Michigan Üniversitesi araştırmasına göre yerküre için ilk 10 tehlike sıralamasında "lider eksikliği" 3. sırada. İlk sırada "insanlığı yok edebilecek bir nükleer savaş veya nükleer kaza" yer almakta. İkinci sırada "dünya çapında insanlığı kırabilecek bir meçhul hastalık salgını."
Neden lider insanlık için bu denli önemli?
"Gerçek liderlerin olmadığı 60 milyonluk toplum, 60 milyon insanın trafik kuralları olmadan kendi başlarına araba kullanmalarına benzer." (Bir Lider Olabilmek. Warren Bennis. Sistem Yayıncılık.)
Deniz Baykal, bekledi. Siyaset satrancında tek taşı kullandı. O taşı en uygun zamanda sürerek sonuç aldı.
Birden siyaset trafiğine yön verebildi.
Tek sözcükle; "bütünleşelim" çağrısıyla nehrin yatağını değiştirebildi.
Deniz Baykal çarşamba günü kurmaylarıyla toplantıdadır.
Önüne bir kâğıt uzatılır.
Baykal okur.
Sonra "Arkadaşlar Kemal Derviş sorunu bitmiştir" der.
Derviş ile YTP arasındaki ilişkilerin kopmakta olduğu mesajını verir.
Baykal’ın "bütünleşelim" çağrısına, Cem’in "kapıları kapatan cevabı" Derviş’e "galiba buraya kadar" dedirtmiştir.
Gece Derviş’in gene de "Cem ve Baykal’ı yüz yüze görüştürme" önerileri de sonuç vermeyince, yollar ayrılmıştır.
Baykal sonucu, elbette tarihi çağrısıyla aldı.
Ama çağrının zamanlaması da önemliydi.
Derviş; "YTP’deki Demirel’e yakın milletvekilleri" nedeniyle rahatsızlık duymaktaydı.
DSP’den gelen bazı YTP milletvekilleri için de kuşkuluydu.
Ayrıca...
Edindiğim izlenimlere göre son 72 saatte Derviş’in, iki nedenle yaşadığı duygusal kırıklık da etkili oldu.
Önce YTP zirvesindekilerin "aramızda kalsın" kaydıyla Derviş için bazı hoş olmayan söylemlerde bulundukları iddiaları kulağına gelmişti.
Ardından medyada "ofis haberleri" patladı. Derviş, "bu ofisin bir hata" olduğunu kabul ediyordu fakat hatanın yankılanma çapının büyüklüğü ona "başka kaynaklarla ilişkiliymiş" gibi yansıtılmıştı.
Oysa Cem’in kişiliği arkadan konuşmaların ve sığ politika oyunlarının kesinlikle dışındadır. Ne kendi yapar, ne beraberindekilerin yapmasına izin verir.
Ama... Baykal’ın çağrısı Derviş’in bu nedenlerle duyarlı "D" anı ile örtüşünce... Ve de Cem’in "bir görüşelim" yerine kategorik "hayır" tavrıyla nokta konuldu anlaşılan.
"Derviş’in zaten bize sözü var. İşi uzatmayalım." gibi bir hesap mı yapıldı?
Sanmam. Cem böyle yüzeysel değildir. Nedeni için bir olasılığı yazının son satırına bırakıyorum.
Bu hareketin CHP için artıları Derviş’in cebinde taşıdığı hiç de az olmayan oyu, hatta Derviş’in beraber hareket ettiği varsayımı ile YTP’ye yönelmiş birkaç puanı çekme olasılığıdır. En azından YTP’nin hızını kesmiş bulunmasıdır.
Fakat...
Bazı eksilere de işaret edilmeli.
CHP sol Ortodoks kesim kurmayları aralarında "dışarıyla göbek bağı ve IMF’ye bağımlılık söylemlerimizi Derviş gelince yutacak mıyız" diye sorguluyor.
Fakat Baykal daha şimdiden "Derviş’le ilgili iyi şeyler yapacağız" söylemiyle bu akort dışı sesleri bastırmakta.
Derviş daha önce sürekli "sosyal liberal" sentez gereğinden söz ediyordu. Mehmet Ali Bayar ile YTP birlikteliğini destekliyordu. Bu bağlamda kaç kez Bayar ile görüştü.
Şimdi... DTP ile ittifakı "YTP’nin sağ partilere açılımı" diye tanımlaması doğru mu?
Değil... Ama "neden DTP’ye evet, CHP’ye hayır" bağlamında sorgulaması da bir gerekçe.
Öte yandan...
Murat Karayalçın’a göre Deniz Baykal YTP’ye "ittifak" değil "iltihak" çağrısı yapmıştır.
Bu da tartışılabilir.
Ancak şurası bir gerçek... Siyaseti sonuçlar belirler.
Demirel ne diyordu?
Siyasette bir gün, hatta bir saat bile çok uzun süredir.
Acaba CHP ile bütünleşmemek, milletvekili sayısını artıran YTP Genel Başkanı Cem’e seçimler olmazsa, başka olanakları mı açacak?
Cem de siyasetin trafik ışıklarını iyi bilir.