Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu cinsel enerjinin tıp dilindeki adı nedir?Freuddan bu yana "libido"...Peki, "libido" nedir?Libido, Latince bir kavramdır. Ölçülemeyen ama varlığı bilinen bir cinsel enerjidir.Freud, hoş bir dipnot koyar:"Libido, insan duygularının tekin olmayan bölgesine girer..." (1)Tekin olmayan bölgedeki "Libido", aç kalmış / aç bırakılmış ya da bastırılmış cinselliktir de.Bazı insanlar için, başarılı bir cinsel hayata yetecek düzeyde libido, ancak tek kişiyle sürekli ilişki yaşamaktan geçebilir.Bazı insanlar ise sürekli ilişki yaşamakta zorlanırlar. Libidoları, kısa süreli ilişkilerde artabilir.İşte - gene - "tekin olmayan bölge(!)"İster aşktan, ister fiziki özelliklerden, ister dürtülerin şiddetinden ya da bazı zaman veya koşullarda kişisel direnişin düşmesinden kaynaklanarak libido, "iradenin sınırları dışına çıkmış denetimsiz güç" haline gelebiliyor.Libido, böyle durumlarda kabaran nehir gibi, ya yatağından sapıyor ya da yatağından taşıyor. Uygun bir yabancı cinsel coğrafya bulduğunda doğa yasaları gereğince ilerliyor. Zina neden olur? Taraflardan birinin başkasını taşkın enerjiyle arzulaması sonucu... Bu bağlamda, zinaya hapis, nehri ve seli, demir parmaklıklar arkasına sokmaya kalkışmak gibi anlamsız.Zina nedir?Kaba bir tanımla "Evlilikte, eşlerden birinin karşı cinsten biriyle cinsel ilişkiye girmesidir."Peki...Eşlerden birinin "eşcinsel olması" halinde, kurduğu ilişki de, "zina" mı?Ahlakı ve aile bütünlüğünü korumak iddiasıyla yeni TCKya sokuşturulmak istenen maddede bu tür cinsel ilişki, "hapis cezası gerektiren suç" sayılmıyor.Dahası...Aynı yatağa girip de "adli tıp tanımına göre "temas var, duhul yok" denen bilumum tensel yakınlaşmalar ve de kalplerde, beyinlerde yaşanan yakınlaşmalar ne olacak? Maddede onlara da hapis cezası öngörülmemiş.Bu durumları yaşayan / yaşatan eşler, "zina" yapmamış ve dolayısıyla birbirlerini "aldatmamış" oluyorlar!Bu madde ne muhafazakar ne liberal... Sadece rüküş... Suya demir parmaklık Bir öykü yansıtayım...Adamın biri, karısının kendisini aldattığından kuşkulanırmış.Kadının peşine dedektif takmış. Birkaç gün sonra dedektif gelmiş, gözlemlerini anlatmaya koyulmuş: "Hanımefendi, her gün falanca kafede, bir erkekle buluşuyor... İşte fotoğrafları...Adamın otomobiline biniyorlar ve birlikte gidiyorlar... İşte fotoğrafları.Bir eve giriyorlar... İşte fotoğrafları.Salonu gözlüyorum. Sarılıyorlar... İşte fotoğrafları."Dedektif anlattıklarının burasında iç geçirir ve yakınır:"Ama... Tam bu aşamada perdeleri çekiyorlar. İçeride ne yaptıklarını göremiyorum. O nedenle daha sonrası için bir şey söyleyemeyeceğim. İşte perdeleri çekilmiş pencerelerin fotoğrafları..."Koca, bütün bu dinlediklerinden sonra "Sorma birader, ben de kaç kez karımı takip ettim. Her defasında böyle oldu. Perdeler kapandıktan sonra ne yaptıklarını göremedim. Günahlarına girmek istemiyorum" der.Bizim TCK tasarısına bir önergeyle sokuşturulmak istenen "zinaya ceza" hükmü de, öyküdeki kara mizah gibi...Zinayı, çöl hukukunun, bedevi çadırlarında kalmış, ilkel tanımıyla günümüze taşımaya kalkışıyor.Olacak şey değil.Yatak odaları ve özel hayat "kamusal alan" değildir.Devlet, yatak odalarına ve özel hayata, insanların kalp ve beyin tercihlerine burnunu uzatamaz.Evlilik iki kişi arasında bir anlaşmadır.İster duhullü ister duhulsüz, ister aynı cinsten ister farklı cinsten ilişkiler ya da yakınlaşmalarla evlilik, ciddi hasara uğrarsa, noktalama kararı, taraflara aittir.Diğer tüm birbirinden kopma nedenleri gibi, bu da kutsal insanlık özgürlükleri alanındadır.İşte... AB uyumunun da ötesinde, küresel uyumlu bir zina söyleşisi...İyi pazarlar. .....LİBİDO - Roger Kennedy - Epsilon Yayıncılık / Mart 2004 g.civaoglu@milliyet.com.tr Perde sorunu