Turizm Bakanı Erkan Mumcu, "6 ay içinde bakanlığını lağvetmeyi ve işlevlerini sivil sektör kurumlarına, devlet bakanlığında bir müsteşarlığa devretmeyi düşündüğünü" söylemiş.
"Benim bakanlıkta gözüm yok. Kendime bir iş bulurum" demiş.
Mumcu'nun başında bulunduğu bakanlığı lağvetmek düşüncesi, artı ve eksileriyle ayrıca tartışılır.
Ama...
Çoğu siyasetçinin, ne ödünler pahasına sımsıkı yapıştığı bakanlık koltuğunu
Mumcu'nun umursamayışı bir politika dersidir.
Bugün
TBMM'de görüşülecek olan
"Kıyak Emeklilik Kanun Teklifi'ni" Mumcu'nun verdiği ders ışığında tartışmak daha anlamlı olabilir.
Kıyak emeklilik, ilk kez
1986'da çıkarılan yasaya verilen isimdir.
Bu yasa, milletvekillerine inanılmaz emeklilik olanakları sağlıyordu.
Örneğin...
Yeni milletvekili seçilen birisi, geçmişe dönük gayri ciddi ve sözde çalışma belgeleriyle
(!) bile borçlanabiliyor ve en üst dereceden emekliliğe hak kazanabiliyordu.
Dönemin
Cumhurbaşkanı Kenan Evren, bu yasayı
Anayasa Mahkemesi'ne göndermişti.
Sonuç: İptal...
Eşitliğe aykırı
Gerekçeye göre...
Yasa,
Anayasa'nın
eşitlik ilkesine aykırıydı.
Örneğin...
Geçmişe dönük resmi belgenin olmayışı... Devlet memurlarında aranan kıdem, eğitim, gösterge ölçütlerinin bulunmayışı... Devletten emekli maaşı alanların gene devlet görevi olan milletvekilliğinden de maaş almaları v.s.
Anayasa kararları, gerekçeli kararlar yayınlandıktan
3 ay sonra yürürlüğe girdiği için, iptale rağmen
kıyak emeklilik, eskilerle birlikte
4600 kadar milletvekiline ve ailesine uygulanmıştı.
Yeni seçilen
Meclis için
1988 ve
1990'da... Ve daha sonraki yıllarda böyle başka yasalar daha çıkarıldı.
Örneğin
33 yaşını dolduran milletvekili emekli olabilecekti.
Anayasa Mahkemesi hepsini iptal etti.
İptaller ve yeni yasalar döngüsü,
8 kez tekrarlandı.
Amaç, milletvekili emekli aylıklarının ödenmesinde, iptal kararları nedeniyle duraklama olmasını önlemekti.
Çünkü...
Adnan Kahveci'nin başvurusuyla
Danıştay, tüm milletvekili emeklilik ödemelerini durdurmuştu.
Ama...
Alın teriyle, en üst dereceden emekliliği hak etmiş
1200 kadar eski parlamenter bile,
3 aylıklarını alamaz hale gelmişlerdi.
Artık
9. yasadayız.Zamanla yasalar nispeten düzeldi.
Son yasa teklifinde
temsil ödeneği ve örtülü
Hazine kaynağı kullanan
TBMM Emeklilik Fonu gibi sakatlıklar dışında, kamuoyundaki tepkiler ve
Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının gerekçeleri dikkate alınmakta.
Emeklilik için daha makul koşullar öngörülüyor.
Milletvekili seçilenler, ancak daha önce sosyal güvenlik kurumlarına gerçekten emeklilik ödemeleri yapmışlarsa,
Emekli Sandığı ile irtibatlandırılıyorlar.
Yasal süreler gözetiliyor.
Sonuç
1- Milletvekillerinin ve emekliliklerinin belirli bir maddi düzeyin altına düşmesini istemeyiz.
2- Anayasa Mahkemesi'nin son kararı dikkate alınarak, yeni kanun teklifinde
YÖK, Rekabet Kurulu ve
Yüksek Hakimler gibi süreli olarak seçilmişler de, aynı demet içinde yer alıyorlar.
Ancak yüksek hakimlerin temsil ödeneklerinin
Bakanlar Kurulu kararına bırakılması, yargıyı, yürütmeye bağımlı hale getirmek kuşkusu vermekte.
3- Türkiye'de depremzedeler en zor koşullarda yaşam savaşı verirken, kamu vicdanında tepkiler yaratabilecek böyle akçalı ve bazı hükümleriyle rahatsız edici imtiyazların ekspres hızda
Meclis'e getirilmesi yanlıştır.
4- Medya, bunları ortaya koyarken, siyasetçi düşmanlığı yapıyor değildir.
Medya, ihtilal yönetimlerinde ve darbe tehlikesi yaşanan dönemlerde demokrasiye dönülmesinin, seçimlerin yapılmasının,
Parlamento kapılarının açık olmasının mücadelesini hapse girmek ve kapatılmak pahasına yapmıştır.
Biz,
Parlamento'nun itibarını da korumaya çılışıyoruz.
Öte yandan...
DSP ve
DYP'nin bugün
"HAYIR" oyu kullanacaklarını açıklamaları da mı medyanın sorumluluğu?
Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr