MADONNA’NIN Galatasaray Arena’daki konseri bir gösteri büyüsüydü. Her şarkıda değişen ışıklar, dekorlar, koreografi, kostümler...
Her biri klip gibi...
Stadı dolduran 10 binlerin çığlıklarına eşlik eden cep telefonlarının ateş böceği ışıltıları...
İleri teknolojinin ses ve ışık ritmik sevişmesi.
Yüksek adrenalin...
“Madonna’nın konseri” söylemini aşan “Madonna gösterisi” demek daha doğru olur.
Belki de “Madonna hadisesi...”
Astrolojik yıldız geçişleri gibi, Madonna da 19 yıl aradan sonra İstanbul’dan bir kez daha geçti.
Sahneden “Selam İstanbul, sizi seviyorum” diye seslendi.
50 bine yakın seyirciyi toplamak elbette büyük olay.
Ama...
Sırtında beyaz gömleği, elinde bağlaması ile tek başına sahnede sevgili Zülfü Livaneli’ye Ankara hipodromda 1 milyon insanımızın gittiğini de hatırlayalım.
Bütün bunlardan sonra çok keyifli bir gece geçirdiğimi de belirtmeliyim.
Üstelik...
Sahnenin tam karşısındaki locadaydım.
Konuğu olduğumuz Smirnoff Votka’larını yudumlarken her şey daha da güzeldi.
Bir cümle daha ekleyeyim.
Bu Madonna’nın 1 çakrası fazla olmalı.
Locamızda Gülse Birsel ve bir arkadaşı vardı.
“Yalan Dünya”nın devamında bir Madonna göndermesinin olacağını şimdiden açıklayayım.
AYA İRİNİ
AYA İRİNİ’DEKİ MELEKLER
AYA İrini’de melekler...
Sahnede uçuşuyorlar.
Fatih Sultan Mehmet, Bizans’ın surlarını zorlarken klişelerde din adamları ve halk “melekler dişi mi, erkek mi” diye tartışıyorlarmış.
Tarihin “aymazlık” simgesi “kara mizah” örneklerinden biridir bu.
Kent işgal edilmek ve Doğu Roma İmparatorluğu çökmek üzere ama kafa yordukları şey meleklerin cinsiyeti.
Yoksa bunalım dönemlerinde yönetim halkın ilgisini başka konulara çarpıtmanın ve bunun için de dini inançları kullanmanın da bir örneği mi?
Yüzyıllar sonra bakın dönemin ünlü klişelerinden -ki artık müzedir- Aya İrini’de hem dişi hem de erkek melekler işte sahnede.
Zürih dans topluluğundan söz ediyorum.
Bach’ın viyolonsel yorumu eşliğinde modern dansın zamanı unutturan bir gösterisiydi.
Sponsoru Zorlu’nun gösteri öncesi Aya İrini’nin yanındaki tarihi Karakol’da bir de daveti vardı.
Topkapı Sarayı’nın girişindeki o güzelim bina 100 yıla yakın süre harabe halinde bırakılmıştı.
Mekruhtu...
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın teşviki ve projeyi TURSAB Başkanı Başaran Ulusoy’un üstlenmesiyle tarihi Karakol pırıl pırıl ortaya çıkarıldı.
Konser öncesi ve sonrası hizmet veriyor.
Yemyeşil çimleri, saray bahçesinden görünen deniz manzarasıyla ve de lezzet paletiyle keyfi tamamlıyor.
İKSV yine bu festivalde de Noel Baba’nın hediye torbası gibi.
Onların içinden “Best of the Best (iyilerin en iyisi)” seçimleri için sevgili Ayşe Bulutgil’e teşekkürler.
MİMOLET VE ANTİOCHİA SEVİŞİNCE
BODRUM Torba’da göğün maviden leylak rengine dönüştüğü akşam vakti...
Murat Şef hem kendi mutfağından, hem Antiochia’dan birbirini izleyen seçmeleri sunuyor.
Mizahlarını yapıyor.
Antiochia’nın Antakya içli köftesi, tepside eti...
Mimolet’in incir suflesi ve “omlet norveyjeni” sanat yapıtları gibiydi.
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025