Bugün Demokratik çizginin yeniden başlaması için de milat, gene bir kadın siyasetçi söylemiyle olabilir.DTP Eşbaşkanı ve bağımsız aday Aysel Tuğluk'un 18 Temmuz Çarşamba günü RADİKAL'de yayımlanan yazısı "demokratik çözüm manifestosu" olabilir.Tuğluk'un yazısının başlığı "Farklılıklara evet, ayrılıkçılığa hayır..." Türkiye'de Kürt sorununun demokratik fay kırılmasında milat, "Leyla Zana'nın Meclis kürsüsünde 'Kürtçe' yemin etmesidir." Tuğluk'un satırlarından seçtiğim bazı mesajlar şöyle..."- (Türkçe) Yemin töreninden başlamak üzere Meclis çatısında sürdüreceğimiz siyasi tutum, mevzuata, yasalara, Anayasa'ya, evrensel değer ve normlara uygun olacaktır.""- Meşru zeminlerde, meşru söylem ve fikirlerle çözüm arayacağız, ısrarlı olacağız............ Tutumlarımızı, yine olgunluğumuzu kaybetmeden gözden geçireceğiz.""- İktidarı tatlı-sert üslupla gündemleştirdiğimizde biliyoruz ki bölücülükle, birilerinin sözcüleri olmakla itham edileceğiz. Rencide ve tahrik edici, etik ölçülerinin dışında tacize ve tecride maruz bırakılmamız durumunda bile bu ilkemiz değişmeyecektir.""- Asla rasyonellikten (akılcılıktan) kopmadan, reel politik atmosfer içinde neyin ne kadar mümkün olduğunu bilerek, somut politik fikirler ve projeler üreterek Türkiye demokrasisini evrensel normlara taşımanın sorumluluğunda kalacağız.""- Bir yol haritası oluşturularak silahların (tümden) bırakılması, Meclis siyasetimizin omurgasını oluşturacaktır.""- Bütünleşmenin, bir arada yaşamanın figürleri olmak istiyoruz. I. Meclis'in ruhunu istiyoruz.""- Türk'ün güvenliği için Kürt ne kadar gerekliyse, Kürdün güvenliği için de Türk o kadar gereklidir. ................. Emperyalist ve iç gerici güçler zorla ayırmaya çalışsalar bile irademizi her zaman için bütünleşmekten, demokratik cumhuriyetten yana kullanacağız.""- Çözümü hep birlikte, Meclis çatısı altında, tam demokraside arayacağız. Merak edenler için söylüyorum: Bizim, Türkiye'ye verilmiş sözümüz budur." TÜRKİYE'YE SÖZ VERİYORUZ Leyla Zana'yı Ankara Ulucanlar Cezaevi'nde, mahpus HEP'li milletvekilleriyle yaptığım TV programı bağlamında görmüştüm.Görüş günüydü. Zana, ailesiyle aralarında tel örgülü kalın cam arkasından konuşuyordu.Güler yüzlü, biraz mahcup o genç kadının demokratik çözüm sürecinde fay kırılmasını nasıl başlatabildiğini anlamak mümkün değildi.Selamlaştık. Ayaküstü sohbet ettik. Şimdi... Köprülerin altından çok sular aktı. Yıllar sonra HEP'in köklerinden boy veren DEP adına adaylar seçimlere bağımsız giriyorlar.Aysel Tuğluk da onlardan biri...Yürekten diliyorum ki, ne Tuğluk'u, Zana'yla karşılaştığımız gibi bir ortamda göreyim, ne de diğerlerini...O görüntülere neden olan sağduyuların yitirildiği süreç de bir daha yaşanmasın.Tuğluk'un "verilmiş sözü" tutulsun.Meclis çatısı altında, meşru zeminlerde yasal, anayasal ve demokratik "kalıcı" çözümler üretilsin. Adımlar karşılıklı atılsın. "Kan kültürünün" yerini "yaşam sevinci" alsın.Biliyorum... Hiç kolay değil.Ama... Her şeyin bir miladı ve hedefe yürüyüş başlangıcı vardır.Tuğluk'un satırlarını da böyle görmek istiyorum.O nedenle... Satırlarının arasından bazı "kıymık" sözcükleri "cımbızla" çıkarıp tartışmaya açmayacağım.Örneğin... "Silahların tümden bırakılması (Güvenlik güçlerinin de mi? G. C.) .......... AKP'yi tek başına taşıyamayan-hazmedemeyen sistemin, bizlerin de içinde olacağı bir Türkiye siyasi iktidarına yönelik, sadece muhtırayla yetinmeyeceğini de eklemeliyim (Asker mi? G. C.) ........... Birilerinin sözcüsü (Öcalan ve Kandil'dekilerin mi? G. C.) olmakla itham edileceğiz" gibi satırlara sadece "ihtiyat notu" koyuyorum.Çünkü... İleriye iyi niyet ve özlemle bakıyorum.Geçmişin acılarından alınan derslerle sağduyulu bir süreçte alınacak olumlu mesafeler nedeniyle o sözcükler ve arkasındaki kaygı verici olasılıklar belki de hiç gündeme gelmeyebilir. gunericivaoglu@milliyet.com.tr MİLAT OLSUN