Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Libya’daki tarihi değişim süreci tanıklarından izlenimleri yansıtıyorum.
Kaddafi, Mısır’ın devrik başkanı Mübarek gibi “tabandan yoksun” değil.
Libya’nın sosyal dokusunu oluşturan 3 kabileden en büyüğüne mensup ve o kabileden destekli.
Ayrıca...
Özellikle yıllardır büyük yatırımlar yaptığı başkent Tripoli (Trablus) halkı tarafından da seviliyor.
80 milyar dolarlık yatırım planlanmışken 200 milyar dolarlık ihale yapıldı.
Tripoli’nin gökdelenler görüntüsü Dubai’yi andırıyor.
Denizde yeni ve büyük petrol yatakları bulundu.
Küresel şirketlere üretim hakkı verildi.
Çölde -ilginçtir ki- su yatakları keşfedildi. Su kanalları 10 katına çıkarıldı. Son yıllarda Libya sebze ve meyve ihtiyacını büyük ölçüde kendi üretimiyle karşılıyor.
Türkiye şirketleri dahil müteahhitlere ödemeleri aksatmıyor.
Burada bir parantez açayım.
Bir zamanlar durum aynı değildi.
Libya’ya ambargo uygulanıyordu. Parasal sıkıntı vardı. Ödemeler tıkanmıştı. Bazı Türk müteahhitler hak edişlerini almışlar ve işi bırakıp Libya’yı terk etmişlerdi.
Türk bankaları teminat mektuplarını ödememişlerdi.
Uzun süredir bunlar geride kaldı. Türk işadamlarının 15 milyar dolar dolaylarında ihale aldıkları bir süreçteyiz.
Bu tabloda Ankara özenli ve serinkanlı olmak zorunda.
Sırtta yumurta küfesi yoksa “açık tavır alınmasını istemek” kolay.
Gene de Cumhurbaşkanı Gül sağduyulu tavır koyarak diplomatik dille “kırıp dökmeden” Libya’da “halkın sesine kulak verilmesi” çağrısını yaptı.

DÜDÜKLÜ TENCERE KAPAK ATTI
Yukarıda “pembe tablo” çizdim değil mi? Peki Libya’da bir iç savaşı andıran manzaralar nasıl mı oluştu?
Gene Libya’da şantiyeleri olan inşaatçılardan yıllardır edindikleri izlenimlerle devam:
Halk sürekli korku içindeydi.
Müthiş bir baskı rejimi altındaydı.
Erkekler ansızın evlerinden alınıyorlar, bazen aylarca yok oluyorlardı.
Dönüşlerinde psikolojileri haraptı.
Yaşadıklarını kesinlikle anlatmıyorlardı. Konuşurlarsa başlarına geleceklerden duyulan endişe nedeniyle ne kendileri tek laf ediyordu ne de aileleri...
Kendi işlerini kuranlar ihracata yöneldiklerinde, önlerine konan devlet engeline çarpıyorlardı.
O alanın Kaddafi ailesine ait olduğu söyleniyordu.
Bununla beraber “sadaka kültürü” sayesinde nefes alabiliyorlardı.
Örneğin...
Kaddafi’nin Londra’da ekonomi doktorası yapmış ve nispeten demokrasi yanlısı olan oğlu Saif al İslam bu uygulama nedeniyle halk arasında sempatiye sahip.
Evli çiftlerin ilk çocukları doğduğunda 10 bin TL veriliyor.
Ev ve otomobil alanlara 20 bin TL dolaylarında ödeme yapılıyor.

KADDAFİ NALINCI KESERİ

Haberin Devamı

Ama...
Kaddafi ailesinin nalıncı keseri gibi hep kendine yontan ekonomi kaynakları üzerindeki hâkimiyeti...
Polis ve asker baskısı...
İleriye dönük ümit yoksunluğu yıllardır tepki birikimi yapmıştı.
Tunus ve Cezayir örneklerinden sonra bu birikim de patlama yaptı.
Tripoli’de hâlâ Kaddafi egemen.
Olayların başladığı Yeşil Meydan’da Kaddafi’nin atlı güvenlikçileri dolaşıyor.
Meydanda protestocular yok artık.
Bingazi’de ise polis ve asker ortalıktan çekilmiş.
Kent isyancıların ve genç yağmacıların elinde.
O yörede inşaat yapan Türk firmalarının sayıları 3 bini bulan çalışanları, Bingazi Havalimanı’nda hangarlara konulmuş.
Ancak hava trafiği işlemiyor.
Hangardakiler için açlık tehlikesi kapıda.
Kaddafi’nin oğlu Saif al İslam’ın televizyon konuşmasında söylediği gibi “yakın zamana kadar 30’u 1 TL olan ekmeğin şimdi tanesi 1 TL.”
Saif al İslam “15 gün sonra iç savaş halinde 1 ekmek fiyatı 500 TL olacak” dedi.
Bu durum sürecek mi, Kaddafi direnmeyi sürdürecek mi?
Mübarek’ten farklı olarak kendi kabilesinden destek alan ve Tripoli halkının arasında sempatizanları hiç de az olmayan Kaddafi kolay lokma değil.
Fakat iç savaş olasılığının büyümekte oluşu gene de geri adımlar attırmakta.
Saif al İslam Kaddafi hiç kuşkusuz babasından onaylı olan bazı yumuşama işaretleri verdi TV’deki konuşmasında.
“Ordu hata yapmıştır” diyerek öldürülen, yaralanan protestocular için askeri suçladı.
Sertliği onaylamıyor gibi bir hava yansıtmaya çalıştı. Fakat -doğru ya da yanlış- “Kaddafi’nin Venezuela’ya kaçtığı” yolundaki haberler “son”un yaklaştığı gibi de algılanabilir.
Libya’daki Türklerin geri getirilmesi hâlâ sorun.
Tripoli’de Kaddafi yönetimi kesin olarak kente hâkim oluncaya kadar hava trafiğini askıya almış görünüyor. Ancak Başbakanlık’tan yapılan açıklama bazı temasların sonuç verdiğini gösteriyor.
Bingazi’de ise zaten devlet olmadığı için “çözümün meçhul olduğu söylenebilir.”
..........................
Elbette Türkiye insan haklarına dayalı demokrasiyi hedefleyen halk hareketlerinin yanında olmalıdır.
Ama bunu Kaddafi’nin başta kalabilme olasılığını ve Türkiye’nin ekonomik yararlarını da dikkate alan duyarlı dengeye özen göstererek yapmalıdır.
Domino teorisi sonuçlarına Libya’nın daha uzun süre dayanamayacağı da bir gerçek.