Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ne kaldı?George Washington Üniversitesi "Din ve Uluslararası İlişkiler" profesörü John L. Esposito "Siyasal İslamın kimlik iddiası için en kolay yol, kadınlara odaklanmaktır" görüşünde.ABDnin saygın İslam uzmanlarından biri olan Prof. Espositodan birkaç satır yansıtayım:"İslami bir devlet formüle ederek hayata geçirmenin ve siyasette, iş dünyasında, ekonomide şeriata dönmenin zorluğu ortaya çıkmıştır... Kadınlara ve aileye odaklanmak daha kolay gelmiştir..........Kadınlar, bugün birçok Müslüman ülkede yürütülen dini ve kültürel kimlik savaşlarının merkezine yerleştirilmiştir.Bazen - Atatürk dönemindeki gibi - değişimin temsilcisi olsalar da çoğunlukla kurbandırlar."İşte hadise bu. Hiçbirinin yeniliği yok. "Siyasal İslam" yeni bir ekonomik model de oluşturamadı. İMFsi, doları, eurosu, faizi, bankacılık sistemi, yabancı sermayesi ve teknolojisiyle küresel ekonomi modelini uyguluyor. Petro - dolarlarını Batı bankalarına istif ediyor. İç siyasette "laik demokrasinin" duvarları sağlam... Dış politika, ABD - AB ekseni etrafında dönüyor. Bu da değişmez.Ekonomi ise IMF ve Batının banka / finans sistemine endeksli...Bu durumda, İslam referanslı siyaset için kimlik iddiasında "kadına ve aileye odaklanmak" kolay yol."Başörtüsü" ve "türban" denenir.Sonuç alınamazsa..."Zina" için ceza maddesi.İçte tepkiler oluşurmuş...ABden uyarılar gelirmiş...Madde geçmeyebilirmiş.Tüm bunlar elbette, madde kamuoyu arenasına atıldığında önceden görülmüş olmalıdır.Ama...Bunların ötesinde hadisenin kamuoyunda tartışılması, AKPnin tabanına, gene "İslamı yaşamak" yolunda önünün kesildiği izlenimini vermesi için yeterli.Formül "M. M"dir. Yani "Muhafazakar Mağdur" rolü. Kadına odaklı kimlik Şu "zina" maddesi de açıkça kadını aşağılara çekmekte.Bu durumu "takibi şikayete bağlı suçlar" arasına koyarak "hapis" cezası öngörmenin pratiğine bakalım...Erkek, eşi için "bir erkekle ilişki" iddiasıyla, savcılığa rahatça başvurabilir. Rezaletten başka bir kaygısı olamaz.Tersini düşünün.Kent varoşlarında, kırsal kesimde 2 milyonu aşkın nikahlı kadın, eşinin imam nikahlı karısını ya da karılarını savcılığa şikayet edebilir, bastırabilir, hapislerini isteyebilir mi?Bunu yapamaz.Başına geleceklerden korkar.Bunu yapamaz, kocaya ekonomik olarak eli mahkumdur. Koca hapse girerse hem kendi aç kalır, hem çocukları.Bunu yapamaz... Zaten çoğunluğu imam nikahlı kumalarla aynı evi paylaşmakta, nispeten daha yaşlı olduğu için kumanın çocuklarına bakmaktadır.O halde, TCK değişikliğiyle getirilmek istenen madde, - genelde - sadece kadına işleyecektir.Kadının bir başka erkekle ilişkisi anlaşıldığında - kadın, koca tarafından hala öldürülmemişse - basılacaktır. Erkek ise "imam nikahlı/imam nikahsız kumalarla" hiç risksiz yaşayabilecektir.Erkek, böyle bir ilişki nedeniyle karısını öldürürse bile, "haksız tahrik" hafifletici unsur nedeniyle 3 yıl yatıp çıkacaktır.Peki "zina" nedir?"Cinsel ilişki" mi?O aşamaya kadar kadın - erkek yakınlaşmalarına ne demeli?Öpüşmek, sarılmak, ellerin, gözlerin buluşması ne olacak?Yatak faslı olmadığı için içe mi sindirilecek?Ya beyinlerde yaşananlar?"Kadına saygı, kadın onuru ve aile bütünlüğü" için çıkarılan yasaya göre "zina yok, sorun da yok" denilerek aile birliği sürecek mi?Avrupada ve Türkiyede, evlilikten kopuşun tüm bu olasılıkları nedeniyle, hadise, sadece "boşanma" nedeni sayılmıştır.Felsefeden, derinlikten yoksun, Bedevi kafasıyla, her şeyi yatağa odaklayan bir zihniyetin dışa vurumu yalap şalap ve sözde hukuk kalkışımlarıdır bunlar. g.civaoglu@milliyet.com.tr Kadın ikinci planda