Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Deniz Baykal anlatıyor:
"20 Aralık'ta Ramazan başlıyor.
Ramazan'da seçimin, Fazilet Partisi'ne getireceği birkaç puan fazlalık, gözardı edilebilir mi?
Cami cemaatlerinin, cami avlularının, birer siyaset forumuna dönüşeceği Ramazan'da seçimin Türk siyasetine faturası kimin tarafından ödenecek?
20 Aralık'tan önceki ilk Pazar günü, 13 Aralık'tır.
O tarihe de seçim yetişmez.
İnsanlar görevlerinden istifa edecekler...
Ön seçimlere katılacaklar...
Bunlar nasıl olacak?
Mümkün görmüyorum."
Baykal'a göre, bu "Aralık'ta seçim girişimi de, tıpkı genel af gibi sonuca varmayacak bir rüzgar."
Genel af gibi bu da rafa kalkacak iddiasında.

Deniz Baykal'ın bu söylemi, gerçekçidir.
Ramazan'da seçimin Fazilet Partisi'ne yarayacağını kim yadsıyabilir?
Zaten...
Aralık'ta seçim lafları edilir edilmez, Fazilet Partisi "27 Aralık'ta seçim yapılması" için önerge vermiş bulunuyor.
Ramazan için de seçim...
Hele başörtülerinin siyasi İslam için bazı odaklarca bayrak gibi dalgalandırıldığı şu dönemde, FP'nin önüne konulacak çift kat kaymaklı kadayıftır.
Şimdi...
Necmettin Erbakan'ın 1980 12 Eylül'ü arifesindeki söylemiyle "Kadayıfın altının kızarması" beklentisindeler.
Herkes, bunun hesabını yapmalı.

Bir de, "seçim mevsimi" üzerinde durmak gerekir.
Siyasetin kuralıdır...
"İlkbaharda seçim muhalefete, sonbaharda ise iktidara yarar."
Bu iddialarımızı kanıtlayalım.
Anavatan, 1983 sonbaharı yapılan seçimde, yüzde 46 oy almıştı.
1987 sonbaharında, yüzde 36...
Buna karşın...
Çarpıcı nitelikte, ilkbaharda seçim örnekleri var.
1988 baharı yerel seçimlerinde, Anavatan yüzde 21,75'e düşmüştür.
Aradan geçen 4 - 5 ay içinde, yüzde 15 oy kaybı önemli.
Biri sonbahar, diğeri ilkbahar sonuçları.
Kıştan çıkışta kurulan seçim sandıkları, karanlık ve soğuk ayların pahalı fiyatların karamsarlığını yansıtır.
Sonbaharda seçim ise, iktidar için yaz aylarından kalma iyimser esintilerin devamıdır.
Yaz aylarında, yakıt gideri yoktur.
Kitap, defter, odun, kömür, fuel oil giderleri de yoktur.
Sebze, meyve ucuzdur.
Yüreklerde, geride kalan yazın sıcaklığı hala sürmektedir.
Üstelik...
Kırsal kesim de, cebine yüksek taban fiyatlarını koymuştur.
Sonuçta, iktidar avantajlıdır.
Zaten...
Başbakan Mesut Yılmaz'ın "Derhal 250 trilyon istediği ve bunu tarım kesimine ödemeler için kullanacağı" medyaya yansıdı.
Keşke...
Ekim için bir seçim planlansaydı.
İki ayak bir pabuca girmeseydi.

Öte yandan...
Yüksek Seçim Kurulu'nun tavrı da önemli.
Bundan önce, merhum Özal'ın zamanında "Ön seçimler için gerekli zaman olmadığı" gerekçesini öne sürmüştü.
Erken seçim kararı iptal edilmişti.
Şimdi, gene böyle bir sakınca ortaya çıkabilir.
Gerçekten...
Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Tufan Algan, Anavatan Başkanlığının sorusuna "Henüz görüş bildiremem. Üyelerle konuşup durum tespiti yapmalıyız" cevabını vermiş bulunuyor.
Bu hızlandırılmış ekspres seçim, zor görünüyor.
Önseçimler için, aynı gerekçeyi tekrarlıyabilir.

Ayrıca...
Anayasa'nın öngördüğü uyum yasaları da henüz çıkmış değil.
Siyasi Partiler Yasası'nda, "Kadın ve gençlik kollarının kurulması ve çalışması ile ilgili değişiklik" maddeleri, henüz Meclis'ten geçmedi.
Hadi...
"Biz de demokrasi böyle olsun" zihniyetiyle, demokrasinin vazgeçilmez unsurları olan siyasi partiler de kadınları ve gençleri yok farzedelim.
Nüfus kütüklerindeki kayıtlarını, görmezlikten gelelim.
Onları, demokrasinin vazgeçilmez unsurlarından dışlayalım.
Çünkü...
Hiç değilse, oylarını kullanabilecekler.
Peki...
Avrupa'da ve diğer ülkelerde bulunan yurttaşlarımızın oy kullanmalarını sağlayacak değişiklik yapılmadan, seçim yasasının bu ayıbı giderilmeden nasıl seçime gidilir?
En az 1 milyon yurttaşımızı da mı yok farzedeceğiz?
Almanya'nın yeni iktidarı, 200 bin yurttaşımıza çifte vatandaşlık atanıyarak, Almanya seçimlerinde kendi iradesiyle ağırlık koymak yani oy kullanmak olanağını veriyor.
Biz kendi yurttaşlarımızdan, Almanya'nın onlara tanıdığı demokrasi hakkını esirgeyecek miyiz?

Buna karşın...
Ecevit ve Yılmaz ise "Aralık'ta seçimi gönüllü olarak, şenlik yaparak, içlerine sindirerek" istiyor değiller.
Çalışamadıklarından yakınıyorlar.
Yılmaz ile Baykal arasındaki protokol gereği daha Meclis tatile girmeden çıkması gereken 9 yasadan sadece 4'ü gerçekleşti.
Diğer 5'ini görüşmek mümkün değil.
Haftada bir olan Meclis denetimi, araştırma ve soruşturma önergeleri yağmuru nedeniyle, haftada 3'e çıktı.
Anavatan yakınıyor:
"CHP, kendi önergeleri bir yana, FP'nin de önergelerine destek veriyor. Yasaları çıkartmak için önümüzde sadece 12 çalışma günü kaldı.
Sonra...
Bütçe görüşmeleri başlayacak.
Hala araştırma ve soruşturmalarla uğraşırsak, yasalar ne zaman çıkacak?"
Bu görüşte haklı.
Türkiye öyle bir haldeki, denetim - muhalefet tarafından alabildiğine istismar edilse de - TBMM'nin asli işlevi haline gelmiş.
Öte yandan...
Yasaların çıkması lazım.
İşte seçim manzaraları.






Yazara E-Posta: G.Civaoglu@milliyet.com.tr