Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Diyarbakır'dayız...
İskender Paşa'nın torunlarından ünlü ozan Cahit Sıtkı Tarancı'nın doğup büyüdüğü, Taş Konak'tayız.
Yazıya Tarancı'nın çalışma odasındaki şu dizelerle başlayalım.
Şiirin adı... "ÖLÜMDEN SONRA"
Öldük, ölümden bir şeyler umarak,
Bir büyük boşlukta bozuldu büyü,
Nasıl hatırlamazsın o türküyü,
Gök parçası, dal demeti, kuş tüyü,
Alıştığımız bir şeydi yaşamak.
...
Şimdi o dünyadan hiç haber yok;
Yok bizi arayan soran kimsemiz,
Öylesine karanlık ki gecemiz,
Ha olmuş, ha olmamış penceremiz;
Akar suda aksimizden eser yok."
Tarancı'yı herkes "35 yaş" şiiriyle bilir.
Hani o "Yaş 35... Yolun yarısı" dizesiyle.
Tarancı, yolun yarısını az aşmıştı.
46 yaşında öldü.
"İnce hastalık" dedikleri veremden...
Taş Konak'ın üst katındaki çalışma odasına çekilir, yaklaşan ölümü düşünürmüş.
Ve... Öldükten sonrasını...
İşte...
Yukarıdaki dizeler, bu "ölümden sonrası" için düşüncelerini yansıtıyor.
"Ölmüş" olduğunu varsayıyor.
Gittiği yerden izlenimlerini yansıtıyor.
Dağlarda 15 yıldır kan akıtanların, ölmek için dağa çıkanların "ÖLÜMDEN SONRA" şiirini defalarca okumaları gerek.
"Ölümden birşeyler umarak ölmek... Oysa, alıştığımız bir şeydi yaşamak... Şimdi o dünyadan hiç haber yok; Yok bizi arayan soran kimsemiz" mesajları, ölmeye ve ölüme odaklanmış beyinleredir.
Asıl amacın yaşamak, yaşatmak olduğunu, ölümden birşey umulamayacağını anlatıyor.
Hele bir de Nazım'ın "Yaşamak güzel şey be kardeşim" dizesi anımsanırsa...

Bir ara, Olağanüstü Hal Valisi Aydın Aslan, Diyarbakır Gazeteciler Cemiyeti Lokali'nin bahçesinde, bizlere bilgi verdi.
Elindeki istatistik rakamlarını sıralayarak...
Ölen teröristlerin sayısı, kadın, çocuk, sivillerin... Hayatını yitiren şehit güvenlik güçlerinin sayıları...
Sonuç...
PKK, şiddet eylemlerinde alan hakimiyetini yitirmiş.
1987'deki konumuna dönmüş.
Diyarbakır'da ve yörede, tek tük nokta eylemlerin dışında, karakol baskınları, ilçe baskınları gibi büyük olaylar yok.
Gene rakamlar, rakamlar...
Düşünüyoruz...
İnsan canı ve değeri, istatistik konusu değil.
Güvenlik güçlerinin başarısını kutluyoruz.
Ama...
Cahit Sıtkı Tarancı'nın dizelerinin, felsefenin, kültürün, insan haklarının, insan yaşam koşullarının da çok önemli katkıları olabileceğine inanıyoruz.
İzlenimimiz şudur:
"Bölgede bölücü örgüt tükendi" iddiası, Olağanüstü Hal Valisi'nin de belirttiği gibi "abartılı" bir söylem...
Ama...
Çok gerilediği bir gerçek.
Şimdi...
Savaşımın psikolojik boyutu başlıyor.
Yöre halkı zaten, "kim güçlüyse ona doğru" eğilimli.
Yeter ki...
Onuru, kültürü, kimliği, tarihi, insani hakları konusunda kaygıları giderilsin.

Bunlar boş laflar değil.
İşte birkaç Diyarbakır gerçeği...
Diyarbakır, Çin Seddi'nden sonra dünyanın en uzun ve en yüksek surlarıyla çevrili.
Hiç işgal edilmemiş.
Tarihten süzülen onuru var.
Anadolu'nun bütün medeniyetlerini yaşamış.
Bir örnek...
Ulu Camii, Hıristiyanlık öncesinde, Roma İmparatorluğu'nun tapınak olarak kullandığı muhteşem bir yapıt.
Sonra...
Hıristiyan Katedrali olmuş. 4 mezhep, orada ibadet etmiş.
Bir süre, Musevi havrası olmuş.
Selçuklu döneminden itibaren, çan kulesine minare eklenerek camii haline getirilmiş.
Sağında Şafii'ler, solunda Hanefi'ler ibadet ediyor.
Bir başka örnek...
İç surların ortasında bir saray, Artuklular döneminde uygarlığın en üst düzeyine çıkmış.
Ebul İz adlı bir bilgin, akan suyun kinetik enerjisinden yararlanarak tarihin ilk robotlarını yapmış.
Bu robatlar, konuklara meyve ikram edermiş.
Robotların maketleri, Fransa'daki Louvre Müzesi'nde...
Diyarbakır, yörenin medeniyet ve çekim merkezi.
Sur kapılarında kervansaraylar ve hamamlar var.
Yöreden gelen köylüler, ancak hamamlarda yıkanarak şehre sokuluyor.
Gece kalamıyorlar.
Tekrar sur dışına çıkarılıyorlar.
Diğer kentlerden gelen konuklar ise evlerde misafir ediliyorlar.
Seyisleri ve personeli, kervansaraylarda kalıyor.
Diyarbakır, aydınlar kenti.
Sadece...
Tarancı değil, Süleyman Nazif, Ziya Gökalp da Diyarbakır'dan... Ve nice isimler...
Yazacak çok şey var.
Fakat...
Bu kente ve yöresine nasıl özenle yaklaşılması gerekildiğini ortaya koymak için, bu birkaç örneği yansıttık.
Kanal D'nin Güneydoğu Bürosu'nu açması bağlamında buradayız.
Milliyet, bir süredir, her hafta Güneydoğu'nun bir ilinde Yazı İşleri toplantılarını yapıyor.
Şu satırlar yazılırken Şırnak'ta, bugün Mardin'de...
Bizim özenimiz, hem katkıdır hem de örnek.



Yazara E-Posta: G.Civaoglu@milliyet.com.tr