DÜNYA medyası Türkiye’deki “kürtaj” tartışmasına odaklandı.
“Le Monde, Le Figaro, Independent, WSJ (Wall Street Journal), Washington Post, Sdney Morning Herald, Christian Post, International Business Times, Radio Netherlands, Al Arabia...”
Bunlardan bazıları ve özellikle “Le Monde”nin olayı sunuşunu saygısızca buldum.
Ancak...
Konuya objektif gazetecilikle yaklaşanlar bile Avrupa’da, Amerika’da “olumsuz” rüzgârlar esmesine neden oldular.
Çağdaş “ileri” demokrasiler, “kürtajın sınırlarını kaldırdılar ya da sınırlarını çok genişlettiler...”
Onlarla aynı liberal bakışla irade özgürlüğünü tanıyan Türkiye’de geriye dönüş işaretleri elbette dünyada ilgi çekti.
ÖTANAZI VE KÜRTAJ
“Kürtaj tartışması” ileri demokrasilerde uzun süre yaşandı.
Özellikle “ötenazi” ile paraleller kuruldu.
Kişinin, kendi hayatına son verdirmek iradesini anlatan “ötenazi” çok az ülkede serbest.
Ölmek isteyen kişi bu konuda faaliyet gösteren özel kliniğe gidiyor.
Bir odada öngörülen saat gelince ona kolay ve çabuk öldüren zehirli sıvı içiriliyor.
İstiyorsa, yakınları yanında oluyor.
Dini vecibeler yerine getiriliyor.
Bütün bunlar videoya kaydediliyor.
Dünyada genellikle “ötenazi” yasak.
Tartışmalarda kürtaja karşı olanlar iddialarını bu yasağa dayandırıyor:
“İnsanın kendi isteğiyle yaşamına son verilmesi bile kanunla yasaklanmışsa, karındaki canlının hayatına son vermek nasıl bir başkasını (anne adayının) kararına bırakılır?”
Biraz daha açayım:
“Kendi kendini öldürmek -ötenaziyi de kapsayan- intihardır.
Oysa kürtaj henüz doğmamış olsa bile bir canlıyı başkasının (annenin) kararıyla ve doktorun eylemiyle öldürmesidir.”
İNSAN TANIMI ÇATALI
Burada hukuk tartışması başlıyor.
“İnsan haklarının temeli olan kutsal yaşam hakkı ne zaman başlar?
Anne karnındaki ceninle mi?
Doğumdan sonra mı?”
Türkiye’de ve bazı ülkelerde “cenin 2 buçuk aydan sonra alınamaz” gibi bir yasal sınır var.
Yani...
Kutsal yaşam hakkı bizim yasalara göre cenin 2 buçuk aylıkken başlıyor.
Sanıyorum işte bu tarihin değişmesi düşünülüyor.
Belki “hamilelik testinin ilk pozitif sonucunun alındığı” tarihi esas almak düşünülüyor olabilir.
NEDEN?.. NEDEN?..
AK Parti 10 yıldır iktidarda.
Bugüne kadar “kürtaj ve sezaryen” için bir yasal düzenleme gündeme getirilmedi.
Tek kelime -bildiğim kadarıyla- edilmedi.
Ansızın neden?
“Ancak sıra geldi” denebilir.
Ama başka yorum seçenekleri de yok değil.
Belki...
Gündem değiştirmek...
“Uludere” tartışmasını geri plana itmek.
Muhalefet gündem yaratmadıkça bu oltaya takılan çok olur.
Ya da... 2014’te yapılacak Cumhurbaşkanı seçimi ve bir olasılıkla başkanlık sistemini öngören bir Anayasa referandumu için tabana yatırım.
Çamlıca tepesinde İstanbul’un her yerinden görülecek bir “hiper” cami yaptırılacağı açıklamasıyla aynı takvim yapraklarında örtüşmesi politika kokuları veriyor.
.....................
Bunları 3 ayrı seçenek sanmamak ve bir taşla 3 kuş hedefini de görebilmek gerekir.
GÜZELLER ARASINDA
İLKBAHAR yağmurlu, gök gri...
Siyaset de “güneşli” değil.
Güzelim ilkbaharda gene de güzellikler var.
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025