Ne ilginçtir ki, 150-200 metre ötedeki bir başka tarihi binanın ikinci katından da Hıristiyanların peygamberi İsa'nın göğe yükseldiğine inanılır.O binanın kapısında "Dünya Barış Merkezi" yazılıdır. Giriş katında Musevilerin kutsal ismi Kral Davut'un (David) mezarı vardır.Museviler saygıyla önünde eğilirler.Üst kattaki büyük salonda uzun bir yemek masası yer alır. Hıristiyan inancına göre İsa Peygamber 12 havarisiyle birlikte son yemeği bu masada yemiştir. Ve sonra göğe yükselmiştir. Salonda Hıristiyanlar, ilahiler okur.Müslümanlar, bu binanın terasına bir küçük cami yapmışlardır. İlahiler sürerken binanın terasındaki camiden ezan sesleri gelir.3 tek tanrılı din, aynı binada herkes birbirine saygılı ve herkes anlayışlı.Zaten o nedenle "Dünya Barış Merkezi" yazılı kapısında. Başbakan Erdoğan ile İsrail Başbakanı Olmert'in gündeminde "Mescid-i Aksa'nın altının oyulmak istendiği" iddiası da var. Altın ışıltılı kubbesiyle Mescid-i Aksa, İslam için kutsaldır. Peygamber Hz. Muhammed'in burada göğe yükseldiği (miraç) inancı vardır. Az ileride Musevilerin kutsal "Ağlama Duvarı" yer alır. Başlarını ileri-geri sallayarak dua eden Museviler görülür duvarın altında.Yani Kudüs'ün temelleri, bu "birlikte barış" ilkesinden taşlarla örülmüş.Daha önce Haçlı Seferleri dahil çok can yitirildikten ve kan akıtıldıktan sonra karşılıklı hoşgörü ortak paydasında birleşilmiş.Osmanlı döneminde yüz yıllarca 3 dinin mensupları Barış Evi'nin genişlemiş coğrafyası gibi olan Kudüs'te huzur içinde ve birlikte yaşamışlardır. Kutsal Üçgen Atatürk'ün laik Türkiye Cumhuriyeti Doğu ile Batı arasında köprü konumunda tıpkı Barış Evi gibi bir işleve sahiptir.Ve... Barış Evi gibi simgesel değil, büyük bir devlet gerçeğiyle...O nedenle Başbakan Erdoğan'ın, Olmert'e, "Mescid-i Aksa ve netameli kazma darbeleri" konusundaki uyarısı, yüz yıllarca başarıyla uygulanan yönetimin deneyim birikimleridir.Olmert, herhalde bir önceki krizin de, eski İsrail Başbakanı Şaron tarafından Mescid-i Aksa'ya girilerek tetiklendiğini unutmuş olamaz. Türk deneyimi Denebilir ki...Amerika'da Ermeni soykırımı kararının önlenmesinde Musevi lobisine ve İsrail devletine ihtiyaç varken ve bu konu, iki başbakan arasında konuşulacakken "Mescid-i Aksa ve kazma" polemiğinin zamanı mıydı?..Olmert'in gelişini dengelemek için İslam mesajı mı veriyor?Belki... Ama bir başka açıdan da bakalım...Türkiye'nin İsrail'e ihtiyacı kadar İsrail'in de Türkiye'ye ihtiyacı var.Bunun ötesinde, Erdoğan'ın uyarısıyla İsrail halkının önemli bir bölümünün kaygıları örtüşmekte.Mescid-i Aksa duyarlığına inen ilk kazma darbelerinde uyarı yapılmaz ve geç kalınırsa sonraki tepki patlamalarını önlemek artık mümkün olmaz. Zamanı mı? Basında reklamın "Oscar'ları" sayılan "KIRMIZI" ödüllerinin dağıtımı keyifli bir gecede yapıldı.35 ödül dağıtımını hiç sıkmadan sürdürmek zor şey.Başta Hürriyet gazetesi Reklam Grup Başkanı Ayşe Sözeri Cemal olmak üzere bütün arkadaşlarına tebrikler...Gecenin sunumunu yapan ve enerji saçan iki genç adam geceyi neşe ayinine dönüştürmüşlerdi.Kimlerdi onlar?Ödül vermek üzere beni de anons ettiklerinde, sahneye çıkarken kafamın içinde ampul yandı. İkisini de tanıyordum.İkisi de bağıra çağıra beni protesto eden(!) kalabalığın elebaşlarıydı.Ellerini sıkarken fısıldayarak konuştum:"Okan Bayülgen'in öfkeli kalabalığı değil mi?"Gülüştük."Güneri Cıvaoğlu, Şeffaf Oda daha şeffaf olsun" diye slogan atmışlardı bana Okan Bayülgen'in programındayken... gunericivaoglu@milliyet.com.tr REKLAMIN OSCAR'LARI
