"SOFİ'nin dünyası" dünyanın ve Türkiye'nin en çok satan kitapları arasında...
İskandinav bir lise öğretmeni binlerce yıllık felsefe akımlarını tek bir kitapçığa sığdırmış. Çağımızın hastalığı stres ve depresyona karşıfelsefe ve özellikle stoizm, en etkin korunma ilacı gibi.
Vitaminler ve günümüzün modası alternatif tıbbın; çeşitli ot özlerinden daha etkili bir ilaç Sofi'nin Dünyası...
Günümüzün Türkiye'sinde MEDİNE'DEN LOZAN'A adlı kitap da böyle bir işleve sahip.
Gazeteci - yazar Taha Akyol'un bu kitabı 1300 yılı aşkın İslam hukukunun, laik Türkiye penceresinden 217 sayfalık görüntüsü...
Bu kitap da tıpkı Sofi'nin Dünyası gibi bir ilaç.
Sapmalara, saptırmalara... Yutturmacalara... İslamın yobaz kalıplarında dondurulmasına... Laisizmin sanki alternatif bir dinmiş, ya da dinsizlikmiş gibi deformasyonuna karşı kafaları karışan toplum için bir ilaç.
Koyduğu doğrularla ve 1300 yılı aşkın islam gerçeklerini inbikten süzerek eriştiği sentezlerle bir çeşit pusula...
İslamın yüzlerce kaynağından yararlanarak, - belli ki - çok uzun sürede hazırlanmış bu çalışma 217 sayfanın sadeliği içine kütüphane raflarını sığdırmış.
Batılıların less is more dedikleri bir tarz.
KİTAP'tan bazı satırlar yansıtayım:
"Peygamberimiz, boş, ölü bir araziyi kim imar ve ihya ederse ona malik olacağını" belirtmiştir.
Devlet bunun aksine bir düzenleme yapabilir mi?
Günümüzün dar açılı katı İslamcılarına göre Peygamberimizin sözleri dışına çıkılamaz.
Ama... İmam - ı azam, Ebu Hanife; "Peygamberimizin bu hadisinin - diyani -
(dini) olmadığını, - imamet - le (devlet) ilgili olduğunu... Yani devlet başkanı sıfatıyla bu hadisi söylediğini, dolayısıyla devletin farklı düzenleme yapabileceğini" belirtmiştir.
Yukardaki satırlar (Sf 85) Akyol'un kitabından alınmıştır.
Eğer, kimilerinin sandığı gibi katı yorumların kalıplarında kalınsaydı, sahil yağmasını önleyen yasalar, Peygamberin iradesi ile çatışır olacaktı.
Gene kitaptan bir örnek:
"Hz Ömer bazı değişikliklerle devrin putperest İran'ının vergi hukukunu İslama uygulamıştır."
Bu, değişen ve artan sosyal ihtiyaçlara göre "devletin kaynağını Kur'andan almayan rasyonel yani akılcı bir yasama faaliyeti" idi.
Çağımızın "şeriat hukuku esastır, devlet hukuk üretemez" diyen açısı dar İslamcı siyaset allameleri(!), değişemezler. Ama bu derslerin asıl büyük faydası topluma gerçek doğruların sunulmasıdır.
AKYOL'un Medine'den Lozan'ında "caizde devletin tasarruf yetkisi" anlatılıyor.
Bu karışık gibi görünen ifade, aslında çağımızın tek eşli evliliğinin, çağdaş hukukun yanı sıra, dini kurallarla da dayanağını oluşturuyor. Çünkü, Nisa Suresine göre "çok kadınla evlilik - vacip - değil, - caiz - dir."
Yani - zorunluk - hatta - tavsiye - bile değil sadece - izin - dir.
Kur'anın asıl tercihi tek karılı evliliktir.
Evlenilen kadınlar arasında adalet sağlanması emredilmiş ve hiçbir zaman bu adaletin sağlanamayacağı da vurgulanarak, aslında, tek eşli evlilik tercih ve teşvik edilmiştir.
Kitabın bu satırları da çok eşli, yani dört karıya kadar evliliğin - dini gerek - olduğu yolundaki yurtturmacalara ve kara seslere cevaptır.
Hukuk - ı Aile Kararnamesi (HAK) çok karılı evliliği - eşin rızasına bağlayarak - yapmıştır.
Daha Osmanlı zamanında konulan bu yasa hükmüne karşın, çağdaş Türkiye'de hala çok eşlilik savunuluyor (!)
GÜNÜMÜZÜN RP'sinde bir öneri var; "Çok Hukuklu Sistem..."
Yani... herkese kendi hukuku...
Peygamberimiz Medine'de, daha İslamın ilk yıllarında bunları uygulamış ve daha sonraları bırakılmış. Osmanlı da uygulamış... Sonra bırakılmış...
Üstelik İslam'da tek hukuk yok ki...
Örneğin Hanefi Mezhebi'nin hukukunda "alacağın temliki ve borcun nakli" yasak.
Oysa... Maliki Mezhebi'nde bu müessese düzenlenmiş.
Peki, Hanefi Mezhebi'nin çoğunluğa sahip olduğu Türkiye'de olacak şey değil ama - hani mesala - ya dini hukuk uygulansa alacağın temliki anlamına gelen, bir senedin ciro edilmesi halinde ne olacak?
Hanefiler mezhep değiştirip Maliki mi olacaklar?
Yoksa, Hanefiler'in çoğunlukta olduğu Türkiye'ye hazretler(!) Maliki hukuku mu uygulayacaklar?
Bu tür fanteziler bir yana, her şey arap saçına döner.
Pakistan, askeri darbeden sonra namlu tehditi altında dahi bütün mezheplerin üzerinde anlaşabilecekleri bir İslam hukuku yaratamamış. Kitapta Pakistan deneyi de ayrı bir bölüm halinde anlatılıyor.
Fikirsiz zikir olmaz.
İslam polemikleriyle sinirleriniz çok bozuksa, bir avuç vitamin ve sinir hapı alacağınıza, "Medine'den Lozan'a"yı öneririm.