Güneri CİVAOĞLU
ÇİLLER'in
"şerefsiz onbaşı" sözleri olumsuz yankılarını sürdürüyor.
Zaman tünelinden bir olayı çıkarıp günümüze yansıtalım.
1960'lı ilk yıllardı.
Anadolu Kulübü'nde, devrin
İller Bankası Genel Müdürü subay kökenli yüksek mühendis
Selahattin Babüroğlu, Adana Milletvekili
Melih Kemal Küçüktepepınar, yazar Nimet Arzık ve gazeteci
Kurtul Altuğ yemek yiyorlar.
Yandaki masada
Adalet Parti'li bazı milletvekilleri var.
Saatler ileriyor. Boşalan içki kadehleri nedeniyle kahkahalar, sesler daha yüksek perdeden duyulmaya başlıyor.
Gecenin nispeten ilerleyen saatlerinde o yandaki masadan sendika kökenli, bir milletvekili olan
Nuri Beşer kalkarak,
"biraz da eğlenmeye gideceğini" söylüyor ve bu konuda şu satırlara taşımaya utanç duyacağım kelimelerle,
subay ailelerinden söz ediyor.
Eski bir subay olan
Babüroğlu, o kelimeleri işittiği anda ayağa fırlıyor,
Nuri Beşer'in yüzüne yumruğu patlatıyor.
Üstelik
Nuri Beşer da hayli içkili. Tek yumrukla yere düşüyor.
Araya giriyorlar.
Babüroğlu'nu tutuyorlar...
Beşer'i de dışarı çıkarıp, gözlerden uzaklaştırıyorlar.
Olay fısıltı gazetesiyle derhal
Ankara'da kulaktan kulağa yayılıyor. Subay lojmanlarına, jandarma lojmanlarına, subayların oturduğu
Namık Kemal Mahallesi'ne yayılıyor.
Subaylar grup grup toplanıyorlar.
Ankara'da
Nuri Başer'i aramaya koyuluyorlar. Gece kulüpleri...
Beşer'e yakın sendika genel merkezleri ve bazı sendikacıların evleri...
Adalet Partili milletvekillerinin evleri...
Adalet Parti'si ilçe binaları.
Ankara hallaç pamuğu gibi atılıyor ve
Beşer bulunamıyor.
İyi ki de bulunamıyor. Yoksa... Herhalde
Beşer'i yaşatmazlardı.
Subayların bu tepkisini halk da paylaşmıştı.
Adalet Parti'si de
Beşer'e sahip çıkmadı.
Türkiye, bu çok çirkin söylemi ve sahibini vicdanında mahkum etmişti. Savcılık derhal soruşturmayı başlattı.
Fezleke çıkarıldı...
Beşer'in dokunulmazlığının kaldırılması yıldırım süratiyle
Meclis'e indirildi.
Beşer'in dokunulmazlığı bir gün içinde kaldırıldı.
Mahkemeye çıkarıldı.
Ağır hapse mahkum oldu.
Siyaset kariyeri bitmişti.
Tek bir cümle hayatını kaydırmıştı.
"Şerefsiz onbaşı" söylemi.
Tansu Çiller'in,
Samsun'da
Başbakan Mesut Yılmaz için kullandığı iddia edilen
"şerefsiz onbaşı" kelimeleri de hiç kuşku yok ki, onun siyaset kariyerinde çok derin izler bırakacaktır.
Bu kelimeleri kınadığımızı ve çok çirkin bulduğumuzu öncelikle belirtelim.
Ve... zaman tünelinden geçerek,
35 yıl içinde
Türkiye'de çok şeylerin değiştiğini görelim.
Hiç kuşku yok ki, orduda duygusal tepkilerin şiddetinde bir fark yoktur.
Ama... Tepkilerin dışa vuruluşu ve eyleme dönüşümü çok farklı...
Ordu mensupları, sokağa inmeyi düşünmediler bile.
Çiller'i hedef alan fiili tavırlar içine de girmediler.
Ordudan hiç kimse
Çiller'e - aynı kelimeleri - kullanarak cevap vermedi.
Duyarlığı ortaya koyan, ağırbaşlı bir tepki... Ve eylemi ya da kuvveti değil, hukuk yolunu seçen tavır benimsendi.
Hem de bu hukuk yolunun bir sonuç vermeyeceği,
Çiller'in dokunulmazlığının kaldırılmayacağı bilindiği halde...
Çünkü hukuk devletinin çerçevesi içinde kalmak esastır.
Çiller hukuk yollarında herhalde cezalandırılmaz.
Ancak, toplum vicdanında yargılanmaktadır.
Çünkü...
- Bu millet
"ordu - millet"tir.
-
Türk Ordusu, Peygamber Ocağı diye anılır.
-
Çiller'in dayandığı sağ kesim
"devlet ebed, ilkesini kutsal bilmiştir." Devletinin en önemli unsurlardan birinin de, ordusu olduğu inancındadır.
-
Türkiye sınırlarının etrafında, kurtlar sofrasının kurulduğu şu dönemde,
Silahlı Kuvvetler'in, önem skalasında ağırlığı daha da artmıştır.
Kamuoyu araştırmaları, halkın silahlı kuvvetleri
"en güvenilen kurum olarak gördüğünü" ortaya koymaktadır.
Mesut Yılmaz hükümetinin arkasındaki büyük destek ve
Anavatan'ın en yüksek parti haline gelişinde
Silahlı Kuvvetler'in rüzgarı azımsanamaz.
- Ve nihayet orduyu yıpratarak yapılan politika
Türkiye için son derece zararlıdır.
Demirel'in ihtilal gecesi bile söylediği söz şöyleydi:
"Vatan, millet için hayırlı olsun. Ordu için kötü bir şey söyleyemem. Türkiye'nin başka ordusu yok."
Her kurum gibi,
Silahlı Kuvvetler de hata yapabilir. Her kurum gibi
Silahlı Kuvvetler de eleştirilebilir. Ama düzeyli olarak... Bu kurumu ucuz ve sığ siyasetle yıpratmak amacını güderek değil.
Yazara EmailG.Civaoglu@milliyet.com.tr