Lale Devri çöküş mü, aydınlanma mı?

TARİHE ilgi artıyor. Yeni bir Osmanlı dizisi ekranlarda... Bir Zamanlar Osmanlı-Kıyam dev bir prodüksiyon.
Osmanlı’nın Lale Devri’ni ve bu dönemi kesintiye uğratan Patrona Halil İsyanı’nı anlatıyor.
Tarih kitaplarında Lale Devri “Osmanlı’da zevk ve sefahate gömülüşle, çürümüşlüğün simgesi” olarak yer alır.
Gerçekten öyle mi?
Oysa bir diğer görüş de “Osmanlı’da aydınlanmanın Lale Devri’yle başladığı” yolundadır.
Edebiyat, müzik bu dönemde güzel yapıtlar üretmiştir.
Matbaa da bu dönemde gelmiştir.
Patrona Halil İsyanı tutucuların uygarlık yolunu kesmeleridir.
Diziye dönelim...

TÜRKAN SULTAN DİZİDE
III. Ahmet’in ablasını yani sarayın en güçlü kadını Hatice Sultan’ı, 20. yüzyılın sultanı Türkan Şoray canlandırıyor.
Dizide padişahın fedaisi rolündeki Cemal Hünal setteki gözlemlerini anlatıyor.
“Sete girdiğinde bir huşu gördüm. Herkes böyle el pençe oturup seyrediyor. Herkes sesi kısık konuşuyor.”
Türkan Şoray’ın sultan rolü ne kadar özdeşleşmişse, Cemal Hünal’la da bu “solakbaşı” karakteri o kadar uyumlu.
Cemal, “solakbaşıların” olması gerektiği gibi sağ ve sol ellerini çok iyi kullanıyor.
At biniyor, kılıçlarla arası çok iyi...
Atların eğitimi ile de uğraştığı için dizi mesaisi günde yirmi saati buluyor.
Yaşadığı ev neredeyse atların bulunduğu platonun içinde...

ATI ÂŞIK EDEN KADIN
DİZİDE Canseza karakteri ile erkeklerin kalplerini titreten Aslı Tandoğan, Cemal Hünal’ın atını da kendine âşık etmiş.
Aslı Tandoğan hayranını anlatıyor:
“Sürekli kafasını yüzüme, vücuduma sürüyor. Sarılıyor. Beni itiyor, kur yapıyor bana.”
Canseza karakterini soruyorum:
“Ben kırmızı cübbeli gibiyim yani ne yapacağım belli değil. Kaotik” diyor.
Canseza’nın babası, III. Ahmet tarafından başı kesilerek öldürülüyor. Kardeşi Kasım’la (Tolga Karel) birlikte bu acı sahneye şahit oluyorlar ve intikam yemini ediyorlar. Ortalığı karıştırmaya başlıyorlar.

SARAYDA MÜZİK
KAMERA arkasında herkes bir enstrüman çalıyor.
Ney, gitar, elektrogitar...
Aslı arpını götürmüş İznik’teki sete...
Patrona Halil’i canlandıran Fırat Tanış ne bulursa çalıyormuş.
Çeşmidil rolündeki Öykü Çelik ise şarkı söylüyormuş.
Şeffaf Oda’da da şarkı söylüyor.
Patrona Halil’in sevgilisini oynayan Öykü Çelik rolünü şöyle anlatıyor:
“Senaryo değişmeden önce benim rolüm çok sertti. Aikido dersi almıştım. At binmeyi, ok atmayı öğrenmiştim. Şimdi daha eğlenceli bir karakter oldu.”
.........
Aslı Tandoğan, Öykü Çelik ve Cemal Hünal’la tarih sohbeti, Şeffaf Oda’da müzikle harmanlanıyor.

GS Üniversitesi’nden ödül
7 yaşımdan beri Galatasaraylıyım. Orta ve lisede Galatasaray’a gitmek isterdim. Olamadı...
Galatasaray Üniversitesi kurulduğu tarihte ise çoktan Hukuk Fakültesini bitirmiştim.
Yüzlerce yıllık bu kültür ve eğitim camiasına aidiyetim GS Üniversitesi öğrencileri tarafından belgelendi. Şeffaf Oda’yı Yılın En İyi TV Programı seçmişler. Bu ödülün benim için çok özel anlamı var.
Ancak...
Törende teşekkür konuşması yaparken bir şeyi atlamışım. Bu ödülü Şeffaf Oda’ya kazandıran ekip çalışmasıdır.
Kübra Kalem Baykara, Murat Güloğlu, Altuğ Kocabucak, İrma Gözoğlu, Caner Aksu, Özgür Ersöz, Gizem Topçu...
Ve daha önce beraber çalıştığımız arkadaşlar.

ALTIN ÖPÜCÜK ŞAMPANYA
SEVGİLİLER için her 24 saat “özel gündür.” Bourgogne bağlarından üretilmiş Gold Kiss Şampanya içinde 24 ayar altın payetler uçuşuyor.
Kristal flüt kadehlerde ilginç bir görüntü...
Ya “zehirlenme tehlikesi?”
Bu sorunun cevabı Gold Kiss Şampanya’nın tanıtımında.
“Terapi ve antioksidan özelliği olduğu, AB gıda normlarına göre üretildiği” yazılı.
Doğu kültüründe yemekler üzerine “altın tozu” serpmek vardır.
Kenize Murat’ın son kitabında Mihrace, kral sofralarından üzerlerine altın tozu serpilmiş yemekleri anlatan sayfaları okumuştum.
Bildiğim kadarıyla Türkiye’de satılmıyor ama bir yurtdışı gezisi dönüşünde ilginç bir hediye olabilir.
Öğrendiğime göre fiyatı 175 euro dolaylarında.