Komplo teorisiBaşbakan Ecevit'e bile
"belki" cevabını verdirten günün yaygın sorusu:
"Yoksa bir yerlerden gene düğmeye mi basıldı?"
Böyle
rejime sabotaj provakasyonları izlenimi veren
"komplo teorisi" kuşkuları tehlikelidir.
Eğer biz,
Türkiye'nin yeniden bir kara parantez içine alınmak üzere düğmeye basıldığını, hükümetin bir ayağının çukurda olduğunu, iktidar boşluğunu konuşursak, daha oksijen çadırından yeni çıkmış, nekahat dönemindeki ekonomiye kim güvenir?
Dış kaynaklar nasıl yeniden
Türkiye'ye yönlenir?
Evhamsız Önce... Konuşanın, yazanın böyle bir kastı ve isteği olmadığına inandığımızı belirtelim ve komplo evhamlarını bir yana bırakalım.
Sonra... Ard arda
Türkiye'yi sarsarak
"düğmeye basma" kuşkularını telaffuz ettiren olaylara bir bakalım.
Türkiye ekonomisi, kısa bir süre önce
"kara çarşamba depremi"yle sarsıldı.
Borsa dibe vurdu...
Faizler çıldırdı...
2 bankaya el konuldu.
Türkiye'den
6 milyar dolar dolaylarında para kaçtı.
Olayda elbette hatalar, gecikmeler, panik var... Bunlar, birer yadsınmaz
"gerçek".
Ama... Öyle bir parmak düşününüz ki, düğmeye bastığında bütün bunlar oluvermiş(!).
Peki krizin atlatıldığı şu günlerde
düğme ve
parmak nerede?..
Müthiş(!) güç Bir başka olay.
Başbakan, tam
AB'nin
Nice Zirvesi'ndeyken
Genel Kurmay Başkanlığı tarafından
"Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kürtçe radyo ve tv'ye karşı olduğu" açıklandı.
Daha birkaç gün önce
MİT Müsteşarı Atasagun'un
"aynı konuda olumlu görüş açıkladığı" yolundaki haberleri ve
Başbakan Bülent Ecevit'in
"bu konuşma benden izin alınarak yapılmıştır" söylemini anımsayınız...
İşte bir komplo teorisi daha.
Öyle
müthiş bir parmak düşünün ki, düğmeye basıyor ve
Genel Kurmay Başkanı, Başbakan ve MİT Başkanı'na, çok duyarlı bir konuda onları karşı karşıya gösterecek konuşmalar yaptırtıyor.
Peki... Ya sonra
MİT Başkanı'nın,
"sözlerinin farklı değerlendirilmiş olabileceği", Başbakan'ın ise
"Genel Kurmay Başkanı ile aynı kaygıları paylaştığı" yolundaki söylemleri?..
Parmak nerede,
düğme nerede?..
Seçim olmazFP'nin kapatılma davasına bakılırken,
Anayasa Mahkemesi, Siyasi Partiler Yasası'nın
parti kapatmayı zorlaştıran fıkrasını iptal ediyor.
"FP'nin kapanması olasılığının arttığı" yolunda görüşler öne sürülüyor.
Bir komplo teorisi daha...
"Yoksa, FP'yi kapattırıp ülkeyi seçimlere götürmek ve karıştırmak mı isteniyor?"
Parti kapatmayı zorlaştıran bir Anayasa değişikliğinin Meclis gündeminde olması bir yana...
Gerçek şudur ki...
FP kapatılsa bile,
Türkiye'yi seçimlere götürmeyecek sağduyu, bu karara yansır.
Kimse,
Türkiye gerçeklerinden kopuk değildir.
Ya istihbarat?"Polislerin de düğmeye basılarak harekete geçtiklerini" iddia etmek... Olacak şey görünmüyor.
Örgütleri, çeteleri çökerten... Nefes alışları bile dinleyebilen... Hatta,
Kenya'daki
Yunan Büyükelçiliği'ndeyken kendi ajanını
Abdullah Öcalan'ın yanında bulundurabilen istihbarat örgütlerimizin, binlerce polisi yürüyüşe geçirmek üzere tezgah kurulmuşsa, bunu bilmemeleri... Ve düğmeye basan varsa, o odağı saptamış olmamaları mümkün mü?
Belki yönlendirmeler, içten tahrikler olmuştur...
Ama... Öyle sanıyoruz ki, zaten oluşmuş bulunan duygu birikimlerinin spontane patlayışıdır.
Belki de yukarıda sıraladığım görüşlerde ben yanılıyorum.
Ama... Emin olduğum şey şudur:
"Türkiye, artık düğmeye basılarak, hatırlamak bile istemediğimiz kadere sürüklenmez."