Bulgaristan seçimlerini kazanan sürgündeki Kral Simeon'un kaderi Türkiye ile değişmiştir.
Bugününü, bir bakıma Türkiye'ye borçludur.
Şöyle ki:
Bulgaristan komünizme geçerken ve hanedan yıkılırken, kral ve ailesi, son gecelerinde Sofya'daki Türk Büyükelçiliği'ne sığınmışlardır.
Kraliyet ailesinin 6 yaşındaki prensi Simeon da, büyükelçinin en küçük kızının odasında kalır.
Büyükelçi Faik Zihni Akdur, kral ailesinin can güvenliğini, Türkiye toprakları sayılan büyükelçilikte böylece korur.
Kral ve ailesinin, Sofya komünist yönetiminden Bulgaristan dışına çıkışını Türk Büyükelçiliği sağlar.
Ailenin Avrupa'daki yaşamı böyle başlar.
Babasının ölümüyle "sürgünde kral" konumuna gelen Simeon Borisov Soxe - Coburgotski, yazgısını değiştiren bu nedenle Bulgaristan'a dönüşünün ve partisini iktidara taşımanın Türkiye'ye vefa borcunu yüreğinde hissediyor olmalı.
Simeon, acaba Sofya'da yazgısının değiştiği Türk Büyükelçiliği'ndeki odaya uğrayacak mı? Kaldığı odayı gezip, Sofya Büyükelçisi'yle bu güzel anıyı paylaşacak mı?
Son seçime gelelim...
Aslında son yıllardaki Bulgaristan yönetimi başarısız değildi.
Kostov Hükümeti, piyasa ekonomisine geçişte önemli adımlar atmıştı.
Enflasyon gerilemişti... Özelleştirme süreci ve yabancı sermaye girişleri, ekonomiyi ayağa kaldırmıştı.
Bulgaristan, AB üyeliği eşiğine zaten gelmiş bulunuyor.
Ama... Elbette her deri değimi gibi bu süreç de sancılı olmuştu.
Simeon'un başını çektiği harekete verilen oylar, "hem o acılar nedeniyle, hem de komünizmin son izlerinin silinmesi içindir" denilebilir.
Bulgaristan'daki bir anım, Işın Çelebi'yle birlikte 1980'li yılların sonunda Sofya'ya gidişimizdi.
Çelebi, Türkiye deneyiminin ışığında Bulgaristan'a ekonomik kalkınmanın ve liberal yöntemin yol haritasını anlatıyordu.
Bulgarlar onu hayranlıkla dinliyorlardı.
Doğrusu, Türkiye adına gurur duyduğumuz bir görüntüydü.
Ama... O zamandan bu yana köprünün altından çok sular aktı.
Bulgaristan aldı başını gidiyor.
Bulgaristan'dan ülkemize göçmüş olan Türkler bile şimdi geri dönüyorlar.
Çünkü... Ceplerine konacak Bulgar pasaportuyla, bütün AB ülkelerine ve ABD'ye vizesiz girebilecekler.
Simeon ise, iktidara taşıdığı partisinin başında...
Ama milletvekili olmak için adaylığını koymadı.
"Krallık" ünvanından da vazgeçmiş değil.
Büyük olasılıkla, bir başka ismi Başbakan olarak vitrine koyacak.
Kendisinin "Cumhurbaşkanı olmayı yeğlediği" yolunda değerlendirmeler de var.
Fakat...
Bir başka olasılık... Anayasa'yı değiştirerek, Bulgaristan'ı tıpkı İngiltere, İspanya, İsveç, Danimarka ve Hollanda gibi "monarşik" bir yönetim haline getirmek.
Yani... Krallık kurumunu yeniden oluşturmak.
Ama... Bu "simgesel krallığın geleneksel şemsiyesi" altında, "demokrasiyi" tam anlamıyla uygulatmak...
Türkiye ise güya demokrasi...
Ama... "Seçilmiş krallar" diye adlandırılan liderlerin gölgeleri altında, "demokrasi" bir yana "ot" bile bitmiyor.