MHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, "hükümetin Başbakan'ın emrinde olduğunu" söylüyor... "Başbakan'ın kararları doğrultusunda hareket edeceğini" bildiriyor.
Liderler, bu formülün şemsiyesi altında biraraya geliyorlar.
Böylece "sorunu Derviş çözmüş ya da IMF dayatmış" görüntüsünden çıkarıyorlar.
Telekom yönetiminin yeniden düzenlenmesi, Hükümet politikası ve hükümet kararı olarak sağlanmış oluyor.
Bahçeli'nin Ecevit'in yanında sigara dahi içmemek nezaketi ve Türk gelenekleri doğrultusunda terbiyesi, bu formülü yadırgatmıyor.
Öte yandan... Öksüz, daha önceki MHP Kongresi'nde Devlet Bahçeli'nin karşısında genel başkanlığa adaylığını koymuştu.
"Ben merkezli... En milliyetçi" iddiasının ve gönlünde yatan "alternatif genel başkan" aslanının pençe izleri, bütün tavırlarında görülüyor.
Bu formül için Öksüz'e de "EVET" dedirtmek, hadisenin diğer zorluğuydu.
Keşke... Bu çaba, IMF gölgesi üzerimize düşmeden gösterilseydi.
İlla... Borsanın 1000 puan düşmesi, doların 1 milyon 300'ü aşması, faizlerin 6 - 7 puan yükselmesi mi beklenmeliydi?
IMF'nin "süratli düzenleme" istediği bir konu da bankacılık sistemi...
El konulan bankaların artık Hazine'ye yük olmaktan çıkarılması...
Örneğin... Demirbank'a çok istekli var. Zaman yitirmeden satılması...
Bank Kapital, Yurtbank, Yaşarbank, Ulusalbank ve Egebank, "Sümerbank" tabelası altında toplandılar.
Etibank ve İnterbank da Eskişehir Bankası'nın çatısı altında birleşti.
Her iki grubun da satılması bekleniyor.
Bank Ekspres, zaten Tekfen grubunun oldu.
İktisat Bankası'nın satışa çıkarılması için "devir bilançosu" bekleniyor.
Türk Ticaret Bankası ise mahkemede...
Öte yandan... "Bazı küçük bankaların hala taahhütlerini yerine getirmedikleri" de kaygı yaratıyor olabilir.
Uzakdoğu krizlerinde bankacılık sistemi, hem krizlerin hem de kriz sonrasının ekseniydi.
Bunların bir kısmında banka sayısı çok azaldı...
Bazılarında ise, birkaç büyük bankanın dışında sadece yabancı sermaye bankaları ayakta kaldı.
Bu örneklerin ve derslerin ışığı altında, Türkiye'nin de aynı şiddette depremleri yaşamaması için... El konulmamış bankaların kendi aralarında birleşmeleri, yabancı sermaye evlilikleri beklenmeli.
Zaten... Bu akıl yolunda 2 grup önemli adımlar attı.
IMF, Türkiye'deki faizleri yüksek buluyor.
"Hazinenin yüzde 90'lardaki faizlerle borçlanmalarıyla, ekonomi çarklarının dönmeyeceği" kaygısı var.
Ve bugün gene bir Hazine ihalesi yapılacak.
"Faizin daha da yükseklere çıkması olasılığından" kaygı duyulmakta.
Telekom'da çözüm olmasaydı...
Sorunlu bankaların çözüme ulaştırılmaları için iktidarın siyasi iradesi BDDK'ya yansıtılmasaydı...
Bu oran belki yüzde 100'ü bile aşabilirdi.
Hadise siyasi.
Çünkü... "Hükümetin bu programı kerhen uygulamakta olduğu" yolundaki kuşkular, piyasada tedirginlik yaratıyor.
Piyasanın ateşi düşürülemiyor.
3 liderin "programın arkasında olduklarını" açıklamaları, bir bakıma iyidir.
Ama... Yeterli değil. "Programın uygulanmasının Hükümet iddiası olduğu" vurgulanmalı.
IMF, Türkiye'yi yakın takipte tutuyor.
Tıpkı Brezilya ve Arjantin gibi...
Bu 3 ülkedeki ateş yüksekliği, diğer gelişmekte olan ülke ekonomilerinde sarsıntılar yarattı.
Financial Times'e göre; Polonya'nın, Macaristan'ın para değerleri düştü.
Diğer ülkeler de tedirgin.
IMF, sadece Türkiye nedeniyle değil tüm gelişmekte olan ülkelerin ekonomileri ve kurum olarak kendi itibarı bağlamında çok duyarlı.
Program "kerhen" uygulanırsa... Katkılar da "kerhen" olmaz mı?