Nobel 2015 Kimya Ödülü’nü alan Prof. Aziz Sancar’ı yürekten kutluyorum.
Türkiye’nin alacakaranlığına bir ışık oldu bu haber.
Orhan Pamuk’un Nobel Edebiyat Ödülü’nden sonra, değerli bilim adamı Sancar’la da gururlandık.
Sancar’ın çalışması ödülün ötesinde insan sağlığına büyük katkısı nedeniyle de alkışlanmalı.
Çağımızın vebası kanserin tedavisi için bir umut daha...
..........................
Prof. Sancar’ı ilk kez Vehbi Koç Ödülü’nü aldığında tanıdı Türkiye.
Yukarılarda bir yerden merhum Vehbi Bey görebiliyorsa eğer önce kendi adını taşıyan ödülün verildiği Sancar’ın şimdi de küresel önemdeki Nobel’i de almasından nasıl da memnuniyet duymuş olabileceğini hissediyorum.
“Doğru seçim yapmışız” diye düşünürdü hayatta olsaydı.
..........................
“Doğru seçim” sadece bilimsel başarısı ve donanımıyla sınırlı değil.
Onun ait olduğu Atatürk Türkiye’sine bağlılığı da önemli.
Evinin cephesinde asılı, dev bir Atatürk posteri önünde aile fotoğrafı duygulandırıcı.
Röportajlarında gururla “Ben Türk’üm” söylemi...
“Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Türkiye’sinin sağladığı olanaklarla okuduğunu, yetiştiğini” vurgulamakta. Türkiye’nin bütünlüğü için tam da zamanında verilmiş bir “simge” mesaj bu.
..........................
Mesajın “önemli simge” oluşunu açayım.
Prof. Aziz Sancar Mardinli bir vatan evladı.
Yoksul fakat bilinçli babanın çocuklarından biri.
Hepsi de okumuş.
Bir kardeşi de Türk Silahlı Kuvvetleri’nde general olarak da hizmet vermiş olan Kenan Sancar.
Hem Aziz, hem Kenan Sancar’ın kökenleri de konuşulmakta. Arap ya da Kürt... Ne fark eder?
Onlar iftiharla “Türk” üst kimliklerini dile getiriyorlar.
İşte Atatürk’ün tanımladığı ve Anayasa’da ifadesini bulan “Türklük” budur.
Türkiye Cumhuriyeti vatan topraklarında yaşayan herkes “Türk’tür.”
Bizleri birbirimize bağlayan, birlikte tutan “üst kimliktir” bu.
Anayasal vatandaşlıktır.
Boşnak, Kürt, Laz, Arnavut, Çerkez, Arap, Pomak, Gürcü...
Hatta...
Rum, Musevi, Ermeni...
Sünni, Alevi...
Ate...
Fark etmez.
Etnisite ve inanç farklılıklarını zenginliğe dönüştürerek hepimizi bir arada tutan bu ortak çatıdır.
Elbette milletimizi oluşturan bütün etnisitelere saygı ve sevgi duymalıyız.
Duyuyoruz da...
Ancak...
Hepimizin ortak kimliği -özgür ve eşit- TC vatandaşlığıdır.
..........................
Vesile oldu epeydir içimde tuttuğum bir duyguyu yazayım.
Bir süredir ekrana çıkan siyasetçiler “Türkiye” yerine “bu ülke” ve “bu topraklar” diyor.
“Türk milleti” yerine de “bu millet!..”
Neden?
Bazı vilayet binalarının kapılarından “TC” harflerinin söküldüğü bir süreçte, bazıları tarafından “Türkiye” ve “Türk” kelimelerinin bilerek ve isteyerek anılmadığı açık.
Ancak...
Çoğu da kulak alışkanlığıyla onlar gibi konuşuyor.
Biz “bu” adlı bir milletin bireyleri ve “bu” adlı bir ülkenin vatandaşları mıyız ki?