Komutanın hapishane ziyareti

Kocaeli Garnizon Komutanı Korgeneral Galip Mendi'nin Ergenekon kapsamında tutuklu bulunan Eruygur ve Tolon paşalara ziyareti ve Genelkurmay tarafından "bu ziyaretin TSK adına yapıldığı" yolundaki açıklama gündeme tüm ağırlığıyla obüs top mermisi gibi düştü.
Bu ziyaret ve açıklama için birkaç not:

1- İki komutanın neyle suçlandığı bile belli değil.
Bu durumda yıllarca terörle mücadele etmiş, önemli sorumluluklar almış komutanlarına TSK'nın sırt çevirmemesi doğaldır.
Ancak... Genelkurmay açıklamasında "TSK yargıya saygılıdır" ifadesi bu ziyaretin yargıyı etkilemek amacını taşımadığının mesajıdır.
2- Hapishane koşullarında bazen kişisel nedenlerle taşkınlıklar, rahatsız edici durumlar olabiliyor.
Özellikle iki komutanın yetiştikleri ocaktan dahi ilgi görmedikleri gibi bir algılama o tarz kompleksli davranışlara cesaret verebilir.
Ziyaret, bunu da önlemeye dönük olabilir.
Bu bağlamda ziyaret için "Geç bile kalındı" denebilir.
3- Ergenekon'da elbette sonuna kadar gidilmelidir. Ne var ki, bu soruşturma dosyaları adalet sürecinin dışında belirli odaklar tarafından TSK'nın ve Atatürkçü kurumların yıpratılması için de kullanılıyor.
İnsanlarımızda "Aman bana da sıçramasın, kimse yanımda olmaz" kaygıları yoğunlaştı.
Bu ziyaret, o ağır psikolojik havanın da dağıtılmasını sağlayacak bir rüzgâr mı?
4- Org. İlker Başbuğ'un Genelkurmay Başkanlığı döneminin TSK'da bütünlüğün korunacağı bir yeni dönem başlangıcı olabilir.
Ne yazık ki, bazı güncelerin de ortaya koyduğu gibi, "komutanlar arasında ciddi görüş ayrılıkları olduğu" iddiaları hafızalarda henüz taze.

IŞIKTA YANAN PERVANELER
Işık, pervaneleri çeker. Fazla yaklaşanlar yapışır, tutuşur, yanarlar.
AKP'nin ampulü etrafında uçuşan pervaneler pek çok. Henüz sadece biri yandı.
Kokusu Recep ayında duyuldu, kanatları Şaban ayında alev aldı, Ramazan ayında tutuşarak kendini dışarı attı.
Şimdi de "Deniz Feneri Derneği" etrafında uçuşanların kanatları tutuştu.
Almanya'da büyük bir dolandırıcılık iddiasıyla başlatılan yargı süreci müthiş ifşaatlarla sürüyor.
Türkiye'deki deprem, yangın ve sel felaketzedelerine, yoksullara Almanya'daki yurttaşlarımızdan din kardeşliği adına yardım paraları toplayıp bunların büyük kısmını hortumlama tezgâhı, Alman savcılığının iddiası.
Sadece o da değil. Derneğin üst düzey yöneticileri verdikleri ifadelerde bütün bu iddiaları rakamlarla, kurye isimleriyle, toplanan paraların teslim yerleriyle, kurulan şirketlerle ayrıntılarıyla anlatıyorlar.
Olayın Almanya boyutu o ülkenin yargısında.
Peki ya Türkiye ayağı?
Hortumun Türkiye'ye uzanan ucundakiler için savcılık ne zaman harekete geçecek?
Anılan isimler arasında Türkiye'nin en duyarlı kurumlarının yönetiminde, hatta doruğunda olanlar var.
Bunlar için idari araştırma açılmayacak mı?
Almanya'nın yaptığını, Türkiye adaleti yapmazsa, vah Türkiye'me...

CASH - 9.90
Aynı hafta iki Jean Dujardin filmi... Birincisi Cash... Karmakarışık. Hollywood özentisi bir komedi soslu soygun filmi. Dujardin, neyi oynarsa iyidir.
Ama gene de filmi kurtaramamış.
Fakat... Valeria Golino için seyredilir.

Bu kadın çok farklı bir güzelliğe sahip.
Onu, Respiro adlı filmde izlerken "Derin, doğal, gizemli... Öyle kupkuru bir deri bir kemik değil" diye düşünmüştüm.
Dujardin'in diğer filmi 9.90 YTL adıyla oynuyor. Reklamcılıktan yazarlığa geçen Frederic Beigbeder'in romanından filme alınmış.
Reklam dünyası için bir kara mizah...
Reklam bombardımanıyla toplumun nasıl beyninin yıkandığını ve bunu yapan reklamcıların günah çıkarışını anlatan bir film. Hem doyasıya gülmek, hem de düşünmek için görülür.
Bu filmin de güzeli Vahina Giocante...