Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Üfle bir balon.Medyaya uçurması için ver.O "deneme balonları" arkasına toplumu takabilirsen ne iyi...Oysa, yine Ankaradan dinlediğim - ama doğrulatamadığım - haberlere göre Alman uzmanlar, olay yerine bakmışlar ve "Neden bizi çağırdılar? Aslında arkeolog grubu istemeliydiler" söylemiyle, kara mizah yapmışlar.Öyle ya... İki önceki yüzyılın sonlarından kalma tren rayları, olsa olsa "tarihi kalıntıdır." Hurda olarak eritilmeyen birkaç "örnek" parçanın yerleri "demiryolu müzesi" dışında neresi olabilir. Şu satırları yazmaya oturmadan önce, Ankarada Ulaştırma Bakanlığı bürokratları başkentli gazeteci arkadaşlara uçurmaları için, üfledikleri "deneme balonları" veriyorlardı. "Güya Alman uzmanlar, tren kazasının olduğu yerdeki incelemelerinde, hatların altyapısını iyi bulmuşlardı..." Demokrasilerin "özsuyunu" bulandıran iki "sızma" dan söz edilir.Birincisi, amaçları ve yapıları şeffaf olmayan - maskeli - medyanın "siyaseti sömürgeleştirme" çabasıdır.İkincisi ise "siyasetin medyayı kullanmasıdır.""Travesti satırlar" yayın terminolojisinde "yönlendirme, hedef şaşırtma, hizmet ettirme ve diğer" kullanmaları kapsar. "Deneme balonları" da bunların öncüsüdür.......Böylece, demokrasinin "özsuyu" kirlenir. Travesti satırlar Oysa, medya, "siyaset sektörünü sömürge toprakları gibi görenlerin rant sağlamaları için" var olmuş değildir.Öyle örneklerin çoğalması, gerçek ve ilkeli olanları da kapsayan bir "toptancı" yorumla, medyanın gücünü aşındırıyor."Medyaya güven erozyonu" büyüdükçe, arkasındaki toplum saygısı ve desteği eriyor.Halkın nabzını tutan kamuoyu araştırmaları, medyanın itibar skalasının hayli aşağılara kaydığını gösteriyor.Siyasetçi de "boşlukta asılı kalmış gibi" gördüğü medyaya ve mensuplarına, daha pervasızca yüklenebiliyor.Sert çıkabiliyor. Boşlukta asılı kalmak Demokrasi "özsuyuna" atık sular gibi "bulandırma" etkisi yapan diğer "sızıntı" da, siyasetçinin, "medyayı kullanma" deformasyonu olabilir."İletişim uzmanları" diye bilinen ve - birkaç değer dışında - çoğu, gazetecilikte dikiş tutturamamış ya da gazeteciliğin çilesini göze alamayanların oluşturduğu bu "danışmanların" pek sevdikleri söylem şudur:"Oltanın ucuna solucanı tak ve fırlat suya... Solucan, balıkçının değil, balıkların ağız tadı içindir."Yani...Politikacıların bile, - sözde - uzman iletişim danışmanlarının, medya aracılığıyla halka yutturmak için önerdikleri yemlere bazen mideleri bulanabilir."Bu kadarı da olmaz!" diye itiraz edebilirler.Ama danışmanlarından aldıkları cevabın mesajı nettir:"Sizin ağız tadınıza göre hazırlanmış yem değil bu. Biz halkın yutacağı yemi hazırlarız."Ya, yemin ucuna takılarak halka savrulacağı olta?O da kullanılma(!) sürecindeki "medyadır."Bazen yemleme öncesi, - acaba tutar mı - diye gene medya aracılığıyla "meteoroloji balonları" uçurulur.Kamuoyunun "saftalozluk keşfi" yapılır.............Demokrasinin özsuyu, bu sızmalara geçit verilmediği ölçüde berrak kalır."Siyaseti sömürgeleştirmek" kafasında olanlara ve "halka solucan yutturmaya" kalkan kafalara direnmeliyiz........NOT: Yıllık iznimin bir bölümünü kullanmak üzere, yarından itibaren tatile çıkıyorum.Pillerimi şarj edeceğim.Hoşça kalın. G.C. g.civaoglu@milliyet.com.tr Solucan tadı