Bugün Cumhurbaşkanı seçiminde "makulü normalde aramak" nedir?Nisanda seçmenin yüzde 34'ü ile Meclis'in yüzde 65'ine egemen olan AKP için "Milletin iradesini temsil etmiyor" görüşü geçerliydi.Şimdi durum farklı.Seçmenin yüzde 47'si, yani her iki seçmenden biri AKP'ye oy vermiş. Bütün demokrasilerde bu oran, geçerli çoğunluk ölçütlerine uygundur.Nisanda "Meclis, görev süresini doldurmuş ve temsil kabiliyetini yitirmiştir. Seçimlere gidilmeli ve cumhurbaşkanını yeni Meclis seçmeli" söylemi yanlış sayılmazdı.Şimdi bu açıdan bakıldığında da durum farklı. Yeni bir Meclis oluştu. Millet iradesi tazelendi. Cumhurbaşkanını bu Meclis'in seçmesi gerekir. Metin Toker'in siyaset diline bıraktığı "makulü normalde aramak" söylemine başvurmanın zamanıdır. Yine tıkanırsa?Seçimlere gitmekte cumhurbaşkanını halkın seçmesi kanallarına başvurmak. "Makulün normalde" aranacağı mecralar değil. 2007 yılını kaybettirir. Yani... "Makulün" aranması gereken "normal" ortam oluşmuştur.En yakın partinin oylarını ikiye katlayan AKP, kendi adayı üzerindeki kararlılığını sürdürecek gibi görünüyor. Adayın kendisi Abdullah Gül de bunu açıkça "Adayım" demeden ama her kelimesi, noktası, virgülü, yüz ifadesiyle vurguladı.AKP Genel Başkanı Erdoğan da "Abdullah Gül'ün kararına saygı duyduğunu ve üstelik Gül'ün mağdur olduğunu" söyledi.Bir sorun, ilk tur oylamada 367'nin bulunmaması olabilirdi. Ancak Bahçeli'nin hatta DTP kökenli bağımsızların açıklamalarıyla böyle bir sorunun yaşanması ihtimali "asgariye" indi.Yani... Siyasetin dinamikleri Abdullah Gül'ün Çankaya yolunu açıyor. ...............Bu yazı böyle bitebilirdi. Ancak, Metin Toker'den bir cümleyle başladığım satırları, Abdi İpekçi'den bir cümleyle noktalayayım. Abdi Bey, en kesin durumlarda bile "Eğer son anda bir değişiklik olmazsa" diye başlayan bir "ihtiyat notunu" yazısının sonuna koymaya özen gösterirdi.O sıralarda Cüneyt Arcayürek'in Meclis koridorlarında zaman zaman dinlediğim bir nüktesi vardı, sorardı:"Saat kaç?" Diyelim ki meclis oturumunun açılacağı saat 15.00'tir. Arcayürek "Saat 15.00" diyenlere, "Hayır son anda bir gelişme olmazsa saat 15.00" diye düzeltirdi. O ünlü kahkahasını atarak yürüyüp giderdi. Ve benim görüşüm:"Son anda bir gelişme olmazsa Abdullah Gül 3. turda cumhurbaşkanı seçilir." Bilmem vapurlara giren seyyar satıcılar hâlâ "Batan geminin malları bunlar. Vatandaş, bitmeden al, bu fiyata bulamazsın" diye bağırıyorlar mı?DP'ye yeni başkan arama çabaları "Batan geminin malları bunlar" satış sloganını düşündürdü.Gerçekten DP, sandığa gömülmüş durumda.Hayat öpücüğüyle kurtulabilir mi?Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller'in, DYP ile Anavatan'ı bir araya getirerek "batan gemiyi yüzdürmeleri" konuşuluyor.Çok çok zor. Fakat gene de böyle "siyaset mucizeleri" olmadı değil. 1987'de DSP Meclis dışı kaldığında Ecevit istifa etmişti. 1999'da partisine en yüksek oyu aldırarak Başbakan oldu. Ancak...Her zaman mucizelerin olabileceğini beklemek ve mucizeye endeksli siyaset yanlış olur.Gerçek mucizeler olan peygamberler bile kaç tanedir ki sıradan kullar mucize yaratsın.Bu bağlamda çok yetenekli bir diplomat, genç yaşta önemli deneyim sahibi bir siyasetçi olan Mehmet Ali Bayar'ın da adı geçmekte.Onu hep Türkiye'nin kaderinde etkin bir yerlerde görmek istemişimdir.Böyle bir maceraya balıklama atlayacağını hiç sanmam. Şimdi bir de bulanık suda balık avlamayı sevenler ortaya çıkacaktır. "Yeni partiler kurulacak, ergenlik sivilceleri gibi siyasetin yüzünü saracaklardır."Bayar suların durulmasını, siyaset yüzeyinin temizlenmesini beklemeli ve büyük bir yeni oluşumu yapılandırmalıdır.Tertemiz ismi ve birikimi var. Bunu harcamamalı. gunericivaoglu@milliyet.com.tr BATAN GEMİNİN MALLARI