Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Levent Kırca'nın başlattığı eylemle gündemin 1 numarasına oturan RTÜK yasası için çok şeyi ortaya koyan tarihten bir yaprak yansıtalım...
Eski RTÜK Başkanı, Televizyon Üst Kurul Üyesi ve şimdiki TGRT Genel Müdürü Ali Baransel anlatıyor:
"3984 sayılı RTÜK yasası, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in imzasına sunulduğunda, şöyle diyordu:
'En kötü kanun, kanunsuz kalmaktan iyidir.
Onun için, bu RTÜK yasasını imzalıyorum.
Ama...
En kısa zamanda, mutlaka gözden geçirilmelidir.
Aksıyan yönleri, düzeltilmelidir.'
Demirel, usta bir dille sadece kanunsuz kalmaktan bir parmak iyi olan, aslında çok kötü yasayı anlatmıştı.
Sayın Demirel'in bu uyarısına karşın, 4 yılı aşkın süredir kimse parmağını kıpırdatmadı.
Böylece, biz RTÜK Başkanı (Baransel, ilk RTÜK Kurulu Başkanlığı'na, üyelerin oy birliğiyle seçilmiştir) ve üyeler olarak bu RTÜK yasasını bir emrivaki gibi kucağımızda bulduk.
Çok aceleye getirilmişti.
Bazı hükümleriyle, çağının diğer benzer üst kurumlarının düzenlemelerine sahip olmakla beraber özellikle ceza hükümlerinde
- suç / ceza - ilişkisinde ölçütü, ceza felsefesiyle bağlantısı neredeyse olmayan bir görüntüde."
Şunu da belirteyim ki...
Baransel dönemindeki RTÜK, gene de bu ceza bacağı aksayan hükümleri, makul bir uygulama düzenine sokmaya çalışmıştır.
Örneğin...
İlke ihlallerinde, 2 kez uyarıdan sonra kapatma cezasını öngören hüküm, aynı ilkenin 2 kez ihlali gibi, daha zor bir şarta bağlanmıştır.
Kapatma kararının uygulanması, yasada böyle bir hüküm olmadığı halde 15 - 20 gün sonraya bırakılarak tebliğ edilmiştir.
Böylece...
İdare mahkemelerinden "Uygulamanın durdurulması" kararına, yayın organları için zaman kazandırılmıştır.
Fakat...
Gene de, bugüne kadar 88 uyarıda bulunulmuş, 57 kez karar alınarak toplam 3666 gün yayın durdurulmuştur.
Yani...
Neredeyse, radyo ve televizyonlara 10 yıl karartma cezası...
Baransel
zamanında olduğu gibi, şimdiki Başkan Kutlu Savaş'ın döneminde de, "en az cezalarla" yetinilme eğilimine işaret etmek isterim.
Belirttiğim çok uzun sürenin cezaları için de, büyük süre bölücü radyolara ve irtica yayını yapan radyo - televizyonlara uygulanıyor.
Diğerlerine birer günlük asgari cezalar uygulanırken, bölücü ve irtica yayını yapanlara, yasanın öngördüğü en uzun süreler olan birer yıl yayın durdurma cezaları veriliyor.
Gene de...
Bu kararların hepsi, bağımsız idare mahkemeleri tarafından onaylandıktan ya da itiraz başvuruları reddedildikten sonra uygulamaya konuyor.

Nihayet...
Yasayı uygulamanın, RTÜK üyelerine de cezayı öngördüğüne, ihbar üzerine savcılıklara çağrıldıklarına işaret etmeliyim.
Kısacası...
Bir kuralı hatırlatmakta yarar var.
Kötü malzemeyle, iyi ustalar bile iyi bir yapıt ortaya koyamazlar.
Türk kamuoyunda hiç kimse, Baransel'i ya da devletin en duyarlı konularını dürüstlükle işlemiş Savaş'ı suçlayamaz.
Ama...
İşte eldeki malzeme... İşte, çekilen RTÜK gazabı.
Üstelik...
Ne yazık ki bu kötü yasaya dayanarak, şimdi demokrat gezinen siyasetçiler, hele bazı kafa isimler, beğenilmeyen RTÜK yasasına göre RTÜK'e başvurup bazı büyük televizyonların kapatılmasını istemişlerdir.
Dahası...
Bizim dünyamızdan yani televizyonlardan ve radyolardan da bazı rakipler, sanki her biri RTÜK üyeleriymiş gibi rakiplerini izlemişler ve neden kapatmıyorsunuz diye ihbarda bulunmuşlardır.
Bu puslu ve kirli ortamın dağıtılması için de...
RTÜK yasası, de - ğiş - ti - ril - me - li - dir.
Hadise budur.
Gerçi, RTÜK yasasında değişiklik yapan tasarı, yakın zamanda TBMM tarafından reddedildiği için 1 yıl süreyle ele alınamaz sanılıyor.
Ama, hayır.
Yepyeni bir yasa yapılabilir.

Madem yasa değişmedi, "olacak o kadar" deyip ekran karartmalarına ve RTÜK yasasının diğer yanlış hükümlerine göz mü yumulacak?
Levent Kırca'nın, Olacak O Kadar'ı için verdiği mücadele, işte bu sorunun cevabıdır.
Artık, böyle gitmesin mesajını veriyor.
Dün gece, Levent Kırca ve arkadaşlarının 3 Baba Hasan oyunundaydım.
Tiyatronun önü, ana baba gecesi.
Upuzun bir kuyruk...
Aralarına girdim.
Sıram geldiğinde, önce hemen önümdeki 6 yaşındaki Ecenur'un parmak uçlarında yükselerek protesto defterine parmak basmasını bekledim.
Sonra da, ben aynı deftere ismimi yazıp, tarihe başparmağımla işaret koyanların arasında yer aldım.
Masamda, bütün dünyadaki üst kurul uygulamaları var.
Benzerlikleri ve farklılıklarıyla...
Fakat...
Kurumların yapıları, üyelerinin seçimleri, yetkileri hemen hepsinde olan yayın durdurma yetkisi, bizim RTÜK'le benziyorsa bile, böylesine yazılmış bir yasa hiçbirinde yok.
Nasıl mı yazılmış?
Onu, Cumhurbaşkanı söylüyor.
Ben, onun yalancısıyım.






Yazara E-Posta: G.Civaoglu@milliyet.com.tr