Güneri CIVAOĞLU
Önce, burnundan kıl aldırmayan
Fransızların Kültür Bakanı Catherine Trauttmann'ın
Ahmet Ertegün'e,
"Sanat ve Kültür Nişanı"nı sunuş törenini izledik.
Ertegün'ün ayrıca
Uluslararası Müzik Örgütü Başkanından, "Yılın Adamı" ödülünü aldığı davette bulunduk. Gurur duyduk.
Bir gün sonra
Türkiye'nin yetiştirdiği en genç değerlerden
Fazıl Say, piyanosuyla
Cannes Festival Salonu'nu dolduran izleyicileri büyülüyordu.
Veysel'in
"Kara Toprak"ı ve
Dede Efendi'nin
"Gülnihal"i, Say'ın tuşlarında sihirli değnek dokunmuşçasına daha da güzellik kazanıyordu. Dünyanın en büyük müzik, film, yayın kuruluşu
Warner ile mukavele imzalamış.
Say, üst dudağı yarık ve ayrık olarak doğmuş.
Mahçup ve mütevazi bir tavırla anlatıyor:
"Tavşan dudak doğmuşum. Beni iki yaşımda ameliyat ettirmişler. Tavşan dudağımı dikmişler. Gördüğünüz gibi az çok birleştirmişler.
Üst dudağımın kuvvetlenmesi için doktorlar, nefesli saz çalmamı söylemişler.
O yaşlardayken bile dinlediğim bir melodiyi nefesli sazla aynen çalabiliyormuşum.
Müziğe böyle başladım.
Gerisi iyi geldi."
Sonra...
Fazıl Say piyanoya başlıyor.
Konservatuvar'ı
5 sınıf birden atlayarak bitiriyor. Eğitim ve müziği
Düsseldorf'ta sürdürüyor.
Berlin Müzik Akademisi'nde eğitim üyesi oluyor.
New York'ta,
Dünyanın En Yetenekli Gençleri Yarışması açılıyor.
Fazıl Say bu yarışmanın
birincisi seçiliyor.
Şimdi, yılda
150 dolaylarında konser vermekte...
Günde
16 saat piyano başında...
"Çalmadığım zamanlar, hatta uykudayken bile kulaklarımda notalar uçuşur" diyor.
Gerçek başarıyı yakalamış olmanın genç yaşta edinilmiş olgunluğu ve alçak gönüllülüğü içinde.
Uğur Dündar yönetimindeki
Arena'nın
Dünya TV Haber Programları arasında
finalist olması da bir büyük
uluslararası başarıya atılan imzadır.
39 ülkeden katılan
2 bin
400 program arasında, ilk
6'ya girmek önemli olay.
Çeyrek yüzyılı aşkın bir süre boyunca gazetecilik için yarışmak ve bayrağı hep ön saflarda taşımak, başarıyı ekibiyle paylaşmak,
Dündar'ın çizgisi.
Arena ile beraber finale kalanlardan birinin de ünlü
"BBC Haberler" olması, başarının uluslararası boyutu için ölçüttür.
İçtenlikle kutluyoruz...
Dün gece yayınlanan
Arena programı
New York'ta alınan ödülün bir kanıtı gibidir.
Başbakan Mesut Yılmaz, aylardır beklenen
Susurluk Raporu'nu bu programda açıkladı.
Raporun ayrıntılarını hem programda izlemiş olmalısınız... Hem de gazetelerin manşetlerinde bu sabah okudunuz.
İddialar, gerçekten dehşet vericidir.
Herhalde en çok tartışılacak konular Başbakan tarafından açıklanmayan, fakat, artık - neredeyse - bilinen
Ermeni Terör Örgütü ASALA'ya dönük eylemlerdir.
PKK'ya yardım ettiği savıyla bazı
Kürt kökenli işadamlarının öldürülmesi iddialarıdır. Bazı komşu ülkelerde gerçekleştirilen - onların eylemlerine cevap niteliğinde -
caydırıcı eylemlerdir.
Öyle anlaşılıyor ki... Bu eylemlerde de gene aynı yasadışı kişiler kullanılmış.
"Devlet sırrı" gerekçesiyle bu eylemler kamuoyuna açıklanmıyor.
Bu gerekçe tartışılabilir ya da anlaşılabilir.
Başka devletler de bunu yapıyorlar.
Ama...
Bizde olduğu gibi ayan beyan... Ve açıkça değil.
"NIKITA" adlı yapıtta görüldüğü gibi gizli servisler böyle eylemleri yaptırdıkları kişileri,
hukuken ölü sayılan, nüfusta kaydı silinmiş" olanlardan seçiyorlar. Eylem sonrası yakalanmaları halinde, kendilerine emir verenleri tanımıyorlar bile...
Bizdeki gibi
devletin güvenlik kurmaylarıyla içli dışlı yaşamıyorlar. Onlarla beraber eğlencelerde fotoğrafları çekilmiyor.
Yasadışı bu adamlar,
VIP salonlarından geçirilmiyor.
Nitekim...
Susurluk Raporu'nu hazırlayan
Kutlu Savaş da satırlarına bu bağlamda
"laubalilik" deyimini koymuş.
Rapordaki iddialara ve isimlere tek tek girmiyoruz.
Bu iddiaların işaretlediği isimler ve olaylar için kararı yargı verecektir.
Ayrıca...
Savaş, bazı konularda araştırmanın yenilenmesini ve derinleştirilmesini istiyor.
Katılıyoruz.
Güvenlik birimlerinden büyük isimlerle bazı politikacıların, işadamlarının, uyuşturucu kaçakçılarının, kumarhane işletmecilerinin,
Amerikan ve
İsrail haber alma örgütlerinin bir arada harmanlandıkları ürperti verici bir karışım.
Bununla beraber...
Çok değerli hizmetler vermiş ve verecek olan güvenlik kurumlarımızla, bunlara bulaşmış bazı yanlış adamları birbirinden ayırmalıyız.
Ayrıca... Kişiler içinde - suçlulukları açık olanlar hariç - tek tük bazı masumlar olabilir.
Toptancı yargısız infazdan da kaçınmaya özen göstermeliyiz.
Ve en önemlisi bu rapor mümkün olduğunca şeffaflaşmalıdır.
Yazara EmailG.Civaoglu@milliyet.com.tr