İstanbul Hilton'un ambasadör dairesinde, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, tarihi iddialarda bulundu.
Yansıtıyorum:
"Rusya, bir gün önce açıkladığımız Bakü - Tiflis - Ceyhan petrol boru hattına karşıdır.
Fakat...
Bu boru hattı, bildiriye imza koyan bizlerin özgür siyasi irademizle, gerekirse Rusya'ya rağmen dahi gerçekleşecektir."
Aliyev, bu oluşuma adeta kendini adamışçasına konuşuyordu.
"Ben, Bakü - Tiflis - Ceyhan boru hattı projesinin, hem mimarıyım hem de temelindeki harcım..."
Aliyev'e göre, ABD Enerji Bakanı Richardson'ın da imzasıyla katıldığı ortak bildiri, yöre ülkeleri için dönüşü olmayan ortak kader yolculuğunda tarihi bir kilometre taşı...
Soruyorum:
"Ya PKK kartı?...
Daha önceleri de, ne zaman gündeme Bakü - Tiflis - Ceyhan boru hattı projesi gelse, bu hattın üzerinde PKK eylemleri konurdu.
Enerji kaynaklarına sahip yöre ülkelerine ve üretimi yapacak yabancı şirketlere, sanki 'Türkiye güvenli ülke değil, buradan boru hattı geçirerek paranızı ve petrolünüzü tehlikeye atmayın' mesajı mı veriliyordu?"
Aliyev'in cevabı şöyle oldu:
"PKK terörü, elbet düşünülmüştür. Ama, biz Türkiye'nin güvenliğine her zaman inanmışızdır.
Bu inancımız, son zamanlarda daha da arttı.
Artık, PKK hiç mühim değil."
Aslında, Rusya, elinde bulunan Apo ve PKK kozunu bu kadar kolay bırakacağını, Hazar petrollerini, Novorosisk Limanı'na akıtarak, oradan tankerlerle Boğaz'dan geçirmek ya da Samsun'dan başlayacak bir boru hattına boşaltmak projelerinden kolay vazgeçileceği sanılmasın.
Çünkü...
Yörede, gelecek yüzyıla damgasını vuracak 5 trilyon tonluk petrol yatakları var.
Bunun musluğunu, bir yerinden kendi egmenlik alanında tutmak istiyor.
Hedefi, gelecek yüzyılın stratejik süper kudret oyununda tribünlere itilmemek...
Rusya'yı hafife almayalım.
Türkiye, Azerbaycan ve bildiriye imza atmış ülkeler, özgür iradelerini kullanarak bir siyasi kararlılık ortaya koymuşlardır.
Kutlarız.
Fakat...
- Rusya'ya rağmen - politikayı son aşamaya bırakarak, bu projenin -Rusya'yı da kazanmak -ince diplomasisine ihtiyacı var.
Daha önce, - Adriatik'ten Çin Seddi'ne kadar, 2000'li yıllar Türkiye'nin - sözünün Rusya'yı nasıl rahatsız ettiğini ve Türkiye'nin, Karadeniz - Hazar - Orta Asya ekseninde uzun süre - yerini koruma mücadelesi - öğrenmek zorunda kaldığını anımsıyalım.
Aliyev, Sovyetler Birliği döneminde, uzun süre o dev ülkeyi yöneten en etkin insanlardan oluşan Polit Büro üyesiydi.
Hem de en dişlilerinden...
- Rusya'ya rağmen - politika yapmanın ne demek olduğunu, o da çok iyi bilir.
Üstelik...
Sadece Rusya değil, devletler kadar güçlü süper büyük uluslararası şirketler, gizli servisler de dikkate alınmalı...
Nitekim...
Aliyev, balo salonunda kendisini dinleyenlere dehşet verici açıklamalarda bulunuyordu.
Ben, Azeri üslubunu bizim anlatımımıza çevirerek yansıtayım:
"Bu boru hattının açıklanması aşamasına, çok zor geldik.
Darbelerden, suikast girişimlerinden geçtim.
Ben New York'tayken, ülkemde 4 cinayet işlendi.
Öldürülenlerden biri, Meclis Başkanı'ydı...
Benim de canıma kastetmişlerdi.
Dönüşte, Türkiye'ye uğradım.
Türkiye Cumhurbaşkanı kardeşim Süleyman Demirel ile konuştuk.
Ülkeme döndüm.
Darbe girişimiyle karşılaştım.
Bastırdım."
Boru hattı için herşey bitmiş değil.
Ancak...
Aliyev'in şu güvencesi önemli:
"Ekonomik kararları verecek olan şirketler, bizim özgür siyasi irademize uyacaklardır."
Aliyev, 75 yaşında...
20. yüzyılın en deneyimli devlet adamlarından biri...
Stalin devrinden, Sovyetler'in çözülüşüne, Azerbaycan anılarına, böyle suikast ve darbe girişimlerine kadar, müthiş zengin bir anılar galerisi...
Yaşam öyküsünü, bir zamanlar beraber çalıştığımız gazeteci kardeşim yazıyor.
Çalışma, 4 yıldır sürüyormuş.
Azerbaycan'ın Ankara Büyükelçisi Muhammed Nevrozoğlu'ndan bir işaret alıyorum:
"Galiba, Türkiye'nin iç politikasında da çok dalgalanmalar yapacak açıklamalar, bu kitapta yer alıyor."
Yazara E-Posta: G.Civaoglu@milliyet.com.tr