Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye, dışa yansımayan, sadece devletin iç dolaşım sisteminde algılanan "yüksek tansiyon" yaşıyordu.İçinde bulunulan ahval "ciddiydi..."Göstergelerini yansıtmaya gerek yok."Veto" ile ufunet bir ölçüde alındı.Bu yasada ısrar edilmemesi, aklın ve sağduyunun gereğidir.Zaten takvim, yeni katsayıların bu üniversite giriş sınavlarına yetişmesine olanak da tanımıyor.Siyaset mantığı olmamasının ötesinde "pratikten de yoksun" bir yasa girişiminde ısrarın yararı yok. Cumhurbaşkanı Sezerin YÖK Yasasını "veto" edişi, cuma akşamına geldi... Borsayı, piyasaları germedi. Ama siyaseti gerçekten iyi okuyan bir analizci, ekranlarda yorum yapsa, borsanın ve para piyasalarının tam tersine artık "rahat nefes" alması gerektiğini söylemeliydi. Vertigo, yükseklik hastalığıdır.Çok yüksek apartmanların balkonlarından, dağ doruklarından, uçurumlardan aşağı bakanların başları döner... Geri çekilmezlerse boşluğa kayabilirler.Türkiye siyaset tarihinde de, zaman zaman kendilerini "büyük sayısal çoğunluğa sahip" görerek "vertigo" sendromuna giren iktidarlar görülmüştür.Birden, çıktıkları yükseklikte başları döner.Yanlışlıklar yaparlar.Geri çekilmezlerse aşağılara kayabilirler.Böyle yanlışlıklara birkaç örnek sıralayayım.Sözgelişi..."Çarıklı ve sarıklı bizden. Her seçimi biz alırız.""Çarık" giyen elbette kalmadı ama simgesel olarak "çarıklı", kırsaldaki ve kentleri çevreleyen varoşlardaki "muhafazakar kesimdir.""Sarıklı" ise, dine dayalı siyasetin hedef kitlesi...Bu zihniyet hiçbir iktidara şans getirmemiştir.Bir başka "kırmızıbiberlik" söylem, geçmişte merhum Menderesin DP Grubuna "Siz öyle güçlüsünüz ki isterseniz hilafeti de geri getirirsiniz" seslenişidir.Görülmüştür ki... Atatürkün kurucusu olduğu devletin değiştirilemez "laiklik" vasfını kimse kaldıramaz."Bu Battal Gazi ordusudur. Gerekirse yedek subaylarla olur" da bir "kırmızıbiberlik" söylemdir... Asker ocağını rahatsız etmek, Türkiyede politika yapanın aklını peynir ekmekle yemesidir. Sadece "süngü sendromu" sanılmasın. Bu milletin hala en güvendiği kurumdur asker ocağı. "Kolektif aklın" koruması altındadır."Kağıt şatoları gerekirse yıkmak" söylemi de uğur getirmez. Medyayla oynamak talihsizliktir.Ve...Güncele, "veto"ya gelelim."Kara Cüppeliler" siyasal edebiyatı, yani, üniversiteyi karşısına almak "netamelidir." Dil yakar YÖK Yasası için Genelkurmay açıklamasından bu yana - amacını aşan üsluplu grup konuşması bir yana - Başbakan R.T. Erdoğan "kriz yönetimi" uyguladı.Bakanlarını, milletvekillerini "suskunluk moduna" soktu.Polemiklerin önünü kapadı.Konu üzerinde, daha sonra kendisi de konuşmadı.Bundan sonra, aynı çizginin sürmesi, Türkiyenin yararınadır.Sınavlarına yetişmeyecek bir yasada ısrar, gereksiz.YÖK Yasası zaten çözüm yoluna girmiş bulunan bir sorunun ateşini hiç yoktan yeniden yükseltmişti.Gerçekten, İHLlilerin sayısı 1998den bu yana 500 binden 100 bine inmiş bulunuyor. Sistemin bu çizgide işlemesi halinde, İHLler yılda 5 - 10 bin mezun verecek ve sadece ilahiyat fakültelerine öğrenci, Diyanet İşlerine ise memur, imam ve hatip yetiştirecek, "işlevinin doğal sınırlarına" çekilmiş bulunacaktı. "Eğitimde birlik" ilkesi tümüyle işlerlik kazanacaktı.Şimdi... "Amaç, İHLlileri 1 milyon sayıya çıkarmak" değilse, katsayı değişiklikleri yaparak, kabuk tutmuş yarayı büyütmek neden?Üniversiteler, diyalogla, çoğulculuk anlayışıyla ve zamanı zamana bırakarak "çağın ihtiyaçlarıyla örtüşen kurum" haline getirilebilir.Bizler de sittin sene eleştirdiğimiz YÖK yapısını savunmak zorunda kalmayız. g.civaoglu@milliyet.com.tr Kriz yönetimi