Politika bir maratondur.
Bu çok uzun koşu için sabır, inanç, dürüstlük ve soluk ister.
İşte Ecevit.
1987 seçimlerini TRT - 1'den sunuyordum.
DSP, yüzde 10 barajı geçememişti.
Canlı yayın bağlantısında, "Ne yapacaksınız?" sorumun üzerine, Bülent Ecevit "Bu gece, Genel Başkanlık'tan istifa ettim." cevabını vermişti.
Sonra...
Kongre tarafından yeniden ve ittifakla Genel Başkan seçilinceye kadar, sade bir parti üyesi olarak kaldı.
Aradan 12 yıl geçti.
70'li yaşlardaki Bülent Ecevit'in DSP'si, - şu satırlar yazılırken -seçim sandıklarından birinci parti olarak çıkmaktaydı.
Kıssadan hisse
Dün ağır yenilgi alan
4 parti lideri, Ecevit'ten ders almak sağduyusunu gösterecekler mi?
Milletin onlara mesajını alıyorlar mı?
Yoksa...
Hiçbir şey olmamışcasına, apoletsiz komutan statülerini sürdürecekler mi?
Sadece
"3 puandan fazla kaybedersek istifa ederim" diyen
Kutan'ın durumu diğer liderlerden biraz farklı.
Çünkü...
Kapanmış, yaralı, yasaklı ve
eski genel başkanının ipoteği altında bir parti devraldı.
Belki, sadece onun görevinde kalması ve
FP'yi düzenle bütünleştiren ılımlı çizgiye oturtması gerekebilir.
Diğerlerine gelince... Sözlerinin arkasında durabilecekler mi?.. Yoksa,
"dün, dündü" mü diyecekler?
Sadece liderler değil... Parti yönetimleri de bu sonuçları sorgulamalılar.
Bir zamanlar
Ecevit "Liderlerin kapıkulu değiliz" demişti. Hatırlatırız.
Yükselen milliyetçilik
DSP'nin yanı sıra bu seçimlerin oy patlaması yapan diğer partisi
MHP'dir.
Şu satırlar yazılırken oranlar kesin değildi ama
ikinci görünüyordu.
Üçüncülüğü hatta
dördüncülüğü bile ciddi başarı sayılmalıdır.
Dikkat ediniz...
Hem
DSP hem
MHP "milliyetçiliği vurgulayan" partiler.
PKK'nın her il, her ilçe, her köyde şehit izleri bıraktığı dikkate alınırsa, şehit ailelerinin ve kanlı terör örgütünü lanetleyen milletimizin tepkisi elbette sandıklara yansımıştır. Doğaldır.
Ayrıca...
MHP zaten üç hilal kimliğini çizmiş.
DSP de bir sol parti olmasına rağmen,
din ve
inanç konularında kırıcı olmamaya özen gösterdi.
Ama ikisi de dini siyaset için kullanmadılar.
Uçlar ve merkezler
DSP - MHP ekseninde ikili... Ya da
Anavatan ile
üçlü bir ortak hükümet kurulması ufukta görünüyor.
DSP ve
MHP'nin ağırlıklı olduğu bir hükümet, acaba
Türkiye'nin içe kapanması ve
"küreselleşmeden, AB'den vazgeçmesi" gibi bir olumsuz beklenti yaratabilir mi?
Her iki partinin de, bu kavramlara
ödünler vermek pahasına, hevesli olduklarını söyleyemeyiz.
Ancak...
Ecevit uzun süredir iktidarda.
Bu konuda kaygı uyandıran tavırları olmadı.
Zamanın getirdiği değişimleri benimsemiş görünüyor.
MHP Genel Başkanı Bahçeli ise, ılımlı, sağduyulu, aktivist olmayan ve partisinin eski, karanlık unsurlarıyla bağlarını kopartmış bir politikacı.
O da, çağın gerekleri ile ulusal yararları uzlaştıracak bir çizgiyi arayacaktır.
Kaybedenler
FP, Anavatan, DYP ve
CHP inişteler...
CHP'nin ve
Anavatan'ın oyları, DSP'ye gitmiş görünüyor.
DYP ve
FP'nin oyları ise
MHP'ye...
Merkezdeki
DYP sağa, Anavatan da sola yelken açınca, merkezdeki yerlerini boşalttılar.
Onların yerini, merkeze yolculuk yapan sol ve sağ uçlar doldurmakta.
Çünkü siyaset boşluk kaldırmaz.
Öte yandan, medya ile kavganın siyasette
tekin olmadığı, hırçınlıkla, kavgayla bir yere varılmadığı inşallah anlaşılmıştır.
Ve nihayet belediye başkanları...
Ankara ve
İstanbul belediye başkanlarını sadece
FP'liler mi, yoksa oylarını parçalayan diğerleri mi seçtiler dersiniz?
Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr