ZÜLFÜ Livaneli’nin satırları ilk kez “resimli roman” yapıldı; HAREM...
Masanın üzerinde bulduğumda sürprizdi.
İlk kez oluyor bu...
“Tutar mı” diye düşünmüştüm.
Artık hiç kuşkum yok “tuttu...”
ENGEREĞİN GÖZLERİ
ASLINDA...
Zülfü Livaneli HAREM’i resimli roman formatında arıca yazmış değil.
Daha önceki romanlarından biri olan “Engereğin Gözündeki Kamaşma”nın bir bölümünden alınmış satırlarla oluşuyor.
Küçük yaşta kaçırılarak erkeklik organı kesilen ve saraya verilen harem ağasının tanık olduğu saray entrikaları anlatılıyor.
Öldürülen padişah “Deli İbrahim” ve onun yerine çocuk yaşta tahta oturtulan “Avcı Mehmet”in dönemi anlatılıyor.
İlginç Harem sızıntıları da var.
Örneğin...
Erkeklik organı kesilmiş Harem ağalarının erkeklik hormonlarının faal olduğu ve cariyelerle gizli gizli bir tür seviştikleri de kitabın sayfalarında.
Anlatım ve Çağrı Coşkun’un çizgileri ile kolay akıyor.
BAŞKANLIK İŞARET FİŞEKLERİ
YENİ Anayasa taslağı yazılırken siyaset semalarına “Başkanlık sistemi işaret fişekleri” atılmakta.
Dün de Danıştay Başkanı bu konuya girdi.
“Başkanlık sistemine” güzelleme yaptı.
Daha önce Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Burhan Kuzu ve AK Parti kurmaylarından Bekir Bozdağ da -yanılmıyorsam- başkanlık sistemini gündeme taşıyanlar arasındalar.
Başbakan Erdoğan ise “kararı halk verir” söylemiyle bu konuda referandumun işaretini vermiş görünüyor.
Anlaşılan “başkanlık sistemi” önümüzdeki süreçte yoğun ve yaygın tartışılacak.
CHP ve MHP kesin ön tavır koydular.
Teorik olarak “akıl tutulmasıdır.”
Siyasette ise “kategorik karşı tavır” bunun sahiplerine zarar verir.
Toplum katı ve dayatmacı politikalara prim yazmaz.
Hadiseyi sadece Recep Tayyip Erdoğan’ın kişisel tutkusu ve “özel ajandası” olarak görmek de yanlış.
Daha önceleri Turgut Özal ve Süleyman Demirel de “başkanlık sistemini ve başkan yetkilerini” istemişlerdir.
Çankaya Köşkü’ne çıkınca, başbakanken ellerinde olan güçlere artık sahip olmamanın reaksiyonu mu?
Yoksa...
Çankaya Köşkü’nde devlet yapısını yukarıdan ve daha objektif gördükleri için mi?
Bilemiyorum.
Öte yandan askeri müdahale sonrası Cumhurbaşkanı seçilen Kenan Evren 1982 Anayasası yapılırken kendisine gelen “başkanlık sistemine geçelim” öneri ve telkinlerine “hayır” demişti.
İsteseydi Anayasa oylamasıyla birlikte belki yüzde 90’larda oyla kendisini Çankaya Köşkü’nde 7 yıl, hatta bir dönem daha görevde kalacağı “başkanlık sistemini” kabul ettirebilirdi.
Abdullah Gül ise “başkanlık sistemine” geçmek bir yana Anayasa’daki Cumhurbaşkanı yetkilerinin fazla olduğunu ve kısılması gerektiğini söyledi.
Bunu birkaç kez tekrarladı.
Galiba...
Başkanlık sistemi hakkında kimlerin ne dediği araştırmasıyla sağlıklı bir doğruya varmak zor.
Fakat...
“Nelerin söylendiği” üzerinde durulmalı.
Sadece Türkiye’de değil, yerkürede de yazılanlar, söylenenler, artılar ve eksiler toplum önünde açıkça tartışılmalı.
İnsanlarımız bir referandum yapılacaksa bu süreç içinde yeterince bilgilenmeli.
Oyunu bilinçli kullanacağı aydınlanmaya ulaşmalı.
Özür iradenin oluşması için bu şart. Sürü psikolojisinden sıyrılmanın bir siyaset sınavını daha yaşıyoruz.
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025