Öğrencileri sosyal etkinlikler salonunda toplayarak bunu açıkladı.Oysa...Bu lisede 150 dolaylarında başörtülü kız öğrenci yıllardır okumakta.Daha önce bir kısıtlama yoktu.Yönetim, 2007 ders yılından itibaren okula kayıt yaptıracak Müslüman kız öğrencilerin kesinlikle başlarının açık olması koşulunun uygulanacağını duyurdu.Yasak kararı, sadece yeni alınacak kız öğrencilerle sınırlı değil. Daha önceden beri başı örtülü olarak liseye devam etmekte olan kız öğrencileri de kapsıyor.........................Buraya kadar, başka Avrupa ülkelerinde de görülen "başörtüsüyle öğrenim yasağından" fark yok.Ama... Sonrası değişik.Kararın tebliği üzerine, okuldaki başı örtülü kız öğrenciler ve Müslüman erkek öğrenciler protesto eylemine geçtiler.Önce gösteri ve protesto sloganlarıyla başlayan eylem, fiziki güç kullanımına dönüştü.Türk ve diğer Müslüman ülke kökenli öğrenciler, okulun camlarını kırdılar.........................Müslüman öğrencilerin velileri de okula geldiler.Yöneticilerle konuşmak istediler.Bu istekleri, "yasak kararının kesin olduğu ve 2007 ders yılından itibaren uygulanmasından ödün verilmeyeceği" söylenerek reddedildi.Tepkiler daha da tırmandı. Gerginlik sürdü.Yönetimin çağrısı üzerine okula polis geldi.Eğitim, polis gözetiminde ve denetiminde yapılabildi.........................İşte "türban krizinin Avrupa'ya yayılma olasılığını" bana bu olay düşündürdü.Okul yönetimlerinin "başörtüsüyle gelmek yasağı" karşısında, fiziki güç kullanmaya, camları kırmaya, yönetici kapılarını tekmelemeye dönüşen protesto eylemleri, "tehlikenin" ilk işaretleridir.Hukuk düzeni içindeki tasarruflara, böyle tepkiler -kendilerince haklı nedenlere dayansa da- olumsuz izlenimler üretecektir.Dahası...Zaten var olan olumsuz psikolojiyi tırmandıracaktır."Kültürler uzlaşması" yerine "kültürler çatışması" iddialarına yeni kanıtlar oluşturacaktır..........................Bu duyarlı konuda Fas, Tunus, Cezayir, Nijerya, Ürdün, Suriye, Irak, İran, Malezya, Pakistan ve diğer Müslüman ülkelerin durumlarıyla Türkiye farklıdır.Türkiye'nin kız öğrencileri, onların liginden farklı konumdadır.Şöyle ki...Bu ülkeler arasında sadece Türkiye, "laik devlettir."Kendi ülkesinde bile -imam hatip liseleri dışında- geçerli olan başı açık eğitim düzenlemesi uygulanırken, bulunduğu bir başka laik Avrupa ülkesinde aynı yasağa protesto eylemi, çelişkidir.Ayrıca...Diğer Müslüman ülkeler arasında, sadece laik Türkiye, AB'ye tam üyelik için adaydır. Görüşmeleri başlamıştır, sürmektedir.Adaylığın, bütün teknik koşullar tamamlansa bile son aşaması, "AB ülkelerinde hazmetme kapasitesine ve bazılarında toplumların vereceği karara" bağlanmıştır.Türkiye'nin kabulü için referandumlar yapılacaktır.AB halklarında karar süreci için, "kültür uyumu" en önemli etkendir.Din simgesi adına laik eğitim sisteminde okulların camlarını kıran, yönetici kapılarını tekmeleyen, fiili eylemler koyan, ancak polisle önlenebilen bir zihniyet etiketi Türkiye üzerine yapışırsa ve böyle örnekler çoğalırsa, referandum sandıklarından ne sonuç çıkması beklenir?..Koyun referandumları bir yana... "Daha yıllar var" deyin... Ama AB toplumlarındaki psikoloji bu günler için de önemlidir. Kamuoyunda olumsuz baskılar tırmanırken o ülkelerin politikacıları Türkiye ile tam üyelik müzakerelerini nasıl sürdürecektir? g.civaoglu@milliyet.com.tr Türban krizi Avrupa'ya yayılacak gibi görünüyor. Tipik bir örnek yansıtayım... Belçika'nın Charleroi kentine bağlı Marchienne-au-Pont kasabasındaki Athene Royal (Kraliyet Lisesi) Yönetimi "öğrencilere başörtüsü yasağı" kararı aldı.