PARİS‘teki 3 cinayet bir mesaj. Kime?
Kimlere?
Kesin olan şey şu ki...
Adres ya da adresler “yeniden başlayan çözüm sürecinde” Kürt tarafıdır.
Öcalan büyük olasılıkla bu adreslerden biri.
“Senin çözüm önerilerine EVET diyebilecek olanların akıbeti budur. Bu olacaktır.”
Böyle yorumlanırsa “infaz mesajının” bir anlamının da “gözdağı vermek” olduğu görülür.
Bu 3 infazla, artık, Öcalan’ın misyonu daha da zorlaşabilir.
Avrupa’da daha önceki “önemli” cinayetlerde, PKK parmak izleri iddia edilse de hiçbir zaman kesinlik kazanmış değildir.
Örtülü kalmıştır.
Örneğin...
İsveç Başbakanı Olaf Palme’nin, İran Kürdistan Partisi Başkanı Abdurrahman Kasımlı’nın öldürülmeleri...
Daha sıradan sayılabilecek “iç infazlar” da öyle.
Abdullah Öcalan’ın çözüm için süreç bağlamında göndereceği 4 zarftan biri üzerindeki adres “PKK Avrupa yönetimi” olacak.
Son üçlü infazdan sonra PKK’nın Avrupa kanadında üst düzey isimler kendi güvenliklerini de düşünmek zorunda kalacaklar.
.......................
Abdullah Öcalan’ın çözüm sürecine katkısında en zorlu “olası engel” kendi tabanından gelebilecek tepkilerdir.
Dün Cengiz Çandar bu sorunu Hürriyet’teki köşesinde şöyle yazmıştı:
Gerry Kelly, IRA’nın efsanevi komutanlarındandı. Üç kez hapse girmiş, IRA’nın silahlı eylemlerinden ötürü iki kez ömür boyu hapis yemiş, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra 20. yüzyılın en büyük cezaevinden kaçma eylemini (ünlü Maze Hapishanesi) örgütlemiş, 200 günden fazla sürdürdüğü açlık grevinde onlarca kez zorla seruma bağlanarak hayata tutunmuş, bir tür roman kahramanı idi. Zaten nice film senaryolarına da konu olmuştu.
Şu sırada Kuzey İrlanda Parlamentosu’nda milletvekili olan Gerry Kelly, Belfast’ta bize IRA-Sinn Fein ilişkilerine, barış müzakerelerinin algılanması ve tekniğine ilişkin olağanüstü ilginç gözlemler nakletti, çatışma çözümüne ilişkin paha biçilmez değerdeki görüşlerini ve anılarını paylaştı.
Bunlardan biri ‘müzakere’ kavramına ilişkindi. Gerry Kelly, ‘müzakere’nin aslında her aşamasının ‘kendi halkınız ile’ yaptığınız bir işlem olduğunu söyledi. “Masada ‘karşı taraf’ ile müzakere ederken aslında kendi halkınızla müzakere yürütmektesiniz” dedi. Zira, halkın onayını almamış, desteğini kazanmayacak sonuçların uygulanma şansı da olamaz.
Yaptığınız her şey, ‘halkın denetimi’ne açık olmak zorundadır.
Bunu ister “dayandığı kamuoyu”, ister “Kandil”, ister “derin PKK” olarak yorumlayın...
Ya da hepsi...
.........................
MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a ait olduğu iddia edilen “bu ilk adımlarda Abdullah Öcalan’ın örgüt üzerinde ne derece etkili olduğunu göreceğiz” söylemi de Paris’teki son infazlarla öne çıkıyor.
Gerçekten...
10 yılı aşkın süredir PKK Öcalan’ın fiili yönetiminde değil.
10 yılda neler değişti?
Kandil - İmralı hattında parazit var mı?
Örneğin..
Öcalan “bağımsızlık” bir yana “demokratik özerklikten” de vazgeçmiş.
Bunu açıkça dile getiriyor.
“Silahların bırakılacağı” bir süreç için çağrıda bulunuyor.
İlgililere verilmek üzere “4 zarf içinde 4 mektuptan” söz ediliyor.
“İlk aşamalarda PKK’lıların Türkiye’den Kuzey Irak’a geçmelerini” öngörüyor.
Bunlara Kandil’deki yöneticiler “EVET” derler mi?
Burada kritik ve duyarlı bir çizgi var.
Yerleşik inanca göre “Kandil, Öcalan’dan bağımsız eylem koyabilir, ama, Öcalan’dan bağımsız siyaset belirleyemez.”
Ama...
Aynı duyarlı nokta tersinden de okunabilir.
Kandil’e rağmen Öcalan, devletle ilişkilerinde nereye kadar gidebilir ki.
.........................
Aslında bir de başka devletler de birer adres.
Onlara mektup yok ama etkileri biliniyor.
Örneğin...
Öcalan bile kendisiyle görüşen Türk ve Akat’a “İran’ın provokasyonlarına dikkat” diye uyarıda bulunmak gereğinde bulundu.
Stratejistlerin altını çizdikleri “İsrail faktörü” de görmezden gelinemez.
Dileriz ki süreç “çözdükçe düğümlenen yumağa” dönüşmesin.
Özay Şendir
‘Diyalektik bir şey’ olarak Lozan tartışması...
16 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Sosyolojik hatalar!
16 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Sanatçılar ‘Terörsüz Türkiye’ istemiyor mu?
16 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Krizler, görüşmeler ve sonuçları
16 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
İttifak’ta görüş ayrılığı çıkmadı
16 Mayıs 2025