Güneri CİVAOĞLU
Sahnede bir müzikal... Merhum
Adnan Menderes'in
Çakırbeyli Çiftliği'nde doğumundan başlayan, sarı saçlı boncuk gözlü
Ayşe'ye aşkı ve onun dramatik ölümüyle süren... Beyaz Anadolu ihtilali ile milyonların omuzlarında iktidara yükselişini ve yıllarca bir sevgi okyanusunda kucaklanışını yansıtan görüntüler...
Darağacında son ışıklarını vermekte olan, bir ampul gibi sallanışı... Yıllar sonra devlet töreniyle anıt mezara defnedilerek, manevi değerlerinin hiç değilse bir kısmının geri gelişi...
Bu bir müzikal...
Tiyatronun koltuklarında özel bilgisayarlar var. Salonu dolduran
bini aşkın izleyici bilgisayara, kendi yorumlarını yüklüyor.
Yakın tarihi ve hadiseyi halk yargılıyor.
Hadiseyi yaşamamış olan yeni nesillerin de, hem bilgilendikleri, hem objeftif değerlendirme yapabildikleri bir sanat olayı...
Toplumdaki demokrasi bilincine ise katkı.
Sadece
Menderes değil...
Yakın tarihin siyasi liderleri, ihtilalleri, kıyımları, toplum hareketleri, belki derin devlet dosyaları bu teknoloji ile sahneye uyarlanabilir.
Fransa'nın ünlü sinema sanatçısı
Robert Hossein Paris'te bunu yapmakta.
Fransız İhtilali'ni sahneye koydu.
İzleyicinin koltuklardaki bilgisayarlarla katılımı yani interkatif yöntemiyle, her gece
Robert Hossein yargıları alıyor ve sonucu açıklıyor...
İzleyici ihtilali yüzyıllar sonra yargılıyor.
Bu örnekten de esinlenerek yakın tarihin isimlerini, olaylarını, sorunlarını zaman zaman aynı yöntemle sahneye koyacak bir sanatçı var;
Nedim Saban...
O'nu, çoğunluk
DR. STRESS adlı TV programıyla tanır.
Arkasında,
New York Üniversitesi'nde
7 yıl tiyatro, sinema ve televizyon eğitimi vardı. Son
4 yıldır kurduğu
Tiyatro Kare'yi yönetiyordu.
O'nu, böylesine büyük projeye yüreklendiren şey, hayata geçirdiği ve büyük ilgi toplayan
Zeki Müren Müzikali...
Türk Kalp Vakfı ölüm yıldönümü olan
24 Eylül akşamı
Cemal Reşit Rey'de bir galayla
Zeki Müren Müzikali'ni sundu.
İtiraf edeyim ki,
Zeki Müren'in, iyi bir izleyicisi hiç olmadım. Birkaç kez konser verdiği mekanlarda bulunmuştum. Birkaç kez de konuşmuştum.
Nazikti. Özgün bir kişiliği vardı. Batı dünyasının dahi yeni içine sindirebildiği fantezileri ve özel yaşam tarzını muhafazakar
Türk Toplumu'na kabul ettirebilmek, uzun süre o zirvede kalabilmek gerçekten başarıydı.
Böyle bir ismin yaşamöyküsünü de sahnelemenin altından
Nedim Saban nasıl kalkacaktı görmek istedim.
Bodrum'da başlayan,
Marmaris, Bursa, Antalya, Denizli, Çanakkale ve
İzmir'de süren oyunlarda perde açmış, hakkında çok şey yazılmıştı.
Ama beni ilgilendiren bir diğer boyut sonraki aşamada yapmayı tasarladığı yakın siyasi tarihin isimlerini ve olaylarını interaktif müzikaller olarak sahneye koyma girişimiydi.
Zeki Müren çalışması bu projenin olası başarısına ışık tutacaktı.
Ayrıca... Bu yöntem tiyatro salonlarını canlandıracak yeni bir soluk olabilirdi.
İşte
Zeki Müren Müzikali'ni bu açıdan izledim.
Paris'de şu sıralar gösterilmekte olan
EDITH PIAF'ın yaşam müzikali gibi girişimler bizde neden olmasın diye düşünerek.
ABD'de
Elvis Presley, Marlene Dietrich, Marlyn Monroe müzikalleri gibi bir girişim.
Önü açılırsa... Müziğimize çok daha büyük katkılar yapmış
Münir Nurettin gibi isimlerin belki,
Abidin Dino gibi ressamların hatta yitirdiğimiz yazar - çizerlerin yaşamöykülerini sahneye koyacak, belki bazılarının müzikallerini yapacak yeni sanatçılar, onları finanse edecek kurumlar çoğalacaktır.
Oyuna gelince... Yıllarca beraber çalıştığım arkadaşım
Ergun Hiçyılmaz'ın titiz araştırmaları ve
Nedim Saban'ın başarılı yazımı, ilgiyle izlenen bir
Zeki Müren yaşamöyküsü ortaya çıkarmış.
70 sanatçının katıldığı bir büyük yapım.
Zeki Müren'in gençliği oynamak üzere,
450 kişi arasından jüri
2 kişiyi seçmiş.
O gece,
Murat Budak'tan izledik.
Murat Budak Edirne Devlet Türk Müziği Topluluğu Korusu'ndan. Güzel bir ses, özenli bir oyun.
Zeki Müren'in çevresinden yüzlerce kişiyle konuşularak, bitmez tükenmez provalardan sonra bu oyun düzeyine erişilmiş.
Zeki Müren'in, daha ileri yaşlarından ölümüne kadar olan görüntüsünü,
O'nun,
Bursa'dan beri çok yakın arkadaşı olan usta tiyatro sanatçısı
Toron Karacaoğlu "yorumluyor."
"Taklit" ya da
"rol" değil...
"yorum..."
Zeki Müren'in kendi sesiyle ve onun şarkılarını
Murat Budak'ın seslendirmesiyle
30 dolaylarında parça...
Sürekli insan seli içinde ve sevgi okyanusunda hep yalnız olan, farklı olmanın dramını yaşarken mutluyu oynuyan bir ünlü sanatçının öyküsü... Ustaca yerleştirilmiş yaşam felsefeleri...
Zeki Müren Müzikali'nin eleştirilecek yönleri yok mu?
Her yapıt gibi elbette var.
Ama... Başından sonuna kendini ilgiyle izletiyor.
Hüzünle neşenin, maddi zenginlikle, gerçek dost yoksulluğunun, maskelerin, ışıklı bulvarlarda sönen yıldızların, yeni pırıltılardaki acımasızlığın ve hepsinin sonundaki hiçliğin harmanlanışı.
Böyle girişimlere ve umut yeşerten ilklere omuz vermeliyiz.
Yazara EmailG.Civaoglu@milliyet.com.tr