Bask terör örgütü karşısında İspanya devletinin başarıya ulaştığı “demokratik yaklaşımı” anlatan dünkü yazım üzerine aldığım mesajlardan sonra, konuya bir kez daha girmem gereğini hissettim.
Ve çok anlamlı olan bir “şifre sözcük”le başlıyorum; “düello...”
Terör örgütüyle mücadeleyi şiddete dayalı “düello” anlayışıyla sürdürmek yapılacak en büyük yanlış.
“Örgütle girilen sıcak çatışmada şu kadar şehit verildi. Şu kadar silahlı örgüt mensubu öldürüldü” gibi “istatistik” bakış açısı, yani “düello” izlenimi vermek ters psikolojiyi besliyor.
Elbette güvenlik güçleri görevini yapacaktır, ama çatışma sayısalı değil örgütün taban yapmak istediği sosyal dokuya devletin “sıcak” yaklaşımı ön planda görünmelidir.
Örgütün şiddet uygulayarak bütünleşmeye çalıştığı taban, insan hakları odaklı demokratik hak ve özgürlüklerle devletin kazanım alanına çekilmelidir.
Bu yöntem devleti, örgüt karşısında daha da güçlendirir.
Burada duyarlı olan nokta devletin gücünü ve etkinliğini artırdıkça “haa demek çözüm silahtaymış” tuzağına düşerek “silahlı mücadeleye gaz vermesidir.”
Tam tersine.
Aşağıda “Dünyadan Örneklerle TERÖRLE MÜCADELE” adlı kitaptan bu süreci anlatan satırları yansıtıyorum.
İNTİKAM DEĞİL, İKNA
İspanya’nın ayrılıkçı Bask terör örgütü ETA ile sınavından gözlemlere devam.
ETA köşeye sıkıştırıldığında hükümet tarafından, örgüte yönelik intikam saldırıları düzenlemek yerine onların taleplerini ifade edebilecekleri, isteklerini dillendirebilecekleri bir anlaşma/tartışma süreci başlatılmıştır.
Aynı zamanda terör örgütü mağdurları ve mağdur yakınlarıyla da görüşülerek “hükümetin yapmaya çalıştığı şeyin asla bir taviz pazarlığı değil, sadece ülke menfaatleri gereği olduğu” anlatılmış. Böylece “rencide etmeden ikna” çabası gösterilmiştir.
Bu süreçte oluşturulan “çalışma grupları”yla bir taraftan ETA’nın aktif olan durumda ya da cezaevinde bulunan örgüt mensuplarının durumu ele alınırken, diğer taraftan da Bask toplumunun genelinin kazanılması için atılabilecek demokratik adımlar değerlendirilmeye alınmıştır.
Görüldüğü üzere İspanya’nın terörle mücadelede uygulamaya koyduğu temel strateji, halk desteğinin kazanılması ve bu sayede terör örgütünün ötekileştirilmesidir. Bu doğrultuda terörle mücadelenin “silahsız boyutuna” ağırlık verilerek Bask bölgesi halkına yönelik “kuvvet gösterisine yer veren önlemlerden” kaçınılmıştır. Bölgeye yönelik geniş siyasi haklar verilmiştir.
Temel insan hak ve özgürlüklerine saygı, yapılan her hamlede dikkat edilen en önemli unsur haline getirilmiştir.
.....................
Yaşanan tecrübeler göstermiştir ki “düello” tarzı bir çözüm arayan antidemokratik uygulamalar, terör örgütünün daha da güçlenmesine ve daha fazla taban kazanmasına neden olmaktadır. Nitekim bu açıdan da GAL davası her ne kadar İspanya antidemokratik yollardan terörle mücadele yol ve yöntemini temsil etse de 10 yılı aşan dava sürecinde İspanyol demokrasisi bu olaylardan gerekli dersleri çıkarmıştır. Parlamento, siyasal partiler, medya, yargı kurum ve kuruluşları, devletin diğer yetkili organları, GAL davasının sonuçlarını görerek daha güçlü ve olgun bir demokrasi anlayışının önemini kavramışlardır. Bu da benzer oluşumların ileride bir daha olmayacağının en önemli göstergesi kabul edilmektedir.
İspanya’da, AB’ye üyelik sürecinde uygulamaya konulan “sosyal entegrasyon” programları sayesinde ETA’ya verilen taban desteğinin azaldığı görülmüştür. Bundan dolayı da örgütü tabanından uzaklaştırmak için bu tür uygulamalara ağırık verilmeye başlanmıştır.
Örgütün tabanına yönelik olarak sosyal ve siyasal alanda atılan adımlar, Bask bölgesinde ETA’ya olan desteğin azalmasını sağlamıştır.
2004 Madrid terör saldırısını şiddetle protesto eden, halkın desteğini de yanına çekmeyi başaran Hükümet, ETA terör örgütünün yıllardır dillendirdiği temel hakların kullanılması yönündeki açılımlarla da terör örgütünün kullanılabileceği propaganda malzemelerini elinden almıştır.
Attığı her adımda halkın desteğini almayı hedefleyen ve bu amaçla her defasında alan araştırmaları yapmayı ihmal etmeyen Hükümet, Bask halkının desteğini kazanmaya başladığını da görmüştür.
Görülen o ki İspanya’nın terör örgütüyle mücadelesindeki başarının sırrı sertlikte değil, örgütün dillendirdiği problemleri araştırıp onlara demokratik çözüm yolları bulmaktan geçmektedir.
Bask bölgesindeki uygulamların her safhası üniter devletlerde uygulanamayabilir. Ancak İspanya örneği, halkın teröre neden destek verdiğini araştıran ve bu problemlere, insana değer vererek çözüm arayan demokratik mücadele yöntemlerinin mutlaka kazanacağını ortaya koymaktadır.
Bataklığı kurutmak için öncelikle bataklığa su getiren kaynakların kesilmesi ve sonrasında batalıkla mücadele yönetimini özetlemektedir.