Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Kıbrıs Türklerinin Türkiye karşıtı gösterileri ve söylemleri Anavatan’da “vefasızlık, kadirbilmezlik“ olarak algılandı.
Başbakan Erdoğan’ın dilinde “beslemelerin” tavrıydı bu KKTC yöneticileri onlara gereken cezayı vermeliydi...
Yıllar önce Kıbrıs gezilerimden birinin dönüşünde benim şahsımda istilacı Türkiye’ye karşı ağır sözlere, hakaretlere muhatap olmuştum.
Havalimanı gazete bayisi “çekin gidin bir daha da adamıza gelmeyin. Hiç birinizi istemiyoruz“ diye alenen bağırıyordu.
Bir iki laf edecek oldum, adam daha da saldırgan oldu.
“Rezalet çıkmasın” diye düşünüp oradan uzaklaşmıştım.
Havalimanındaki diğer Kıbrıs Türkleri “İyi ettiniz. Olgunluk gösterdiniz. Aldırmayın” diye gönül almışlardı.
Aradan zaman geçti.
Havalimanındaki gazete bayisi olan Kıbrıslı Türk tepkisinin yayılmakta olduğunu her gidişimde saptadım.
Kıbrıs Türklerini Rum kıyımından kurtaran Kıbrıs harekâtlarına gazeteci olarak tanık olmuştum.
İsmet Paşa’nın Başbakanlığı döneminde Güney Kıbrıs dağlarına bomba yağdıran Türk jetlerinin harekâtı “sınırlı polis harekâtı” adını taşıyordu.
Sonra...
Ecevit’in Başbakanlığı döneminde Türk askeri Kıbrıs’a çıktı, Türk jetleri Rum kuvvetlerini sindirdi. Bir kaç gün sonra TSK adanın neredeyse yarısını ele geçiren 2. harekâtı gerçekleştirdi.
Bu ikisinin adı “Barış harekât”ıydı.
Ada Türeleri’nin kitle halinde kırım ve kıyımı böylece önlenmişti.
Türk kesiminde bayram vardı.
Köylerde, kasabalarda, Lefkoşa’da Kıbrıslı Türkler Mehmetçiğe sarılıyor, sevinç gözyaşları döküyorlardı.
Peki bu duruma, Kıbrıslı Türklerin bir bölümündeki “Türkiye’ye hayır” psikolojisine nasıl gelindi?
Aşağıda bunun araştırmasını sunuyorum.

Haberin Devamı

HAFIZA TEMİZLİĞİ YENİ TARİH
EKOPOLİTİK, Güneydoğu Türkiye’de “Kürt sorunu” çalışmalarının yanı sıra Kıbrıs’ta da Kıbrıslı Türklerin arasında “Anayurda tepkilerinin ve Rum kesimine yaklaşmalarının” nedenlerini araştırdı.
Sonuçlardan işte ortaya çıkan sonuçlar.
11974 harekatından bu yana Kıbrıslı Türkler bir “izolasyon” içindeler.
Dünya ülkeleri tarafından tanınmıyorlar.
Çalışmaların danışmanı Prof. Vamık Volkan buna “gizli kuşatılmışlık psikolojisi” tanımını yapmakta.
Yıllar boyu “çözümsüzlük” büyüdükçe ve uluslararası baskı arttıkça eleştiri okları Türkiye’ye yönelmiştir.
Türkiye’nin çözüm istemediği ve Kıbrıs’ı “Büyük Satranç Tahtası” üzerinde bir hamle olarak gördüğü duyguları güçlenmiştir.
Karşılıklı güven bunalımı üretmiştir.
2 Kıbrıslı Türkler 1974 öncesi Rumlar, sonrasında ise Türkiye tarafından aşağılandıklarını düşünüyor.
3 Kıbrıslı Türkler Rum kesiminin dünyada tanındığı ve Rumların kimlik geliştirdiği gerçeği nedeniyle tedirginler.
Hatta “Kıbrıslı Rumları kıskanıyorlar” denebilir.
AB’ye girmiş bir devlete sahip Rumlarla birlikte “Kıbrıslılık (Cypriotism)” kimliği üzerinden dünyaya entegre olabilir, izolasyondan kurtulabilir miyiz soruları gündemde.
Hatta Rum kesiminde çocuklarını okutan Türklerin Rum çocuklarına göre ayrıcalıklar ve diğer Rum tarafı olumsuzluklarını “Türkiye fatura etmeye” eğilimleri yükselişte.
Ama bunlar hala azınlıkta.
4 “Kıbrıslılık (Cypriotism)” üzerinden bir kimlik inşası için ciddi işaretler ABD ve AB kökenli STK’ların çalışmalarına dayanıyor.
“Tek bir Kıbrıslı milleti” yaratma fikrine odaklanıyor.
5 Kıbrıslı Türklerle 1974 sonrası Kıbrıs’a göç eden “Türkiyeli Türkler” arasında sorunlar büyüyor. “Türkiyelilerin, Kıbrıslı Türklerin kendi yerli kimliklerini erozyona uğrattığı” inancı yayılmakta.
Birbirlerine mesafe koyuyorlar.
Ayrıca...
1974 sonrası Rumlara ait taşınmazlara el koyan Kıbrıslı Türklerin bu nedenle “ganimet kültürü” ürettiği, tembellik ve kolaycılık psikolojisi ürettiği gibi bir özeleştiri de yapılmakta. (Buna Türkiye bütçesinden KKTC’ye yapılan yardımları ve ödenen maaşları da ekleyiniz. G.C)
6 “Girit sendromu” da yaşanmakta.
Yani Türkiye’nin Girit’i yapayalnız bıraktığı gibi, KKTC’yi de bırakabileceği kaygısı var.
7 “Kıbrıslılık” yaklaşımı “hafızayı silme” sürecini de başlatmış.
Kıbrıs Türk tarihi yeniden yazılmış.
Bu yeni tarihte Dr. Fazıl Küçük, Rauf Denktaş, 1974 Kıbrıs harekâtı yok.
“AB entegrasyon süreci” bahane edilerek yapılan bu değişikliklere karşı Rumlar kendi tarih kitaplarında bir değişiklik yapmadılar.
Kuşkusuz toplumlar ve bireylerin karşılıklı kin duymaları desteklenemez ama reel tarihten koparak sağlam ve gerçekçi ilişkiler kurulamaz.
8 Kıbrıslı Türkler özeleştiri yaparak sorguluyorlar:
“Biz ne yaptık” ve “ne yapabilirdik?”
9 O halde ne yapılmalı? a) Türkiye ve Kıbrıslı liderler halk önünde birbirlerine pozitif davranmalı, karşılıklı gerçek saygıyı göstermeliler. (Besleme gibi söylemlerin yararlı olmadığını söyleyebiliriz. G.C)
b) Türkiye liderleri Kıbrıslı Türklerin öz güvenlerini, öz saygı ve sevgilerini arttıracak olumlu beyanlarda bulunmalı.
Kıbrıslı Türklere değer verdiklerini sık sık göstermeliler.
c) Türk medyasında Kıbrıs Türk kesimi için saygılı bir üslup kullanılmalı, aşağılayıcı tavırlardan sakınılmalı.
d) Hükümet Kıbrıs’a su ve elektrik getirecek projeleri öncelikle hayata geçirmeli. Kıbrıslıların önünü açacak projelere destek vermeli.
......................
Kosova’da, Ukrayna’da, Gürcistan’da toplumlar arası psikolojik barışın geliştirilmesinde katılımları olan Prof. Vamık Volkan ve Tarık Çelenk’in başında bulunduğu EKOPOLİTİK araştırması ciddi katkılar sağlayabilir.