Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bunun taşıyıcı unsurlarından biri de "üzerinde mutabık kalınan en az 100 kitabın olması..."Elbette 100 rakamı, bir "Tanrı buyruğu" değil ama ne abartan, ne azaltan ve - genelde - kabul gören bir ölçüt.Neredeyse çeyrek yüzyıl önce, genel yayın yönetmeni olduğum gazetede, biz bu sayıyı abartmış ve "1000 Temel Eser" yayınlarını başlatmıştık. Kitap sayısını 1000 gibi yüksek sayıda tutmamızın bir amacı da, "listede yer alanlar / almayanlar" tartışmalarını önlemekti.Tartışmalar, "hizmetin nesilden nesile ulusal kültürün sürekliliği" amacını gölgelememeliydi.Bir süre sonra başka gazeteye geçmiştim. "Dizinin 100lü rakamlarda kaldığını" hatırlıyorum. Bu anı, 100 sayısının gerçekçiliğine örnek vermenin yanı sıra, "Temel Eserler"e sıcak bakışımın yeni olmadığını yansıtıyor.Bu bağlamda Milliyetin "100 Temel Eser" için katkısını da olumlu buluyorum. Ulusların "ortak belleği" diye bir kavram var... "Ulusal kültürün sürekliliğini" sağlıyor. Şimdilerde, Milli Eğitim Bakanlığının öğrencilere önerdiği "100 Temel Eser" bir tartışma rüzgarı estirmekte.Gerçekten listenin, "üzerinde herkesin tam mutabık kaldığı eserlerden oluştuğu" iddia edilemez.Sözgelişi...Bizden Ziya Gökalpin, Behçet Necatigilin... Yabancılardan Shakespeare, Dante, Molierein bulunmadığı ama Cengiz Aytmatovun iki kitabının önerildiği bir liste bu.Öte yandan bir başka gerçek de şu:İyi bir şeyler yapmak istenildiği için eleştiriliyor.Hiçbir şey yapılmasaydı, "100 Temel Eser" çalışması ortaya konulmuş olmasaydı, eleştiri de olmazdı. En iyi 100 mü? Milliyetin "100 Temel Eser" için öğrencilere sunduğu "Rehber Kitap" da, - gene - bir şeyler yapmanın, katkıda bulunmanın, "eleştiri oklarını çekmek yazgısını" paylaşıyor.Kitabın son prova baskılarını gördüm. Yararlı bir çalışma.Öğrencilere, "rehber yayın" katkısında bulunuyor."Milli Eğitim Bakanlığının önerdiği 100 kitabın yazarlarını, diğer yapıtlarını, önerilen kitabının özetini, başlıca karakterlerini, bulunabilecekleri yayınevlerini" yansıtıyor.Ve "katkısı" ile eleştirilere hedef oluyor."Bu yayın, gençleri araştırmaya değil, tembelliğe, hazırlopçuluğa itermiş. Öğrenciler, ödevlerini yazarken kitapları okumaz, Milliyetin yayınındaki özetleri kağıda aktarırlarmış..."Türkiyedeki edebiyat öğretmenleri, bu açıkgözlülüğü yutacak ve Milliyet yayınındaki 3 - 4 paragraflık özetin öğrenci tarafından ödev kağıdına kopyalandığını, bütün ödev kağıtlarının aynı satırlarla oluştuğunu göremeyecek kadar geri zekalılar mı?Bu eksen etrafına örülmüş mantıkla, "kitabın, öğrencilere araştırma, tartışma, eleştirme işlevi olmadığı" iddia edilebilir mi?Tam tersine..."Rehberlik işlevi ile araştırmalara yol haritası olmak ve ilgi uyandırarak okumaya yönlendirmek" odaklı bir yayın bu.Peki hiç mi eleştirilecek yanı yok?Elbette olabilir.Yayın beklenmeli ve incelenmeliydi. İşlevine uyumu sorgulanmalıydı.Örneği, Sehi Tezkeresi adlı kitabı yukarıdaki satırlarda yansıttığım "1000 Temel Eser"de yayımlanan Kültür Bakanlığı Müsteşarı Edebiyat Profesörü Mustafa İsenden vereyim:"Özetler iyi mi yapılmış? Türkçesi düzgün mü? Öğrencide kitabın aslını okumak isteğini uyandıracak satırlarla mı örülmüş? Eğer bunlar varsa, böyle yayınların yararına inanıyorum. Ben de ilk edebiyat tatlarını, Nihat Sami Banarlının edebiyat kitabında, yazarlardan alıntılar öncesine koyduğu özetlerden aldım. O özetlerden etkilenerek yazarların kitaplarını okudum..."İşte Milliyet bu katkıda bulunuyor.Daha ötesini başka gazete yapabilir."100 Temel Eser"in her birini ayrı ayrı verebilir. Yeni Telif Yasasına göre, bazı yazarların tüm varislerini bulmak ve onaylarını almak bile sorun ama tutun ki yaptılar.Ama... Birileri de kalkıp, "Gençlerin kafalarını 100 Temel Esere sıkıştırıyorlar(!)" diyebilir. g.civaoglu@milliyet.com.tr Yol haritası