Örtülü af Bayramdan önce hapishane kapıları açıldığında
"ırza geçmek suçundan yatan" bir hükümlü, içerde kalacak. Ceza indiriminden yararlanamayacak. Yüz kızartıcı suçlar, kapsam dışı.
"Önce ırza geçmiş, sonra da öldürmüş" bir hükümlü ise
10 yıllık ceza indiriminden faydalanacak ve tahliye olacak.
Çünkü...
İşlediği fiillerin içinde cezası en ağır olan
"öldürmekten" hüküm giymiş.
"Kader kurbanı" sayılıyor!
Bu hükümde
adalet nerede?
İçerde kalan
"keşke iğfal etmekle kalmayıp bir de öldürseydim" diye düşünmez mi?
Daha vahimi... Bundan böyle
"ırza geçme" fiili işleyecek olanlar
"bu yaptığımız 'yüz kızartıcı suç'
kabulediliyor. İleride çıkabilecek olası bir affa girmez. Ama, ırzına geçtiğim kızı öldürürsem 'kader kurbanı'
sayılır aftan yararlanırım" diye düşünmeyecekler mi?
Ayrıca...
Irza geçmiş katil dışarı çıkacak... Duvara yazı yazmış genç içeride kalacak...
İnsan ve devlet Şahıslara karşı işlenmiş olan suçlara
"affedilebilir", devlete karşı işlenmiş suçlara ise
"affedilemez" sınıflandırması yapan bir zihniyet, elbette böyle vahim adalet çelişkileri de üretir.
Türkiye, 46. affını çıkartıyor.
Daha önceki
45 affın tersine, ilk kez kamuoyunda hissedilir tepki var.
Hapishanelerde af umudu bir kez doğduktan ve
2 yıl bekleyişten sonra, artık geri dönüş yoktu.
Af çıkmalıydı.
Ayrıca...
"Af", Rahşan Ecevit'in duygusal bakışının ötesinde, hapishanelerdeki olağanüstü yığılmanın, artık yönetilmesi mümkün olmayan bir soruna dönüşmesi nedeniyle de zorunluktur.
Hapishanelerdeki tutuklu - hükümlü sayısı azaltılmalı ve infaz sisteminin disiplini içine alınmaları mümkün hale gelmelidir.
Bunun ötesinde... Tutukluluk ve hükümlülük hakları ve hukuku da gözden uzak tutulamaz.
Onların hürriyetleri kısıtlanmıştır, ama,
İnsanlık hakları elbette vardır ve sağlanmalıdır.
İnsani koşullarda yaşamaları için de bu sayı azaltılmalıdır.
İki dönemeç Çıkarılmakta olan yasa, adı
"şartlı tahliyeyle ceza ertelemesi" de olsa, hukuk mantığında
"örtülü af" olarak yorumlanabilir.
Cezaların
10'ar yılı - yeniden suç işlememek koşuluyla - indiriliyor ya da ertelenmiş oluyor.
Hatta buna,
"Anayasa'nın - yorumu tartışılabilir - hükümleriyle yasaklanmış olan suçlar" da girmekte.
Bu nedenle,
Anayasa'nın arkasından dolaşılarak
"örtülü af" çıkarıldığı iddia edilebilir.
Çünkü...
1924 Anayasası'nın 26. maddesinde "TBMM'nin ceza indirimi ve cezaları erteleme yetkisi vardır" hükmü yer almıştı.
1961 ve 1981 Anayasaları'nda ise bu yetki yok.
Gerekçe...
"Cezanın tecili bağımsız mahkemelerin yetkisindedir."
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, daha önce, dolaylı affa, muhalefet tavrını koymuştu.
Anayasa Mahkemesi'nin bu konuda alacağı tavır da şimdiden tartışılıyor.
Bütün bunlara karşın, gene de...
10 binlerce hükümlü ve ailelerinin, tomurcuklanmış sevinçlerinin dudaklarda donup kalmaması için, dileyelim ki bu yasa, içeriğindeki çelişkiler gibi
Anayasal çelişkiler de yansıtmasın...