Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

YAZIYA şehit savcı Mehmet Selim Kiraz’a “rahmet”, ailesine ve hukuk camiasına “başsağlığı” dileyerek ve de her türlü şiddete karşı olmak gerektiğini vurgulayarak başlayayım.
Olayın “güvenlik zaafı” apaçık ortada.
Cinayeti işleyenler Çağlayan Adalet Sarayı’na ellerini kollarını sallayarak girebiliyor, silah ve bomba sokabiliyorlar.
Demek ki Türkiye’nin en büyük adalet binasının güvenlik önlemleri cüceymiş.
Avukat cübbesiyle “X ray”dan geçmeden girmişler. Bundan böyle avukatlar artık “X ray”dan geçeceklermiş. Ya hâkimler ve savcılar?
.......................
SAVCIYI öldürenlerin bir örgütün bilinen bere ve fularlı fotoğrafları yayımlandı.
O amblemli siyah berelerle örgüt mensupları 1 Mayıs’larda toplu halde gösteri yürüyüşleri yapmışlardı.
Savcıyı öldürenlerden birinin 24, diğerinin 27 yaşlarında oldukları dikkate alınırsa muhtemelen bu yürüyüşlerde çekilmiş fotoğraflar vardır Emniyet arşivinde.
Bu fotoğraflar Emniyet tarafından Çağlayan Adliyesi’ne ve korunmakta olan diğer kurumların güvenlik birimlerine çoktan gönderilmiş olmalıydı.
Kaldı ki biri “arananlar listesinde” olan bu iki kişi hapishanede de yatmışlar. Sicil fotoğrafları da var.
“Yüz taramalarını” saniyede yapabilen teknolojiler giriş kapılarında hizmete konulmalıydı.
Gelişmiş ülkelerin stadyumlarında bile bu tür “yüz tarayıcılar” var.
Yasaklı holiganlar bile anında tanınıp içeri alınmıyor.
“Olası şüpheli” şiddet kullanan örgüt mensuplarının bırakın stadyumu, adaletin mabedine cepte silahları ve bombalarıyla girebilmeleri nasıl engellenmez?
.......................
DANIŞTAY Beşinci Dairesi’ne Alparslan Arslan’ın silahla baskın yaptığı, hâkim vurduğu, hâkim yaraladığı o “kapkara” gün hâlâ hafızalarımızda taptaze.
O gün Danıştay’a, bu kez Adalet Sarayı’na...
Alparslan Arslan olayından hiç mi ders alınmamış?
Sadece örgütlerin değil, bütün kriminallerin başlıca hedefi savcılar ve hâkimlerdir.
Aldıkları cezalar nedeniyle kriminallerden bazıları doğrudan savcıyı ve hâkimi sorumlu tutarlar.
Travmalarını yansıtacak psikolojik bozukluklar savcıya ve hâkime yansıyabilir.
Adalet yapıları adi suçlulara karşı bile tam güvenlik önlemleriyle donatılmalıdır.
Adalet Bakanlığı’nın bir görevi de budur.
.......................
OPERASYON için yorum yapmak zor.
Hem yeterli bilgiye sahip değiliz, hem teknik bir konu.
Sadece “sonuca” bakarak düşünüldüğünde akla şu soru takılıp kalıyor:
“Operasyonda öncelikli amaç savcıyı sağ kurtarmak olmalı değil miydi?”
.......................
BAŞBAKAN Davutoğlu “Çağlayan Adalet Sarayı’na öldürülen savcı Mehmet Selim Kiraz adının verileceğini” açıkladı.
Hassasiyet elbette güzel.
Ancak Adalet Sarayı’nı böyle bir katil olayıyla örtüştürmek ne kadar doğru?
Bunun yerine Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın şehit edildiği kata bir plaket çakılsa çok daha anlamlı olabilir.
“Adalet Sarayı” yapmakla “adil yargı” her zaman sağlanamadığı gibi, şehit edilen savcının ismini saraya vermekle savcılar ve hâkimler de korunmuş olmaz.
.......................
YAZIYA nokta koyarken bu kez de Emniyet’e silahla saldırı haberi geldi. Ciddi endişe veren, kötü işaretler bunlar.