
Atatürk çocukken bile kargaları kovalardı. Şimdikiler kargaların peşinde...
Üstelik hepimizin burnu pislikten çıkmıyor.
.....................
(*) Barack Obama “UMUDUN CESARETİ “

Haberin Devamı

SARAYDA ALEVİLİK TARTIŞMASI

Karga peşinde

Yavuz Sultan Selim’e kadar Osmanlı padişahlarının Alevi oldukları yolundaki iddiaları, geride kalan çarşamba günkü yazıma yansıtmıştım.
Karşı çıkanlar da oldu, destek verenler de...
Kaynak olarak, Cem Vakfı Başkanı, Alevi Dedesi Prof. İzzettin Doğan’ı gösterebilirim.
Doğan’ın, Hz. Muhammed Peygamber’in soyundan geldiği yolunda ciddi işaretler olduğunu da belirteyim.
Bana anlattıklarının ötesinde Avusturya’da düzenlenen “Aleviliğin Dünü, Bugünü ve Yarını” konulu konferansta Doğan, “Alevilik İslam dışıdır diyen kimse benim yanımda yer alamaz” demiş ve Cihan Haber Ajansı tarafından yayımlanan şöyle bir açıklama yapmıştı:
“Aleviliğin tarihçesini anlatırken Osmanlı padişahlarının Yavuz Sultan Selim’e kadar Alevi olduklarını söyleyen Cem Vakfı Başkanı Doğan............. 1517’ye kadar Aleviliğin hâkim olduğu Anadolu’da, Yavuz’un Mısır Seferi dönüşü Sünnilik hâkim olmaya başlamıştı................”
Şimdi tepki koyanlar, bu açıklama sırasında neredeydiler?

Kültür Bakanı Zeybek’in açıklaması
Yazımdaki “Yavuz Selim’e kadar padişahların Bektaşi olduğu” yolundaki satırlarla, Eski Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek ‘in Radikal’deki 16 Ocak 2008 tarihli yazısı örtüşüyor.
Aynen yansıtıyorum...
Belirtmezsek olmaz.... Osmanlı’nın başlangıcından Yavuz Selim’e kadarki resmi din anlayışı Alevi-Bektaşilik olmakla birlikte bugünkü Alevi-Bektaşilik ile bire bir aynı olduğu sanılmasın. Elbette zaman ve mekân değişikliği birçok akımı etkiler ve değiştirir. Ama özünde ve ana yaklaşımlarda değişiklik olmamıştır.
.....................
Diyorum ki Osmanlı Devleti’nin resmi din yolu Alevi-Bektaşilik idi... Ne zamana kadar mı?
Selim Padişah’ın Şah İsmail’e ve Safevilik’e karşı bir Sünni set inşası ihtiyacı duymasına kadar.
Mısır’dan getirilen Eşari-Sünni din bilginleri Osmanlı memleketine dağıtıldı.
Eşari-Sünnilik öğretildi............. Osmanlı’nın resmi mezhebi Sünnilik haline geldi.
İş asıl Kanuni döneminde tamamlandı.
Görülüyor ki “sapla samanı karıştırmış” gibi çıtası düşük ifadeler kullanmakla bir yere varılmıyor.