Ecevit paniği, siyasete ve ekonomiye damga vurdu.
Ağır grip, büyük su kaybına neden olan bağırsak bozukluğu, halsizlik nedeniyle, doktorlar liderler toplantısının ertelenmesini önerdiler.
Bakınız
Ecevit'in hastalığı nasıl panik yarattı.
Borsa dibe vurdu.
İş hayatında kararlar ertelendi.
Hatta...
Hayrettir ama
Ecevit'in bir gün önce yayınladığı
cumhurbaşkanı adayı ölçütleri ve
cumhurbaşkanı seçimi için üç aşamalı yol haritası açıklamasına,
ANAP'dan ve
MHP'den beklenen
"açık" tepkiler bile gelmedi.
Oysa daha bir gün önce, özellikle
ANAP'lılar,
"bu bir dayatma, muhtıra" gibi yorumlar yapıyorlardı.
Oysa dün böylesine söylemlerden kaçınıldı.
Biliniyor ki...
Ecevit'in sağlığını psikolojik etkilerle daha da zora sokmamaya özen göstermek gerek.
Hükümet bunalımına kadar uzanabilecek olumsuz gelişmeler tetiklenmeli.
Japonya örneği
Birkaç günlük dinlenme ile
Ecevit elbette rahatsızlığı aşacak.
Ancak...
Şu kısa süreli sağlık parantezi dahi düşündürücü olmalıdır.
Artık
"gidici" olduğu bilinen cumhurbaşkanının yerine hala aday bulunamamışken...
Bir de
Ecevit'in ciddi bir sağlık sorunu gündeme gelse... Tam bir iktidar boşluğu...
DSP'nin başına kimin geçeceği, başbakanlığa kimin getirileceği konusunda
"ikinci adam" imajı var mı?
Oysa...
Demokrasilerde genellikle ikinci adam bellidir.
Örneğin...
Geçen hafta
Japonya Başbakanı Keizo Obuçi, aşırı çalışma yüzünden beyin damarlarında anevrizma teşhisiyle hastaneye kaldırıldı.
Yerine
48 saat içinde partinin genel sekreteri yani ikinci adam olduğu bilinen
Yoshiro Mori, başbakan olarak atandı.
Hükümet hiç sarsılmadan çalışmasını sürdürdü.
Buna karşılık...
Allah korusun
Ecevit'in bir sağlık sorunu çıksa, yerine kimin başbakan olacağı hükümet sorunu haline gelir.
Sonrası bunalım...
Bırakın başbakanlığı, hangi partide liderden sonra ikinci adam bellidir ki?
Sisler arasında
Başkentin sisleri arasında gözlerin güçlükle seçebildiği ilk belirtileri yansıtalım.
Ecevit'in açıkladığı
yol haritasındaki üçüncü aşama yani
Parlamento dışından bir ismin cumhurbaşkanı seçilmesi olasılığı - şu aşamada - neredeyse yok.
Milletvekilleri kendilerini dışlayan böyle bir formüle büyük tepki gösteriyorlar.
Demirel için yapılan zorlama nasıl tutmadıysa,
Parlamento dışından bir adayın seçilmesi de tutacak gibi görünmüyor.
Meclis içinden bir adaya gelince...
DSP'li cumhurbaşkanına
"hem başbakan hem cumhurbaşkanı aynı partiden olmaz" tepkileri var.
MHP'li bir cumhurbaşkanına
DYP ve
ANAP soğuk.
Çünkü ikisi de biliyorlar ki,
MHP, merkez sağdaki oyları toplamakta.
Cumhurbaşkanı da
MHP'den çıkarsa, merkeze iyice yerleşir.
DYP ve
ANAP büsbütün küçülür.
Aday
ANAP'lı olabilir mi?
Tepkiler,
"dördüncü parti, Türkiye'nin bir numarasına nasıl el koyabilir?" yolunda.
Durum çok karışık...
Fakat bu kafa karışıklığının nedeni, hadiseyi parti penceresinden görmek.
Bahçeli'nin de dün belirttiği gibi, çözüm
"partileri ve kişisel hesapları aşan ve Türkiye penceresinden bakan" bir yaklaşımdadır.
Ecevit'in rahatsızlığı, belki herkese biraz daha düşünme fırsatı tanımak gibi fayda sağlamış olabilir.Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr