Merkozy Mehollande Erkozy Erhollande!..

FRANSA başkanlık seçimlerinde Sarkozy ya da Hollande...
İkisi de bir zamanların Osmanlı bankası reklamı gibi; “yok birbirinden farkı...”
Fransız medyası durumu şöyle yansıtıyor:
“Merkozy idi. Artık Merhollande olur...”
Yani...
“Bugüne kadar Almanya Şansölyesi Merker’in dümen suyundaydı Sarkozy, ikinci turda seçilirse Hollande da Almanya’nın çizdiği rotada dümen tutacaklar.”
Sarkozy, Merker’e bağımlı olması nedeniyle iki ismin birleşimi ile üretilen “Merkozy” diye anılıyordu.
Hollande seçilirse rota aynı kalacağı için o da “Merhollande” olacak.
Fransa’nın ünlü ve çok satan Le Canard enchaine de bunu yansıtan karikatürler var.
Birinde başlık “sonuçları beklerken finans kapital...”
Patronlardan biri: “eğer Hollande kazanırsa biz de kazanırız.”
Bilgisayar başındaki diğeri:
“Ya Sarkozy gene kazanırsa?”
Birinci patrondan cevap:
“Aynı şey...”
......................
Ya Fransızlar?
“Çoğu Fransız hâlâ tereddütte...”
Şık bir salonda erkek eşine sesli düşünüyor.
“Paramızı İsviçre’ye mi yoksa Belçika’ya mı?”
.......................
Bu da Fransa halkındaki umutsuzluğu yansıtıyor.
Fransızlar bezgin.
Ne Sarkozy ne Hollande halka şu alacakaranlıkta bir avuç gökyüzü maviliği sunabiliyor.
Küçük esnaftan büyük sanayiciye özel kesim “son 40 yılda yaşanan en büyük durgunluk” görüşünü paylaşıyor.
İşsizlik büyümekte olan sorun.
Paris’in bile paletindeki renkler soldu.
“Işık şehri” diye anılmasına karşın bir süredir karardı sanki.
Fransa halkı “AB’yi, ortak para birimi euro’yu AB’yi kendi holdingi gibi kendi yararına göre çekip çeviren Almanya’yı” sorguluyor hatta suçluyor.
Eski Fransa’nın nostaljisi yaşanmakta.
Faturanın bir adresi daha var; göçmenler...
Eski Sovyet uydusu Polonya ve diğerleri AB üyesi yapılırken “musluk tamircimiz de Polonyalı olacak” diye kaygılar dile getirilirdi.

Korkulan olmadı ama çoğunluğu Müslüman ülkelerden gelen işçiler gökdelenin hedefinde.
Bundan Türk işçiler de payını almakta.
“İnternational Herald Tribune” gazetesine göre “Fransızlar nostalji ve öfkeyle oy kullandı.”
Göçmen işçiler gazetenin başlığındaki “öfke” yıldırımları çeken paratoner.

SAĞIN YÜKSELİŞİ
BÜTÜN bu etkenler Fransa’da sağın yükselişini işaretliyor.
Sarkozy zaten “sağ” çizgide.
Le Pen’in siyaset mirasını alan kızının oy ibresi yüzde 18’e vurdu.
Sosyalist aday Hollande bile özellikle “göçmen işçiler” konusunda sağın ırkçı parselinde yer almakta.
Ekonomide iniş ister istemez işsizliğe ve bunun sonucu olan göçmen işçi karşıtlığını üretiyor.
Sonunda bu psikoloji “yabancı ve özellikle Müslüman” düşmanlığına yol alıyor.
Sadece Fransa’ya özgü bir durum değil.
Küresel ekonomik kriz Avrupa’nın çoğu ülkesinde benzer sendromlar oluşmakta.
Aşırı sağ başta Almanya olmak üzere adı konmamış “ırkçılık renklerini” koyulaştırmakta.

AB VE TÜRKİYE
BÜTÜN bu ters rüzgârlar Türkiye’nin AB’ye tam üyelikten zorunlu bir “U” dönüşü yapmasını dayatıyor.
AB kendi iç sorunlarıyla uğraşırken üyelerinin ve batmasını önlemeye kaynak arttırarak toplumlarına öfke verirken 70 milyon nüfuslu Türkiye’yi içine almakta nasıl istekli olabilir ki!..
Türkiye de başka denizlere açılmakta, oralarda şans aramakta AK Parti’nin farklı bir ajandayla Ortadoğu’ya yaklaştığı tartışmalarına bir de bu pencereden bakılmalı.
.......................
Son söz...
Fransa’da Sarkozy de, Hollande de seçilse fark etmez.
Ne birincisi “Erkozy” olur.
Ne diğeri “Erhollande!..”